Sabah uyandığımda kabusun etkisi hala üzerimdeydi. Gerçekçi ve korkunçtu. Uyanır uyanmaz kendimi banyoya atıp gücüm tükenene kadar kusmuştum. Aynada gördügüm kişi ben değildim sanki. Kendimi iyi hissetmiyordum ama Melih ve annesiyle alışverişe çıkmak zorundaydım. Üzerime örme krem bir elbise giyindim. Siyah botlar ve deri ceketle tamamlamıştım. Sade makyaj , toplu bir saç ve hazırdım. Umarım bugün güzel geçerdi.Kapıyı açtığımda Melih arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Kalbimde kuşlar can bulmuş çırpınıyorlardı. Bordo kazak ve siyah kotla harika duruyordu. "Selam" demişti ışıldayan gözlerle.
"Selam. Umarım çok bekletmemişimdir."
"Hayır hiç bekletmedin. Tam vaktinde."
Göz kırpıp kapımı açmıştı. Centilmen şapşal. Kemerimi takarken yerine geçmişti. "Annen gelmekten vaz mı geçti ?" dedim öyle umarak. "Kahvaltı falan yaparız sonra katılır bize ." Tüh neyse.
Kahvaltımızı yapmıştık ve ben hala reçel kasesini parmağımla sıyırıyordum. Boşuna dememişler ye tatlıyı doğur atlıyı. İçimden kendi saçmalıklarıma gülerken Melih'in beni izlediğini fark ettim . Gözleri o kadar güzel bakıyordu ki . Sonsuza kadar izleyebilirdim. Utanarak kaseyi masaya bıraktım. "Sanırım bitirdim." Ufak bir kahkaha attı. "Biraz daha uğraşsaydın porselen tadı gelebilirdi." Ikimizde kahkahalarla gülmeye başladık. "İki hafta sonra evleniyoruz farkında mısın ?" Kafasını salladı. Gözleri , sanki gözlerimin en içine bakıp düşüncelerimi okuyacak kadar yoğun bakıyordu. Tıpkı bir bebeğe bakar gibi şevkat ve merhametle.
"Nazlı sen ve bebeğin bana armağan gibi. Senin minik hatan benim mucizem oldu. Seninle evlenmek aynı evi paylaşmak , bunları düşünmek bile o kadar güzel ki."
Çok içten konuşmuştu ve ben yine ağlıyordum. Aslında onun bana bir hediye , bir şans olduğunu bilmiyordu. O olmasa şuan ben ya da bebeğim olmayacaktı. "En güzel tesadüfüm sensin Melih." Gözlerinin içine bakıp , en içimle söylemiştim bunları. Elini uzatım elimi avucunun içine aldı. Kalbim elinin sıcaklığıyla sarmalandı. Sevgisiz ilgisiz buz tutan kalbimi sımsıcak yaptı. Sadece gözlerimin içine baktığında bile beni anlıyordu. İşte o an dedim kendi kendime 'Bu adamdan bana eş olur , hatta bir gün ölüp gitsem oğluma baba hatta anne olur.'
Melih'in annesiyle buluştuğumuzda beni baştan aşağı süzüp bakışlarını karnıma kilitlemişti. "Bu halde nasıl elbise bulacağız bilemiyorum ama bakalım artık." Evet dakika bir gol bir. Bugünün harika geçeceğine dair son kalan umudum da yerle bir olmuştu.
Saatler süren elbise seçme ve laf sokma maratonumuzu en son bir restorantta akşam yemeği yerken sonlandırmıştık. Midem bulanıyordu , karnım ağlıyordu ve ayaklarım kopuyordu. Hamile falan dinlemeyip at gibi koşturmuştu beni peşinden. Melih bana acıyan gözlerle bakıyordu. "Tatlım unutma yarın kontrolün var." Yorgun bir gülümseme gönderdim. "Unutmuştum. Teşekkürler." Eliyle parmak uçlarımı sıktı. Bu masada olabilecek en samimi halimiz buydu sanırım. "Ben de gelsem sorun olur mu ?" Bunu soran Semra hanımdı. İkimizinde gözü büyümüştü. Melih bana bakmıştı. Boğazımı temizledim."Tabiki Semra hanım.Çok mutlu oluruz." Yalan söylediğimizi falan mı düşünüyordu acaba. "O zaman yarın kontrolden sonra kuaföre geçeriz." Bu kadın ikiz gibi benimle mi gezecekti. "Ablama da haber veririm. Hep beraber geçeriz." Savaş alanına asla tek başıma gidemezdim. "Planlar yapıldığına göre kalkalım." Yine kurtarmıştı beni süper kahramanım. Semra hanım beni umursamayıp ön koltuğa kurulmuştu. Gözlerimi devire devire arka koltuğa oturmuş uyumamak için savaş vermiştim.
