Bölüm -22-

14.7K 463 45
                                    

Sen o çok sevemediğim.
Ağlayıp , gülemediğim.
Bırakıp, gidemediğim.


"Hastanın nabzı durdu !"



Doktorun bağırışı bitmeden eklenen feryatlar tüm şehri salladı.

Nazlı ölüyordu.

Harun bey olduğu yere çöktü. Aylin ise çığlık çığlığa ağlıyordu.

Melih beynine yüzlerce darbe yemiş gibiydi. Kalbi atmıyordu sanki.

Nasıl bir kaderdi bu. Adam sevdiği kadına gelmişti , kadın ise gitmişti. Ama bu olamazdı , ölemezdi genç kız!

Saatler geçmişti , herkes ameliyathanenin önünde çaresizce bekliyordu. Hem Savaş'ın hem de Melih'in kanı uyduğu için onlardan alınan kan , Nazlı'ya nakledilmişti.

Kimseden nefes sesleri hariç ses çıkmıyordu. Herkesin aklından farklı şeyler geçiyordu fakat yaşadıkları duygu aynıydı. Kaybetme korkusu.

Harun bey , kızının ilk adımlarını hatırlıyordu. Üniversite sınavını kazandığı o gün ki sevinci. İlk kelimesi. Kırık tebessümler firar ediyordu kalbinden.

Aylin ise , kızını doğurduğu günü hatırladı. Nazlı bir saniye bile ayrılmamıştı başından. İlk öğrendiğinde teyze olacağı için nasıl mutlu olmuştu. O küçük şapşal kavgalarını hatırladı. Gözünden düşen bir damla yaşla eşine sarıldı.

Melih hiçbir şey düşünemiyordu. Tek düşünebildiği ya Nazlı'ya bir şey olursaydı. Eğer ona bir şey olursa kendini affedemezdi sanırım.

Ameliyathanenin kapısı açılmıştı ve doktor derin bir nefesi bırakarak dışarı çıkmıştı.

"Doktor bey kızım nasıl?"

"Biz elimizden geleni yaptık fakat Nazlı hanım çok hasar almış. Çok fazla kan kaybı vardı ve bu kalbini durdurdu. Dikişlerini yeniledik ve fazlasıyla kan yüklemesi yaptık. Şimdi ise durumu Nazlı hanım değiştirecek. Yarın uyanmasını bekliyoruz . Eğer gerçekten güçlü biriyse bunu başaracak."

Tek solukta anlatmıştı olup biteni. Doktor gittikten beş dakika sonra Nazlı'yı yoğun bakıma almışlardı. Herkes derin bir nefes vermişti fakat hala gerginlik vardı. 'Yarın uyanamazsa ne olur ?' diye kimse cesaret edip soramamıştı.

Herkes bir şeyler yemek için yemekhaneye inmişti sadece Melih kalmıştı koskoca koridorda. Camın önüne gelip elini cama dayadı ve ağır ağır kaldırdı gözlerini . Bu yatakta yatan kadın , sevgilisi miydi gerçekten ? Rengi duvardan bile beyazdı , can bulduğu dudakları ise cansız bir mor rengi olmuştu. Kalbine doğru bağlanan kablolar incecik boynuna sarılmıştı. Bir haftada ne kadar da zayıflamıştı. Melih genç kadına bakarken yutkunamadığını hissetti.

"Sana ben acıdan başka bir şey veremiyorum sevgilim. Yan yana olunca hep zarar veriyoruz bize. Ben seni affediyorum bir tanem ama sen affetme beni. Gerçi senden af dileyecek yüzüm yok. Ben hayatından ebediyen çıkıyorum sevgilim. Sen benim gibi aşağılık bir adamı sevme. Sakin ha sakın üzme kendini. Ben veda etmeye bile cesaret edemeyen bir adamım sakın ağlama benim için. Ama oğlumuzu çok sev tamam mı ? O seni benden daha güzel sever buna eminim. Gidiyorum ben sevgilim gözüm arkada kala kala , kalbim parçalanarak gidiyorum. Ve sen bu dünyadaki en güçlü insansın yarın uyanıp yeni hayatına temiz bir sayfa açacaksın biliyorum. Şimdi şu aciz adam son kez bile gözlerine bakamadan gidiyor. Birbirinize çok iyi bakın. Sizi hep çok ama çok seveceğim."

Gözlerinden bir damla yaş süzüldü ve eli yavaşça camdan kayıp düştü. Son kez bile ardına bakmadan kafasını eğerek terk etti o gece o şehri. Sırf aşık olduğu kadına bir daha zarar vermesin diye.


Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin