Bölüm-14-

15.7K 438 11
                                    

Bayramınız kutlu olsunn. Ailelerinizle harika bir bayram geçirirsiniz umarım.

Yeni bölümm.

...


"Hayatım fermuarımı açamadım da yardım edebilir misin?"

Melih yanıma geldiğinde çok gergin olduğunu hissedebiliyordum. Sırtıma parmakları değdiğinde ürpermiştim. Fermuarı hızlıca indirip bana bakmadan banyodan geri çıkmıştı. Delirmiş falan olmalıydı bence. Resmen ona kur yapmıştım ve o arkasını dönüp gitmişti. Ağlamamak için dudağımı ısırdım. Hızlıca duş alırken bir yandan kendime kızıyordum. Acaba beni beğenmemiş miydi ? Başkasından hamile kalan birine dokunmak istememişti belkide. Düşünceler hızla aklıma doluşurken göz yaşlarımı serbest bırakıyordum.

Duştan çıktıktan sonra saçlarımı taradım , beyaz ipek geceliğime duygusal bakışlar atıp üzerime geçirdim. Odaya girdiğimde Melih bıraktığım yerde aynı şekilde oturuyordu. Sadece gözleri kapalıydı ve kaşları çatıktı. Kesin bana sinirlenmişti.

"Yatağa gelmeyecek misin ?" dedim sesimin titremesine engel olamayarak.

Gözlerini açıp gözlerimle buluşturdu. Sanki düşüncelerimi öğrenmek ister gibiydi.

"Önce duş almam gerek." deyip banyoya yönelmişti. Neden böyle davranıyordu şimdi. Yatağa girip yorganı kafama kadar çektim ve ağlamamak için kendimi sakinleştirmeye çalıştım ama tabiki lanet hormonlarım söz dinlemedi. Sessiz sessiz ağlarken suyun sesi kesildi , on dakika sonra kapı açıldı. