Bölüm -5-(Düzenlendi)

23.5K 590 24
                                    

Yazardan devam ediyor..

Nazlı gördüğü kişiyle şoka girmişti. Doktor Melih buradaydı.Kafası karışmıştı. Ayakta duramayacağını hissedererek oturacak yer aradı. Karnındaki hareketlilik acıya dönüşmüştü. 

Neler oluyordu?

Kendini kötü hissettiği için eve gitmek istiyordu, ama burada dönen şeyleri daha da çok merak ediyordu. Babasına lavaboya gideceğini söyleyip gürültülü salondan ayrıldı. Üst kata çıkıp lavaboyu bulmak ümidiyle bir iki kapıyı açıp baktı ve en sonunda bulduğunda kendini içerip atıp derin bir nesef alıp yere çöktü. 

Burada olmamalıydı , evinde yatağında olmalıydı.Biraz daha orada oyalanıp aşağı indi.Etrafa bakınırken izlendiğini hissedip etrafına bakındı ve o yasak gözlerle çarpıştı gözleri. Hala yakıcı ve tehlikeliydi. Başkasıyla nişanlanıyordu ama bakışları bir çok şey anlatıyordu. 'Yapma Savaş , bir hataya daha sürükleme beni' diye kendini sakinleştirmeye çalıştı. ''Nazlı'' Tanıdık sesle sağ tarafına döndü. ''Melih'' İkiside fazlasıyla şaşkındı. ''Seni burada görmeyi beklemiyordum. '' dedi Melih. Onun da aklı karışmış gibiydi. ''Savaş bey babamın avukatı. Oradan tanışıyoruz'' dedi Nazlı güçsüz bir sesle. Daha yeni yaşanan bakışmayı atlatamamıştı. ''Nasıl yani ? Sen Harun beyin kızı mısın ?'' Gülümsemeye çalıştı Nazlı ''Evet o ben oluyorum'' gözlerini kısıp Melih'e baktı ''Peki sen burada ne arıyorsun.'' Melih kocaman gülümsedi ve parmağıyla Savaş'ın olduğu tarafı gösterdi. ''Abim nişanlanıyor da. Ben de odamda sıkılmıştım , biraz aşağı ineyim dedim.'' Nazlı ufak bir kahkaha attı ve sonra aklı yavaşça başına geldi. 

Abi mi demişti o. 

Nasıl bir şeyin içine düşmüştü.. Ya Melih savaşa kendisini ve bu bebek konusunu anlatmışsa.

Babası yanlarına gelmişti.''Nazlı , bakıyorum Melih'le tanışmışsın.'' Nazlı tam ağzını açıp konuşacaktı ki herkesin bir araya toplandığını gördü. Sanırım yüzükler takılıyordu. O kadar bunaldığını hissetti ki utanmasa koşup kaçacaktı.

Nişan töreni bittikten sonra Nazlı Melih'le bir köşeye geçip konuşmaya başladılar. Adeta bir birlerini tamamlıyorlardı. Nazlı o kadar etkilenmişti ki Melih' in her şeyinden. İkiside konuşma arasında kahkahalara boğuluyordu. Nazlı kafasını kaldırıp etrafa bakarken zehir saçan bakışlarla karşılaştı. Savaş gördüğü şeylerden hiç memnun kalmamışa benziyordu ama Nazlı onu umursamayacak kadar mutluydu.

Yaşadığı stres , mutluluk ve duygusallığa dayanamamıştı .Eve geldiklerinde arabada uyuya kalmıştı genç kız. Babasının ona seslenmesiyle uyandı ve uykulu bir şekilde eve giriş yaptı. Odasına girdiğinde acıyan ayaklarını ayakabıdan kurtardı . Kendini öylece sırt üstü yatağa bıraktı. Neler olmuştu bu gece öyle ? 

Melih'ten çok hoşlanıyordu, anladığı kadarıyla oda öyleydi. Ama Savaş'ın bakışları hiç ama hiç iyi anlamlar taşımıyordu, acıtıyordu içini.Eli karnına gitti. Hala çözemediği kocaman bir problemi vardı. Ablasına söyleyebilirdi aslında. Bebeği büyüyordu , saklaması daha da zorlaşacaktı ne yapacaktı gerçekten bilmiyordu. Aklına bu öğlen Melih'in dediği şeyler geldi. Gerçekten baba olabilir miydi bebeğine ? Kendi abisinin bebeği olduğunu öğrense peki. Evet yine bunalıma girmişti Nazlı. Puflayarak yataktan kalktı. Elbisesini çıkartıp , makyajını sildi. Yatağa girdiğinde yorulduğunu hissetti. Telefonunu eline aldığında 2 kişiden 5 mesaj geldiğini fark etti. Merakla bildirimin üstüne tıkladı. Bir tanesi Melih'ten iyi geceler mesajıydı. Diğer dördü ise Savaş'tan dı. 

-Senin Melih'le ne işin var ?

-Beni kıskandırmak için mi ha ?

-Cevap ver Nazlı !

-Yarın görüşücez Nazlı hanım.

