altmış birinci bölüm | tebrikler

628 27 5
                                    

"Abi," dedim isyan edercesine. Elim ayağım anında titremeye başlamış, dışarıdaki soğuğu her bir hücremde hissetmiştim.

"Abi bıkmıyor musunuz bana şunu yapmaktan? Gerçekten yorulmadınız mı benimle taşak geçmekten?" Akın ettiğim küfrün peşinden kaşlarını çatarken dudaklarımı birbirine bastırdım. İçimde atamadığım bu siniri, hüznü nasıl atabilirdim bilmiyordum ama içimdekileri hissetseydiniz belki de benden beter olurdunuz.

"Hadi, gidip işi halledelim." dedi Akın ve ikisi birlikte yavaşça adımlamaya başladılar. Durduğum yerde onlara seslenip durmalarını sağladım.

"Nereye gidiyoruz ya? Nereye gidiyoruz abi biz, pikniğe mi gidiyoruz bu ne biçim bir hava?"

"Ceylan'cım sen intikamını almak istemiyor musun?" Cevap vermeyince kendi kendine kafasını sallayıp devam etti.

"İstiyorsun. O yüzden gel, gidelim ve bitsin."

"Siz gidin, bitirin." Yamaç abi, omuzları çöküp tersçe bana baktığında konuşmaya devam ettim.

"Ben sana ne dedim, dedim ki tek başımayım ben. Sen naptın, her zamanki gibi mahallenin eski enayisini kullanıp yedirmeye çalıştın!"

"Niye eski?" Akın'ın bu sorusuna karşılık gerçekten ağzım açık kaldığında Yamaç abi, yeğeninin ensesine vurmuştu. Gözlerimin dolmasına engel olamayınca gözlerimi kırpmış, onların durduğu yönün tersine doğru yürümeye başlamıştım.

"Eylül!" Arkamdan seslenen Yamaç abiyi duymamazlıktan gelip yürümeye devam ederken omuzlarımdan tutup durdurmuştu bile.

"Kızım nereye gidiyorsun ya? Ne konuştuk seninle demedik mi işimiz bitsin, ondan sonra gideceksen git diye.." Dudaklarım uzun zaman sonra bir kez daha bükülürken kendimi küçük çocuk gibi hissetmiştim.

"Ben halletmek istemiyorum abi, intikamı da kalsın her şeyi kalsın. Bırak gideyim ben, kalmak istemiyorum artık." Sonuna doğru hıçkırığım ağzımdan kaçarken Akın arkada yüzünü sıvazlıyordu.

"Eylül bir şeyleri konuşmadan sinirle söylenen şeylerin üstüne gidilmez. Bunu biz kaç kez yaşadık, sen de biliyorsun."

"Ben gideceğim, hayır. İsterseniz onu öldürün, salın. Umurumda değil ben buradan gideceğim, hayır."

Ağlamaya devam ederken yürümeye başladım. Bu sefer Yamaç abi peşimden gelmezken kendi kendime aynı şeyi tekrarlayıp duruyordum. Gideceğim.

"Güzelim dursana!" Akın'ın sesini duyunca, koşarak yetişmeye çalıştığını anlamıştım. Bu kadar hızlı gittiğimi hiç düşünmezken ona doğru gidip göğsüne vurdum.

"Ne güzelimi be?" Mırıldanışımın üstüne bir kez daha vururken ikinciyi vurmaktan hiç çekinmedim.

"Ne güzelimi? Güzelim mi kaldı artık be!"

"Eylül, Allah aşkına biraz sakin ol ya.." Geriye doğru adımlarken dediğini yapmaya çalıştım, gerçekten sakin olmaya çalıştım.

"Bak beni ne sen, ne onlar durduramayacak. Ben gideceğim, sen de o kıza mı gidersin; ne bok yersen ye tamam mı! Ama ben gideceğim, hiçbiriniz tutamazsınız beni burada!"

"Eylül özür dilerim, si-"

"Ben gideceğim Akın! Senin özrün ne işe yarayacak ki?" Gözlerim her zamanki gibi bir kez daha dolarken sesimin titremesine engel olamadım.

"Saçını çektim diye kıyamadın ona, bana bu kadar üzülmüş müydün Akın? Beni orada yerlerde sürüklediler, yerlerde! Merdivenlerden sürükleyerek indirmedikleri için teşekkür ettim ben onlara, sen sadece onun saçını çektim diye mi kıyamadın?" diye mırıldandım.

doomsday | akın koçovalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin