Kazanmayı isterdim , kaybetmeyi değil ama olmadı yar.💕
Çoğu güzellik bedelsiz olmaz demiş bir yazar. Nazlı da bu durumu tam anlamıyla yaşıyordu. Bebeği doğmuştu hatta bir hafta üstünden geçmişti. Ama bir türlü içindeki kötü hisler onu terk etmiyordu. Kabuslu geceleri , uykusuz günlere dönüşmüştü artık . Ağrılarının da kesileceği yoktu zaten. Yine klasik bir hastane günüydü. Kalbinin teklemesiyle uyanmıştı genç kadın. Kalkıp yatakta biraz oturdu ve ayağa kalkmak için güç toplamaya çalıştı.
Ablası ve babası günde bir iki saat gelip - gidiyorlardı , Melih'in annesi tek bir kere gelmişti ve Melih'in işleri olduğu için hep yalnızdı Nazlı. Çok sıkılmıştı bu durumdan. Kalkıp lavaboya girdi , aynadaki yansımasına değdirmeden gözlerini işini halledip çıktı.
Odaya davetsiz gelen misafirden habersizdi. ''Selam'' demişti Savaş sakin bir ses tonuyla. Fırtına öncesi sessizlik gibi.
''Neden buradasın Savaş?'' Halsiz ve bıkkınca konuştu Nazlı. ''Seni merak ettiğim için geldim. Gelmem yasak mı yoksa ?'' Gözlerini devirdi genç kadın. ''Çok yorgunum Savaş . Seninle uğraşmak istemiyorum.'' Savaş öne doğru eğildi , dirseklerini dizlerine dayadı ve Nazlı'ya kitledi bakışlarını. ''O zaman ben de gidip oğlumu ziyaret edeyim.'' Söylediği kelime Nazlı'nın beyninde binlerce kez yankılanmıştı. Beynine kurşun yemiş gibiydi.
'Oğlum , oğlum , oğlum' Ne diyordu bu adam? Nereden öğrenmişti ? Oğlum mu ?
''Nee ne saçmalıyorsun sen ? Delirdin herhalde.'' Ayağa kalktı bu sefer adam. ''Nasıl çocuğumu benden saklarsın Nazlı ?'' Kızın eli ayağı birbirine girmişti.
Şuanlık sadece yapacağı şey inkar etmekti. ''İyice saçmalamaya başladın. Bu bebek ben ve Melih'in bebeği.'' Adam yumruğunu duvara geçirdi. ''Kes artık Nazlı. Test yaptırdım %99 benim çocuğum.'' İşte Nazlı'nın buna vereceği cevabı yoktu. oturduğu yerde yıkılmıştı adeta. ''Ne sandın ki öğrenince aldıracağı mı falan mı , bu kadar cani bir adam mıyım sence ben ?''
Nazlı'nın gözlerinden suçlu yaşlar bir bir akmaya başladı. Savaş delirmiş gibi oradan oraya yürüyordu. Elini hızla köşede duran dolaba geçirdi. ''Cevap ver bana Nazlı !'' Kız oturduğu yerde sıçradı. ''Korktum. Çok korktum hemde. Sahipsiz bir köpek gibi tek başımaydım. Ayrıca öğrendiğimde evleneceğini söyledin bana . Ne yapabilirdim ki ? 'Hayır Savaş evlenme ben hamileyim' desem ne kadar inanırdın?'' Hıçkırıklarıyla kesilen nefesiyle konuşmuştu Nazlı. ''Ha sen de dedin ki gidip kardeşinin omzunda teselli bulayım.'' Nazlı , Savaş'ın acımasız sözleriyle ağlamasını daha da şiddetlendirmişti. ''Şu sözlerine bak bir de ben cani miyim diyordun. Melih benim her şeyim , yol arkadaşım , aşkım ve en önemlisi çocuğumun babası.'' Adam hiddetle bağırdı. ''Çocuğun babası benim Nazlı!'' Kız göz yaşlarını sinirle sildi. Bu adamın karşısında ezik ezik ağlamayacaktı. ''Sadece biyolojik olarak. Ayrıca karın özlemiştir seni hadi git.'' Nazlı adamın damarına basıyordu. Volkanın yanında mangal yapıyordu resmen.
"Bak Nazlı beni delirtme. Nasıl böyle bir şeyi benden gizlersin ya. Şüphelenmesem resmen hepimizi salak gibi kandıracaktın. Kesin Melih'in haberi bile yoktur."
"Kusura bakma Savaş , nişanlanan ve benimle bir gece geçirmiş bir adama açıklayamadım." Adam , kadının yatağının ucuna oturdu ve kadına yaklaştı. "Bak Nazlı bu bebek benim , sen istesende istemesende ve ben kendi çocuğumun bana amca demesine katlanamam." sakin ses tonuyla seri katilleri andıran bir konuşma yapmıştı. "Kabulleneceksin. Ben nasıl çocuğumun babasının başkasıyla evlenmesini kabul ettiysem , sen de bunu kabul edeceksin."
"Bana söylemeliydin Nazlı , bunun hiçbir bahanesi yok." Genç kadının boşluğa daldı gözleri. Yaşadığı o ilk korku , panik halini düşündü. "Söylemek istemedim mi sanıyorsun ? Başkalarına muhtaç olmayıp sana gelmek istediğim geceleri unutmadım hala. Ama yapamadım. Nişanlanacağını duyduğumda hayatını mahvetmek istemedim. Benim hayatım zaten mahvolmuştu , zaten istediğim kişiyle evlenemeyecektim. Bari senin hayatın yolunda gitsin istedim Savaş." Adam kadının gözlerinin içindeki saf acıyı görmüştü.
"Bana söyleseydin bu yükü beraber taşırdık Nazlı. Kendi çocuğum olacağını bilsem dünyalar benim olurdu. Kiminle evlendiğim umurumda bile olmazdı. Bana sen ve bebeğimiz yeterdi." Nazlı kendini toparlamak istedi. Yoksa Melih'e ihanet etmiş olacaktı. O güzel aşklarını unutup Savaş'ın kollarına atacaktı kendini.
"Neyse ne artık her şey geçmişte kaldı." Göz yaşlarını sildi ve ayağa kalktı. "Artık gitsen iyi olacak Savaş. Birinin görüp yanlış anlamasını istemem." Savaş ayaklandı ve kapıya ilerledi. "Unutma Nazlı , ben hep yanındayım." Genç kadın umursamadı bile bu sözleri. "Sağol" diyebildi sadece.
Kısa vedalaşmaları son bulurken konuşmalarının başından beri kapının önümde olan ve her kelimeyi , harfi bile duyan Melih odaya donuk ifadesiyle giriş yapmıştı.
Kısa bir bölüm oldu farkındayım ama bu sıralar o kadar yoğunum ki anlatamam. Hikayemi sakin kafayla ve üstüne düşünerek yazmayı seviyorum , umarım siz de okumayı seviyorsunuzdur.
Sonra ki bölüm biraz olaylar olaylar olacaktır bilginize.
Sizce Melih ne tepki verecek ?
Savaş ve Nazlı arasında bir aşk mı doğacak ?
Savaş mı yoksa Nazlı mı haklı ?
Bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın cancağızlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}
ChickLitBir gecelik hatası , Nazlı' nın hayatının mucizesi olacaktı. Bir hata kaç kere tekrarlanırdı ? Sadece bir kere gördüğü bir adamdan hamileydi Nazlı . Neler yaşayacaktı , hayat ona ne zorluklar sunacaktı , bunların hepsinden habersizdi. Olmaması ger...