Sessiz geçen yolculuğun sonunda evimizin bahçesine giriş yapmıştık. Melih'te benimle beraber inmişti. "Bugün çok yoruldunuz hemen dinlen ve başka hiçbir şey yapma." Elini karnıma götürmüş ve okşamıştı. Bu admın her temasında yanıp tutuşuyordum. "Merak etme ." Alnıma minik bir öpücük kondurmuştu. "Yarın görüşürüz. Kendinize dikkat edin." demişti giderken. Semra hanım delici gözlerle bizi izliyordu. Zerre hazzetmiyordu benden.
Kendimi yatağıma attığımda hava kararmıştı. Bugünün yorgunluğunu ve gerginliğini atmamın tek yolu derin ve uzun bir uykuydu. Bebeğimde yorulmuştu hissediyordum. Karnımı severken ve Melih'i düşünürken gecenin karanlığına yenik düşmüştü bedenim.
Sabah erken saate uyanmıştım. Kendimi bugün dinç hissediyordum ama duş alacakken çamaşırımda bir iki damla kan görmüştüm. Sanırım dün çok yormuştum kendimi. Güzel bir duş almıştım. Dışarı baktığımda kışın soğuğunun etkisini kaybettiğini fark ettim. Bordo pantol ve beyaz kazakla çok güzel ve iç açıcı olmuştum. Hastaneden sonra kuaföre gideceğim için saçımı toplayıp makyaj yapmadım. Bugün bana lazım olacak şeyleri küçük bir çantaya koyup evden çıktım.
Hastaneye vardığımda Semra teyzenin çoktan geldiğini anladım. Dün yemekte ona anne demem için çok ısrar etmişti ama en son teyzede karar kılmıştık. Anne benim için zehirli bir kelimeydi. Melih'in odasına girdiğimde annesiyle gergin bir konuşma yapıyordu. Beni gördüğünde gözlerinde ufak da olsa bir yumuşama gördüm. "Önemli bir şeyse dışarda bekleyebilirim." , "Yok hayır biz de seni bekliyorduk." Melih yine kalbimi sıcak çikolata gibi eriten gülümsemesiyle bana sarılmıştı. Ömrümü onun erkeksi okyanus kokusuyla geçirebilirdim. Sedyeye yattığımda biraz gergindim açıkçası. "Şey Melih bugün biraz kanamam olmuş olabilir." dedim gergin bir şekilde. "Bu aylarda olabilir. Dediğim gibi bebeğimiz büyüdüğü için kendine yer açıyor sadece." Tahliller için kan vermiştim. Ulturason için karnıma soğuk sıvıdan sürmüştü. Hafif kabaran karnımda aleti getirip götürmüştü ve odaya minik kalp atış sesleri dolmuştu. Semra teyzenin bile gözleri dolmuştu. Gerçekten kadının torunuydu.
İşlemler bittiğinde masanın önündeki tekli koltuklara oturduk. "Her şey gayet iyi ama bebek biraz zayıf ve güçsüz. Bu dönem çok önemli Nazlı. Öğünlerini ve vitaminlerini atlamamaya çalış lütfen." Melih bunları söylerken üzgün söylemişti. Ben de ağlamamak için kendimiz zor tutuyordum. "Kendisinin zaten kuş kadar canı var oğlum , minicik bebeğe nasıl yetecek." Semra teyzenin söylediği sözler göz yaşlarımı taşırmaya yetmişti. "Anne" dedi Melih uyarıcı sesiyle. "Aman tamam be bir şey demedim."
Semra hanım kuaföre gidene kadar ağzının içinde söylenip durdu. Ablamı kapıda gördüğümde sıkıca sarılıp ağlamaya başlamıştım. "Nazlım ne oluyor kuzum? Korkutma beni." Abarttığımı fark edip toparlanmaya çalıştım. "Bir şey yok sadece bebek biraz güçsüzmüş ona üzüldüm." Ablam daha sıkı sardı beni. "Dert ettiğin şeye bak . İlerde o kadar büyüyecek ki için içine sığmama tabirini bire bir yaşıyacaksın." Ablamın lafları gülümsetmişti beni. Ablam ve Semra teyze içeri geçtiğinde onları takip ediyordum ki telefonum titredi. Savaş 'Akşamı sabırsızlıkla bekliyor olacağım.' Allah'ın belası. Bir de bu çıkmıştı başıma. Dört ay boyunca bir kere bile görmediğim adam şimdi peşimden ayrılmaz olmuştu. Mesajı silip içeri geçtim.
Ne olursa olsun bu akşam harika geçecekti. Kim ve ne olursa olsun bu geceyi bozamayacaklardı....
💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}
ChickLitBir gecelik hatası , Nazlı' nın hayatının mucizesi olacaktı. Bir hata kaç kere tekrarlanırdı ? Sadece bir kere gördüğü bir adamdan hamileydi Nazlı . Neler yaşayacaktı , hayat ona ne zorluklar sunacaktı , bunların hepsinden habersizdi. Olmaması ger...