Nazlı'nın korkudan karnına ağrı girmişti. Tamam birazda heyecandan. Ama ona neydi ki ? Asla karışamazdı. Nazlı telefonu sessize alıp kendini derin karanlığa bıraktı ve uykuya yenik düştü.

Sabah ev her zamanki gibi sessizdi. Babası işe gitmiş olmalıydı. Mayışık bir şekilde esneyip yataktan çıktı genç kız. Bugün dersi vardı ve okula gitmesi gerekiyordu. Telaşsız hareketlerle banyoya gitti. Rutin işlerini halledip çıktı. Aşağı inip sakin bir kahvaltı etti. Bu aralar canının tek istediği şey reçeller , bal , krema , pasta ve tatlı olan her şey. ''Sevim teyze bu akşam pasta yapsana bize , böyle bol kremalı olsun.'' Sevim hanım şaşırmıştı çünkü Nazlı her zaman formuna dikkat eder ve kuş kadar yerdi. ''Tabi kızım sen iste yeter.'' Nazlı yine de okulun köşesindeki pataneye uğramayı aklına yazdı. Tekrar odasına çıkıp üstünü giyindi. Kot ve boğazlı geniş ve dökümlü siyah bir kazak giydi. Hava baya soğuktu bugün. Saçlarını yukardan topladı. Çantasını , telefonunu ve arabasının anahtarını alıp evden çıktı. 

Okula gelene kadar yüksek sesle çalan müzik dinleyip hiçbir şey düşünmemek istedi. Sakince dersine girdi ve hocayı dinleyip not tutmaya başladı. Gün boyunca okulda derslere koşturup durmuştu. Gün sonunda otoparka arabasını almak için gitti. 

Arabasına yaslanmış bir adet Savaş beklemiyordu , hem de sinirli olanından.Nazlı Savaş'ı görmezden gelerek arabasına binecekti ki Savaş onu kolundan yakalayıp kendisiyle araba arasına sıkıştırdı. "Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun Nazlı ?" Bu sorudan ziyade buram buram tehdit içeren kelimeler Nazlı'yı korkutmaya yetmişti. "Ne istiyorsun Savaş ? Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok." Savaş daha da yakınlaşmıştı kıza. "Dün gece gözlerin öyle demiyordu ama." Konuşurken nefesi kızın boynuna değiyordu. Lanet olsun ! Nazlı rahatsızlığını belli ederek kıpırdandı. 

Savaş'ı hızla itti "Sen dün nişanlandın farkında mısın? Nişanlın şimdi burada benimle böyle görse seni neler düşünür. Kendine gel Savaş." Adam serseri bir gülüş sundu. "Nazlı evli olup neler yapıyorlar. Nişanlıyken ufak bir kaçamaktan zarar gelmez." Çıldırmıştı bu adam. Evet evet kesin delirmişti. Nazlı'nın gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacaktı. Hırsla soludu "Sen ne terbiyesiz , ne arsız bir adamsın." Savaş tekrar yaklaştı , yaklaştı neredeyse bütünleşeceklerdi.  "O beraber geçirdiğimiz geceden beri seni kafamdan atamadım Nazlı. Biliyorum sen de unutamadın. Sadece tek bir gece daha istiyorum senden."  "Ben çoktan unuttum hatta hatırlamıyorum bile." Tükürürmüş gibi konuştu Nazlı. O talihsiz , kendine minik bir mucize sunan geceyi unutması imkansızdı. "Demek benden sonra kardeşimle teselli ettin kendini. Gerçi Melih ben kadar olamaz ama." Bu kadarıda fazlaydı artık.Sert bir tokat atmıştı Nazlı. "Sen berbat bir adamsın iğrençsin. Melih asla senin gibi olamaz tabiki , kimse senin kadar alçalamaz. Melih çok ama çok iyi bir adam ve sen asla ama asla bizim aramızdaki o güzel ilişkiyi bozamayacaksın Savaş." Hızla Savaş'ı itip arabasına bindi. "Şimdi gidebilirsin güzelim ama sonra yine görüşeceğiz " Nazlı el hareketi çekmemek için kendini çok zorladı. Karnı çok ağrımaya başlamıştı. 'Tamam bebeğim geçti , tamam stres yok , anne çok iyi' diye söylenerek hem kendini hem bebeğini sakinleştiriyordu.

Başına kocaman bir bela almış ve bunun fazlasıyla farkındaydı. İleriki günlerde neler olacak bilmiyordu. Tek bildiği Savaş kolay kolay peşini bırakmayacaktı.Umarım iki kardeş çok samimi değildir de her şeylerini birbirlerine anlatmıyorlardır. Yoksa Nazlı'nın başı çok çok büyük bir beladadır.



Yazardan; Umarım bu karantina günlerinize ufakta olsa bir renk verir kitabım. Bu başlı başına düşündüğüm ve yazmaya başladığım ilk kitabım. Yazım yanlışlarım olursa affedin. Umarım severek keyifle okursunuz. Sağlıklı ömürler çiçeklerim.

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin