Bölüm-8-

19.1K 554 5
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı Nazlı. Hoş gecede rahatsız bir uyku uyumuştu. Sürekli kabus görüp durmuştu. Saate baktığında sabahın altısıydı daha. Biraz daha uyumaya karar verdi fakat asla uykusu yoktu. Biraz yürümek ona ve gerilmiş sinirlerine iyi gelebilirdi. Yüzünü yıkayıp üstüne eşofman takımını giydi ayakkabılarını da ayağına geçirip dışarı attı kendini. Ayakları direkt sahile doğru yol aldı. Kulaklığını takıp yürümeye başladı. Sahile gelip bir banka oturduğunda yorulduğunu hissetti genç kız. Artık günlük işlerini yaparken bile çok çabuk yoruluyordu. Derin bir nefes çaldı denizden. Hava soğuk olmasına rağmen gayet güzeldi. Belki bugünün iyi gideceğine dair bir işarettir. Nazlı gözlerini kapatıp kendini manzaranın huzuruna kaptırmıştı ki yanına oturan kişiyi fark etmemişti bile. "Demek sen de erkencisin" Nazlı sıçradı yerinden . "Melih korkuttun beni" Melih her zaman ki gibi tatlı bir gülümseme gönderdi. Nazlı derin bir nefes aldı. "Akşam için çok gerginim. Babamın ne tepki vereceğini kestiremiyorum." Melih güven verircesine genç kızı omzuna yasladı. "Merak etme bizim ciddi olduğumuzu görürlerse hiçbir şey diyemezler." Nazlı kafasını kaldırıp Melih'e vakti minnetle " iyi ki varsın" dedi. Genç adam biraz daha sardı kızı. Biraz daha orada öyle oturduktan sonra ikiside evlerine gitmek üzere ayrıldılar. Eve dönerken Nazlı aptal aptal gülümsüyordu. Sanırım bu tatlı çocuktan hoşlanıyordu.

Eve girdiğinde daha kimsenin uyanmadığını fark edip sessizce odasına çıktı. Kendini sımsıcak bir duşun altına attı. Bir saate yakın banyo keyfi yapmıştı.

Nazlı Soylu

Yumuşcık bornozuma sarılıp çıktım. Kendimi bugün biraz halsiz hissediyordum. Sanırım bebeğim stresimden etkileniyordu. Kendimi yatağa atmıştım. Tavanı izlerken gözlerim ağırlaştı ve biraz şekerleme yapmanın kimseye zararı olmayacağına karar verdim.

Telefonumun zil sesiyle gözlerimi araladığımda çoktan havanın karardığını anladım. Melih arıyordu. "Alo Nazlı nerdesin sen ? Kaç kere aradım neden açmıyorsun?" Kulaklarımı Melih'in panik atak geçiren sesi doldurmuştu. "Uyuyakalmışım ya " Gözlerimi ovalayarak ayılmaya çalıştım."Yemeğe bir saat kaldı hazırlanmaya başlarsan iyi edersin." Resmen yemeği falan umutmuştum ben. "Hemen hazırlanmaya başlıyorum aradığın için çok çok teşekkür ederim." Konuşmasına fırsat vermeden tepefonu kapattım ve hemen ayaklandım. Halsizliğim hala devam ediyordu . Elbise odasına girip hızlıca siyah önünde detaylar olan elbisemi elime aldım. Üstümü giydiğimde göbeğimin belli olduğunu fark ettim , üzerime bir ceket almalıydım. Elbise dizimden bir tık yukarda bitiyordu. Ayağıma siyah sivri burun ayakkabımı giydim. Saçlarıma iri maşa yaptım ve birazcık makyaj yapmıştım. Çantamı ve siyah tüylü ceketimi aldığımda akşam yemeğine fiziken gayet hazırdım. Aşağı indiğimde babam arabada beni bekliyordu. Yanına yerleşip şöföre gideceğimiz mekanın adresini söyledim. Babam hala sorguluyarak bana bakıyordu. Neler döndüğünü anlamaya çalışır gibiydi. Acaba bu yemekten sonra yine bana kızım der miydi? Gözlerim dolmaya başlayınca kafamı camdan dışarıya çevirdim.

Mekana geldiğimizde ablamlarında arabadan indiğini gördük. Beraber içeriye girdik. Melih ve ailesi gelmişlerdi. Babamı o tarafa yönlendirdiğimde şaşırmıştı. Bizde masadaki yerlerimizi almıştı. Herkes birbirine garip garip bakışlar atıyordu. Özellikle Savaş. Zehirli ve arzulu bakışları üzerimden hiç ayrılmamıştı, nişanlısı yanındayken bile bana bakmaya cürret edebiliyordu. Melih ayağa kalktığında bütün dikkatler ona yönelmişti. Bende ayaklanıp yanına gitmiştim. Herkes bize bakıyordu ve konuşmamızı bekliyordu. "Buraya geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederiz." diyerek söze başlamıştı Melih. "Bizim sizi buraya davet etmemizin iki sebebi var aslından." Fazlasıyla geriliyordum. Bu konuşmayı Melih yapıyor diye ona ömrümün sonuna kadar minnettar kalacaktım. "Biz Nazlı'yla uzun bir süredir beraberiz ve artık bu beraberliği sizlerle paylaşıp resmiyete dökmek istedik." Melih elimi yumuşacık elinin arasına aldı ve devam etti "Birbirimizi çok seviyoruz ve evlenmek istiyoruz." deyip konuyu sonlandırmıştı. Herkes şok olmuş bir şekilde kaskatı keşilmişti. Savaş hemen konuya atladı "Peki ikinci sebep nedir ?" İşte şimdi iyi şeyler olmayacaktı. Bu sefer ben konuşacaktım ve kesinlikle güzel tepkiler almayacaktım. Ceketimi çıkartıp sandalyeye bıraktım. "Ben dört aylık hamileyim. Melih'le bebek bekliyoruz." Herkesin ağzı açık kalmıştı. Babam bana baktı, baktı , baktı. Melih'in annesinin ağzından "Ne" diye bir hayret nidası çıkmıştı. Babam ayağa kaltı "Bu ne saçmalık Nazlı siz ne anlatıyorsunuz ?" Gözlerim dolmuştu , başım dönüyordu. Kusmak istiyordum. Herkes birden konuşmaya başlamıştı ve bizi suçluyorlar , kızıyorlardı. Başım daha fazla dönmeye başladı ve bacağımdan sıcak bir damlanın aktığını hissettim. Gözlerip karardı ve bir bedene yaslandım.

Gerisi karanlıktı.






Umarım beğenirsinizzz.❤

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin