Yeni bölümden selamlarr.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Hayat geçiyor perde perde.
Gözlerimi araladığımda alışkın olduğum hastane manzarasıyla karşılaştım. Tam altı aydırlı bu hastanedeydim. Ne kadar tedavi olsamda nakil bulunmadıkça iyileşemiyordum. Saçlarım , kaşlarım , hatta kirpiklerim dökülmüştü. Çok zor geceler atlatmıştım. Çok zayıflamıştım. Tek yaptığım aktivite kitap okumak ve koridorda tur atmaktı. Burada hastaların çoğu bebek ya da çocuktu. Hiçbirinden farkım yoktu. Bu altı ay içinde bir çok kişi beni ziyarete gelmişti. Babam , ablam , annem. Hatta Savaş ve Pelin de gelmişti. Acıyan bakışları beni daha da hasta ediyordu. Herkesin ziyaretleri yavaş yavaş bitiyordu. İki haftada bir babam geliyordu , haftada bir de annem. Ablam artık bana bir yabancı gibiydi. Ama Yavuz her gün gelmişti hem de her gün. Hiç bıkmayıp usanmayıp başımda beklemişti. Saçlarımı keserken göz yaşları benimkine karışmıştı. Kamer'le o ilgileniyordu ve hiç aklım kalmıyordu. Her gece görüntülü konuşuyorduk oğlumla . Kocaman olmuştu. Ölümün eşiğindeydim artık. Yavaş yavaş ölüyordum ve insanlar sadece bunu izliyorlardı.
Kapım çaldığında artık çok samimi olduğum Aslı hemşire girdi. ''Günaydın tatlım . Bugün kendini nasıl hissediyorsun.'' Gülümseyen suratı beni de gülümsetmişti.
''Ölü.''
Verdiğim cevaba kıkırdadı.
''Bugün yine esprili tarafından uyanmışsınız Nazlı hanım.''
İlaçlarımı ve kahvaltımı verip gitmişti.
Ayağa kalkıp camın önündeki sandalyeye oturdum. Bugün çok yorgun ve bitkin hissediyordum. Her günden bir tık daha fazla. Bugün ilk defa Yavuz gelemeyecekti.Gelmek için çok ısrar etmişti am önemli toplantısına gitmesi gerektiğini söylemiştim. Ben hep aynı yerdeydim nasıl olsa. Hayat geçiyordu , bu hastane dışındaki herkese. Yatağımın olduğu duvara takıldı gözüm. Buradaki minik arkadaşlarımın hediyesi olan bir kaç resim , oğlum ben ve yavuzun çektiği iki üf tane de fotoğraf vardı. Ağaçlı olan resmi bana buradan kısa süre önce ayrılan Şeyma yapmıştı. Altı yaşındaydı ve ona minik iki aylık kardeşi umut olmuştu. Burada çocuk ağlamaları , yaşlı insanların umutsuzlukları ve tuhaf bir umut şelalesi vardı. Ne zaman ne olacağı belli olmuyordu. Hava çok güzeldi yaz gelmişti. Çiçekler açmıştı bu umutsuzluk kokulu hastane bahçesine. Elimi saçsız kafamda gezdirdim. Buna bile alışmıştım. Kapı çalmıştı. Çılız sesimle ''Girin.'' demiştim.
İçeri üç kişi girdi. Melih , Livan ve Livan'ın kucağındaki minik bebek. Oturduğum yerden kalkıp komodinin üstündeki bandanayı kafama geçirdim. Tuhaf bakışlarım hala üçü üzerindeydi.
''Biraz bahçeye çıkalım mı ?'' Diye sormuştu Melih. Kafamı salladım. Livan hiç konuşmadan sadece şaşkın bakışlarını benden kaçırmaya çalışıyordu. Hemşireden bir tekerlekli sandalye isteyip bahçeye inmeye başladık. Boş bir masa bulup oturana kadar hiç kimseden ses çıkmamıştı. Bu sessizlik oyununu Livan bozmuştu.
''Nasılsın Nazlı ?''
Sesi tüm insanlar gibi acıyan bir şekilde değil de gerçekten içten söylenmiş gibi hissettirmişti. Artık ikisine de kızgın veya kırgın değildim. Bu dünyadaki her şeyi ve herkesi affetmiştim. Yaşattıkları çok kötüydü ama ben de ölüyordum. Birine kin tutarken ölmek istemiyordum.
''Pek iyi sayılmam.'' dedim. Sesim yorgunluğumun aynasıydı.
''Doktorlar ne diyor. Tedavide bir ilerleme yok mu ?''
Melih sormuştu. Kafamı hayır anlamında salladım.
''İlik nakli olmam gerekiyor ama çok zor .''
İkisi de kafalarını yere eğmişti.
''Peki bu minik arkadaş kim?''
Livan bebeğin yüzünü bana çevirdi.
''Bu arkadaş senin ilik nakli olma şansın. Melisa.''
''Çok teşekkür ederim ama çok düşük bir ihtimal Melih. Kamer'inki bile uymadı.''
''Biz bütün testleri yaptırdık hatta Yavuz'un da haberi var. O sadece senin kabul edip edemeyeceğini bilmediğini söyledi.''
Bebeğe bakarken gözlerim doldu.
''Ama daha çok küçük.''
''Küçük bir mucize diyelim o zaman.''
''Bilemiyorum Melih.''
Susup kucağımdaki ellerime odaklandım.
''Nazlı sana çok kötü şeyler yaşattığımızı biliyoruz. Bunları geri çeviremeyiz ama belki bir şekilde telafi edebiliriz. Bunu lütfen geriçevirme Nazlı kendi oğlunu düşün. Onunla yaşayacağın onca güzel günü kızgınlıklar ve hatalar yüzünden geri çevirme.''
Livan'ın konuşması beni çok etkilemişti. Kafamı salladım.
''Eğer minik arkadaşın canını çok acıtmayacaklarsa ben varım.''
Melih ve Lavin akşam üstüne kadar yanımda kalıp neler nasıl olacak diye konuşmuştu ben yemeğimi yiyip ilaçlarımı içmiştim. Güneş yavaş yavaş etkisini kaybederken ben de üşümeye başlamıştım.Yeni bir konuya dalmıştık ki bize doğru yaklaşan Yavuz'u gözrdüm. Beni görünce her zaman yüzünde oluşan 'biz her şeyi başarırız ' gülüşü vardı.Yanımıza gelinçe Melihlere selam verip alnımdan öptü. Çok özlemiştim.
''Nasılsın''
''Çok iyiyim.''
''Ellerin soğumuş odana çıkrayım seni.''
''Olur.''
Melih ve Livan'la vedalaşıp odama çıktık.
''Çok yorgun görünüyorsun.''
Saçları dağılmış gözleri kıpkırmızıydı.
''Gece Kamer biraz huzursuzdu. Yoksa başka hiç bir problem çok. Toplatı da çok iyi geçti.''
''Anladım sevgilim.''
Kamer tam diş çıkarma zamanındaydı. O yüzden çoğu geceler uyumuyordu. Burnumda tüten kokusuyla seslice yutkundum.
''Çok az kaldı Nazlım. Bu sürecide atlatırsak önümüzde uzun ve huzurlu bir hayat olacak.''
''İnşallah sevgilim inşallah.''
Evet arkadaşlar bölüm sonuuu.
Çok kısa oldu farkındayım ama son gelecek üç bölüm fazlasıyla uzun olacak.
Hikayemizin son üç bölümü kaldı , bu hikaye bittikten sonra yeni kitabıma odaklanacağım ama bu kitabın yeri hep ayrı olacak bende.
Melih ve Lavin hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Bu arada hastane ve hastalık hakkında yanlış bir bilgi veya yazı yazdıysam affedin. Ben sadece kurgucuyum.
Yazma stilimi beğeniyor musunuz ?
Yazara sormak , söylemek veya danışmak istedikleriniz var mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}
ChickLitBir gecelik hatası , Nazlı' nın hayatının mucizesi olacaktı. Bir hata kaç kere tekrarlanırdı ? Sadece bir kere gördüğü bir adamdan hamileydi Nazlı . Neler yaşayacaktı , hayat ona ne zorluklar sunacaktı , bunların hepsinden habersizdi. Olmaması ger...