Bölüm -26-

13.5K 417 82
                                    

Yeni bölümmm.

O günün üstünde tam beş gün geçmişti. Sadece düşünmeyle geçen beş dolu gün. Evden hiç dışarı çıkmadım , telefonlara bakmadım. Sadece Gürkan'a beni merak etmemesiyle alakalı bir mesaj attım. Yavuz sadece bir kere aramıştı ama yetişememiştim.

Elimdeki elbiselere bıkkınlıkla baktım. Annemle konuşmaya gitmeye karar vermiştim . Saat neredeyse yedi olmuştu ama ben hala ne giyeceğimi bilemiyordum. Oğlumun bu akşam evde olmasını istiyordum. Ev onun için çok daha iyi ve güvenliydi.Ben ise pantolondan vazgeçip pembe uçuş uçuş olan bir elbiseyi elime aldım. Saçlarımı topladım ve hafif bir makyaj yaptım. Bu duruma çok yabancıydım.

Bir insan annesiyle tanışmaya giderken ne giyebilirdi ki ?

Siyah küçük topuklu ayakkabıyıda giyince hazırdım. Memnuniyetsizce aynadaki yansımama baktım. Bir yılda çok değişmiştim. Kendimi incelemeyi bırakıp oğlumun başına minik bir öpücük kondurdum.

Merdivenlerden inip adresin yazılı olduğu kartı aldım ve çıktım.

Kırk dakikalık yolculuğun sonunda büyük bir yalının önünde durdum. Denize sıfırdı neredeyse. Arabamı park edip huzursuzca arabadan indim. Buraya gelmemeliydim. Kafamda sadece bu iki kelime dönüyordu. Yavaş adımlarla kapının önüne gelip zile bastım. Kapı açılmadan önce derince bir nefes alıp verdim. Umarım güzel geçerdi.

"Buyrun kime bakmıştınız ." İnce ses tonuyla konuşan hizmetliye baktım. "Ben Nalan hanım ve Tuna beyin misafiriyim." Genç kız kapıyı açıp içeri girmem için bekledi. Çekingen adımlarla yalının büyük holünde durduk . "Ben geldiğinizi haber vereyim." Olduğum yerde durup evin iç dekorasyonunu izlemeye başladım. Her şey çok zarif ve sadeydi. Basit bir sadece değil klas bir sadeydi. Krem , gold ve lacivertin zarif uyumu insanın gözlerine şölen sunuyordu.

Avizeyi izlerken bir haretlilik olduğunu fark edip kafamı indirdim. Gerildiğimi tüm hücrelerim de hissedebiliyordum. "Nnn..Nazlı" Ismimin döküldüğü dudaklara kitledim bakışlarımı. Sonra ise yaş dolan gözlerine. "Kızım hoş geldin." Kollarını açıp bekledi ama bu kadar değildi. İlk gördüğüm anda da boynuna sarılamazdım. Tepki vermediğimi görünce kollarını indirdi. Arkasından gelen Tuna bey bana sinirler bakıyordu. Annemi üzdüğüm için kızmış bana , anlıyordum bunu.

"Hoş geldin Nazlı."

Sesi soğuktu.

"Hoş buldum."

"Ayakta kaldın , salona geçelim."

Tuna beyin fikriyle adımlarımız ikisinin de çıktığı yere yöneldi. Tam denize bakan kocaman bir pencere vardı. Burada daha sıcak renkler kullanılmıştı.

"Nasılsın Nazlı." Tuna beyin sorusuyla kafamı kaldırdım. Göz göze geldiğimizde beni uyaran bakışlar atıyordu. "İyiyim teşekkürler. Siz nasılsınız?" Annem konuşmuyor sadece tuhaf bir bakışla beni seyrediyordu. Bu bakışı çok iyi bilirdim. Kamer'i iki saat görmesem sonrasında bu bakışlarla inceliyordum oğlumu. Hasret ve korku. Kaybetme korkusu.

"Biz de iyiyiz Nazlı'cım." Cümlesini bitirmeden saatine baktı. "Ahh nasıl olurda unuturum."

"Bir problem mi var hayatım." Annem Tuna beyin eline dokundu.

"Benim çok acil bir işim var çıkmam lazım ama yetişirim size."

Aceleyle çıkıp gitmişti. Kesinlikle bizi baş başa bırakmak için gitmişti. Ne kadar da düşünceli.

"Bebeğini getirmedin mi ?"

"Yok . O evde uyuyor."

"Kocanın yanına bıraktın demek."

"Benim kocam yok. Yani boşandım."

Gözlerinde gördüğüm üzüntü içime dokunmuştu.

"Ah özür dilerim ben bilmeden konuştum."

"Problem değil."

Ikimizde sessizdik. Konuşmaktan korkuyorduk çünkü ne diyeceğimizi bilemiyorduk.

"Ablan nasıl ?"

"İyi. Dört senedir evli ve bir kızı var."

"Gerçekten mi ? Fotoğrafı var mı ?"

Yanıma gelip oturmuştu. Telefonumdaki fotoğraflara bakarken zaman geçmişti. Yemek yemiştik ve kahvelerimizi içerken Tuna bey gelmişti. Şunu fark etmiştim ki , annemi çok özlemiştim. Saatin çok geç olduğunu fark edip ayaklandım. Tuhaf bir şekilde buradan gitmek istemiyordum. Annem bana uzunca sarıldı.

"Seni çok seviyorum kızım."

"Bir gün bize de gelmeni istiyorum."

"Tabiki asla kaçırmam."

Vedalaştıktan sonra arabama atlayıp evimin yolunu tuttum. Evime yaklaştığım da kaldırımın kenarındaki araba dikkatimi çekmişti. Gecenin bu saatinde evimin önünde yabancı bir araba vardı. Midemin korkuyla kasılmasından hemen önce arabamı park edip eve doğru ilerledim. İçimden bildişğim tüm duaları ederken anahtarı yerine oturtup kapıyı araladım.  Salona ilerlediğimde Kamer ile oynayan babamı gördüm.  Gözlerime hücum eden yaşlarla kollarımı boynuna sardım. Kokusunu nasıl da özlemiştim. 

''Yavaş kızım boynumu kıracaksın.''

''Niye bana haber vermedin ya.''

Ağlarken bile sitem ediyordum adama.

''Sana süpriz yapmak istedim ama hanımefendiyi evde bulamadım.''

Yavaş yavaş düşen köşeli jetonumla bu akşam nerede olduğum aklıma geldi.

''Arkadaşlarımla gezmeye çıkmıştım babacım.''

''Neyse önemli değil nasıl olsa bir hafta daha buradayım.''

''Ayy çok sevindim babam. Hadi gel oturalım.''


Gece saat ikiye kadar babamla oturup muhabbet etmiştik.Moral bozan hiçbir şeyden bahsetmemişitik. O evin sessizliğinden yakınmıştı , ben ise bahçemdeki güllerden bahsetmiştik. Uyuyan oğlumu alıp ayaklandım.

''İyi uykular babacım.''

Alnıma bir öpücük kondurdu. Tüm yükümü alıp , huzura kavuşturmuştu beni. ''İyi geceler minik kuşum.''


Oğlumu yatağına yatırdıktan sonra kendimi yatağa attım. Telefonumu elime aldığımda on dakika önce gelen mesajla içimdeki tırtıllar kelebeğe dönüştü.


Yavuz Özoğuz : Neden sürekli seni düşünüyorum minik kadın ?


Telefonun tuş kilidini kapatp aptal aptal sırıtmaya başladım. Sanırım bu tatlış adam bana tutuluyordu. Tıpkı benim ona tutulduğum gibi.


Bugün yaşadığım duygu değişimlerinden sonra yorgun ve huzurlu bedenim uykuya teslim oldu.


İlerideki yaşayacağım günleri düşünmekten alıkoymadan huzurlu bir uyku.



Yeni bölüm geldiiiii

Biraz bekletiyorum ama inanın aksaklıklar peşimi bırakmıyor.

Gelecek bölüm birazcık süprizliiii.

Yazara notunuz var mıııı ??

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin