Bölüm -39-

9.7K 346 74
                                    

Epey uzun zaman sonra yeni bölümle karşınızdayım.

Biliyorum sizi çok beklettim. Fakat hayatımda yolunda gitmeyen şeyler vardı ve bu güzel hikayeme yansımasını istemedim.

Umarım severek okursunuz.

Oy verip , yorum yaparsanız çok sevinirim.

Gözlerime vuran gün ışığıyla uykulu gözlerimi araladım. Kış mevsiminin başlarında olmamıza rağmen bugünün güneşli olması beni daha da sevindiriyordu.Yarın düğünümün olması beni daha da heyecanlandırıyordu. Yavuz'la bir haftadır görüşemiyorduk. Düğün telaşı ikimizi de çok yormuştu. İlk düğünümmüş gibi her şeyin eksiksiz ve kusursuz olmasını istiyordu. Ünlü bir otelde yapılacaktı. Her masanın üstünde sonbahar temalı çiçek buketleri olacaktı. Şatafattan fazlasıyla uzaktı. 

Yataktan doğrulup kısa olan saçlarımı karıştırdım. Şu anki halimi , geçmişimi ve geleceğimi düşündüm. Ölümün kıyısından dönmüştüm. Bana yaşamam için ikinci bir şans verilmişti. Bu şansı iyi değerlendirmiştim. Kimse küs , kırgın veya kızgın değildim. Herkes oynaması gereken perdeyi oynayıp kenara çekilmişti.

Melih. İlk kalp çarpıntım. Ne çok sevmiştim seni. Hayatımın en kötü günlerinde bana hep destek olurken asıl sen bana en kötü günleri yaşatmıştın. Seni ölmek isteyecek kadar çocukca bir sevgiyle sevmiştim. Hayatımı sensiz yaşayamam derken , tüm zerreni alıp kaçıp gitmiştin benden. Babamın tokatı , annemin gidişi bile bu kadar acıtmamıştı canımı. Çünkü senden beklentim vardı. Diyordu ya şair:'Sende yüreğim var , canım var , aklım fikrim var , sen de her şeyim var.' dı. Fakat sen , senin bahçene diktiğim güllerin dikeniyle kanattın beni. Artık suçlamıyorum seni. Sen olmasaydın ben asla tek başıma ayakta duramazdım. Teşekkürker.

Ve Savaş. Sen bana bu dünyadaki en değerli hediyemi bana verdin. Her ne kadar kötü şeyler yaşasakta sana da teşekküler.

İkiniz , bana hayatın nasıl berbat bir yer olduğunu öğrettiniz. Hiçbir baba ya da hiçbir okul bunu öğretemezdi. Fakat ikinize de teşekkürler. Sizin kapattığınız kapıyı hayat benim için açtı.

İkinci kez ölümden kurtulduğum için artık yeni hayatımı kendim , oğlum ve müstakbel eşim için yaşayacaktım.  Kendime yeni bir defter alıp , sayfalarına yaz kış pacasından duman tüten evler çizdim. Kimse bunlara dokunamazdı. Kimse benim hayatıma karışamazdı. Kendimi öldürüp , kendimi dirittim ben. Şimdi artık benim zamanım başlıyordu.

''Bakıyorum hüzünlüsünüz gelin hanım.''

Kapıda duran ablamın sesini duyduğumda sıçramıştım. 

''Yok ya ne hüzünlenmesi. Zil takıp oynayacağım da zillerin nerede satıldığını bilmiyorum.''

''Salaksın Nazlı.''

İkimizde kahkaha atmıştık. Yanıma gelip kocaman sarılmıştı bana. Annemle konuşmaya başladığım için bana kırgındı ama şu an her şey iyiydi. Eskisi gibiydik.

''Ablasının miniği gelin mi olacakmış.''

''Evet hem de ikinci kez.''

Sinirle kafama vurdu.

''Salak kardeşim , birincisini saymıyoruz. Onlar artık bizim için rahmetli kabilesi. Fatiha bile çok onlara.''

''Peki öyle olsun o zaman.''

Dizlerine uzandığımda saçlarımla oynamaya başlamıştı. Ben ise telefonuma gelen mesajlara bakıyordum.

''Heyecanlı mısın Nazlım?''

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin