Dur gitme son bir bakış borcun var bana.
Melih abisinin Nazlı'nın odasına girdiğini görünce onu takip etti. Fakat duyduğu konuşma seslerinden dolayı içeri girmeyip , dinlemeyi tercih etmişti. Duyduğu şeyler o kadar ağır şeylerdi ki sanki omuzlarına tonlarca yük binmiş.
Abisinin bebeğine babalık yapmak. Bu gerçekten zor bir şeydi. Nazlı'nın Savaş'a karşı yumuşaması onu daha çok yakmıştı.
İçeri girdiğinde iki çift şaşkın bakışlar üzerindeydi. Nazlı durumu toparlamak için hemen atıldı. "Savaş abi bizi ziyarete gelmiş Melihcim." Melih tiksinircesine genç kadına baktı. Nazlı'nın yaptığı şey çamurun içinde yuvarlanmaktan bir farkı yoktu.
"Doğru kendi oğlunu merak etmiştir.'' söylediği kelimeler hastane odasında buz gibi bir rüzgar estirtmişti.
Nazlı inanamaz gözlerle Melih'e bakakaldı."Bu ne demek Melih."
"Her şeyi duydum Nazlı. Bana bebeğin babasının kim olduğunu söylersen verebileceğim tepkileri düşünürdüm bazen , bu kadarını tahmin edemezdim ama."
Girdiği hızla çıktı odadan. Her şeye verecek bir cevabı , bir tepkisi vardı ama şuan hayal kırıklığı ve öfke gözünü kör ediyordu. Hızla otoparka indi ve arabasına atladı. Hızını alamayan genç adam son süratle terk etti hastaneyi.
Baş başa kalan Savaş ve Nazlı şoktaydı. Savaş , Melih'in bu olayı erken öğrenmesine bir yandan seviniyordu ama vicdanı acıtıyordu içini. Nazlı hala kapıya bakıyordu.
Sevdiği adamın gözlerindeki hayal kırıklığı olduğu için kendine lanet ediyordu. Böyle bir şeyi nasıl saklardı ondan. Canından can çıkıyor gibi hissediyordu.
"Ben gitsem daha iyi olacak sanırım." Savaş'a sadece başını sallayarak cevap verdi genç kız. Yine kaçıyordu çünkü.
Bebeği söylese ne olurduki sanki ? Ne değişirdi onun için ? Savaş sadece onu bir iki saatlik bir tutku için istemişti. Ertesi günler arayıp , sormamıştı bile. Bir bebeğe asla sahip çıkmazdı bu adam. Şimdi gelip burada üstten üstten konuşmak kolaydı ama o zorluklarda asla Nazlı'nın yanında olmazdı. O Melih değildi. Savaş'ın işine yaramazsan o seni bir daha istemezdi.
Genç kadın boş kalan odada özgürce ağlamaya başladı. Küçük bebeğine , sahip çıkamadığı sevdasına ve en çok da kendine ağladı bi sefer. Hiç kimsesi yoktu yanında. Eğer Melih de giderse kimsesiz bir çocuktan hiç bir farkız kalmazdı.
Akşamın karanlığına kadar ağlayan kadın sonunda karanlığa teslim olmuştu. Uyuyalı bir kaç saat olmuşu ki , odadaki tıkırtılardan dolayı gözlerini araladı. Melih gelmişti. "Sevgilim." Tüm yaşananların bir kabus olmasını iştemişti , fakat kendisine cevap vermeyen Melih'ten anlamıştı bunun bir kabus olmadığını.
"Kendine geldiysen seninle konuşmam lazım." buz gibi sesi Nazlı'yı ürpertti. "Konuşabiliriz." dedi kırık bir tonla.
"Bak Nazlı ben çok fazla düşündüm. Bana bir gün bebeğin babasının kim olduğunu açıklarsan sana ne derim diye. Günlerce , aylarca düşündüm. Ama böyle bir cevabı hayal bile edmezdim." Genç kadın adamın elini tutmak için atıldı.
"Melib bak biliyorum aptalın tekiyim. Bunu senden asla gi" Melih hizla elini çekti ve genç kadının lafını anında kesti.
"Ama sen gizledin Nazlı ! Bu koskocaman sırrı benden gizledin. Ve ben bu kadar ağır bir şeyi kaldıracağımı düşünmüyorum Nazlı."
"Bu ne demek şimdi Melih ?" Genç kadın biraz korku biraz da merakla sordu.
"Ben böyle bir yükü kaldıramam Nazlı. Bugüne kadar her an yanındaydım ama bundan sonra ben yokum." Eliyle komodinin üzerindeki dosyayı gösterdi. "Anlaşmalı boşanma ve bebeğin sende kalması için bir kaç evrak var burada , imzalayıp sorun çıkartmazsan sevinirim."
Nazlı inanamaz gözlerle sevdiği adama baktı. Aylarını huzurla geçirten adama. Şimdi gidiyorum diyordu. Gidemezdi , onu bırakıp giderse su verilmeyen bir çiçek gibi solup giderdi bu koca dünyada.
"Melih lütfen , ne dediğinin farkında mısın sen ? Ben , bebeğimiz sensiz ne yaparız?"
Melih dokuk ifadesini bir saniye bile bozdamadan konuştu. "Bunu , bu sırrı saklamadan önce düşünecektin Nazlı hanım. Ayrıca o benim bebeğim falan değil. Yarına kadar belgeleri de imzala gelip alacağım." Ağzında çıkan her kelime kinle dökülüyordu resmen. Kan kokuyordu her harfi. Nasıl olurdu da bu kadar çabuk vazgeçerdi sevdasından.
"Sevgilim lütfen böyle yapma. Birlikte geçirdiğimiz onca güzel günlerin hatrı yok mu?"
"Doğru beni aptal gibi kandırdığın o günler , evet hatırlıyorum."
Nazlı tüm kalp kırıklığıyla Melih'e son kez şefkatli gözlerle baktı. Melih onu bir günde silmişti.
Ve bu yüreğine ok gibi saplanmıştı kadının. Sessizce kapıdan çıkan adama bakarken kabullenilmiş bir yenilgiyle iki damla yaş akıtabildi sadece.
Evet bu bölüm baya kısa oldu farkındayım ama gelecek bölüm çok erken gelecek hatta yazmaya başladım bile. Ve bu bölümü yazarken çok duygusaldım.
Biliyorum bu güzel aşkı bitirdim diye kızacaksınız ama böyle olması gerekiyordu.
Melih mi haklıydı , yoksa Nazlı mı ?
Savaş'ın itlikleri baydı.
Ve son olarak bir yerin size ait olmadığını hissettiğiniz de , yavaş yavaş o yere veda edin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}
ChickLitBir gecelik hatası , Nazlı' nın hayatının mucizesi olacaktı. Bir hata kaç kere tekrarlanırdı ? Sadece bir kere gördüğü bir adamdan hamileydi Nazlı . Neler yaşayacaktı , hayat ona ne zorluklar sunacaktı , bunların hepsinden habersizdi. Olmaması ger...