Bölüm-24-

15.2K 446 33
                                    

YENİ BÖLÜM GELDİİİ

Bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Yorumlarınız benim için çok kıymetli.



''Nazlı''

Tanıdık ve bir o kadar da yabancı olan sesle olduğum yere çivilendim. Nalan Yıldız . Biz daha çocukken bir adam için hepimizi terk edip giden kadın. İsminin bile bizde yasaklı olduğu kadın. Annem. 

Dönmek ve gitmek arasında bir yerlerde ölüp gitmiştim sanki. Nefes bile alamıyordum. Yavaşça arkamı döndüğümde oradaydı. Saçları hala sarı ve omuzlarındaydı. Hala zayıftı ve hala çok güzeldi. Tıpkı bizi bıraktığı gün gibi. On üç yılki hali gibi. Şimdi daha iyi fark ediyordum aslında ben anneme çok benziyordum. İkimizde suskun bir şekilde birbirimizi inceliyorduk. Yeni fark etmiştim yanında bir kız çocuğu vardı. Sarı saçları ve mavi gözleriyle aynı bana benziyordu. Hayır saçmalama Nazlı neden sana benzesin ki ? Hatta bu kadın da annem falan değidi. İlaçlardan hayal falan görüyordum bence. 



''Pardon sanırım birine benzettiniz beni.''  Kendimi konuşmak için çok zorlamıştım.

''Nazlı tanımadın mı beni kızım ?'' Gözlerinde hayal kırıklığını görebiliyordum ama olmazdı. Benim annem terk etmişti bizi. Bir daha yüzünüzü bile görmek istemiyorum demişti. Şimdi karşımda duran bu hüzünlü gözler onunkiler olamaz . Hınç ve kızgınlık bürülüydü irisleri son gördüğümde.

''Tanıyamadım hanımefendi.'' Kısa kesip tekrar yoluma bakmak istiyordum. Bugün güzel bir gündü , oğlumla gezip denize bakan bir yerde oturacaktık. 

''Nazlı benim annen kızım.''  

''Hayır beni annem değisiniz. Benim annem daha biz çocukken bizi terk etti!'' Kızgınlık ve bir parçada kırgınlıkla harmanlanmıştı kelimelerim. Kadın bana yaklaşmıştı. Elimi havaya kaldırıp durmasını sağladım. ''Lütfen uzak durun.''  Oğlumun mızıldanmasıyla arabasına yöneldim ve beni görmesini sağladım. ''Bu senin oğlun mu ?''  Sesindeki yumuşak şefkat ciğerimi yakmıştı. Oysa son kez sesini duyduğumda ateş gibi yakıcıydı. ''Bu sizi ilgilendirmez. '' Hırçın sesim Kamer'i korkutmuştu ve daha çok ağlamaya başlamıştı. 

''Tamam oğlum gidiyoruz. Şiit tamam.'' Telkin edici kelimeleri kendim için mi yoksa Kamer için mi söylüyordum acaba. Bebek arabasının kulpunu sıkıca kavrayıp sürmeye başladım. Koluma elini atan kadınla duraksadım. ''Lütfen Nazlı beni dinlemek zorundasın. Lütfen.'' Ağlamaklı bir ses tonuyla konuşuyordu.

''Şimdi değil. Belki başka bir gün .'' dedim. Bilinçsizce söylemiştim bu kelimeleri ama o ses tonuna dayanamazdım. Beni durdurup çantasından bir kart çıkardı. ''Lütfen ne zaman konuşmak istersen ara beni.'' Kartı alıp cebime koydum ve arabayı sürmeye devam ettim . Sahili görene kadar da sürmeye devam ettim. İlk gördüğüm kafeye girip boş bir masaya geçmiştim. Bu da neydi şimdi ya ? Bir günümde sakin geçsin artık. Kendi kendime söylenirken cebimdeki karta gitti elim. Butik Manolya . Bu en sevdiği çiçekti. Sanırım burası bir oteldi.  



Masadaki kartla bakışırken kafenin sahibi Gürgen gelmişti. ''Minik neden sipariş vermedin ?'' Dalgınlığımdan kurtulamadan ''Hıı ?'' nidası dudaklarımdan çıktı. '' Hava da çok sıcak diyorum.'' Hala karta bakıyordum. ''Yok ya nem var nem.'' 

''Ne diyosun kızım ya ?''

''Kutup ayıları çok yalnızlar di mi ?''

''Tamam sade türk kahve geliyor , çikolatalı musla birlikte.''

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin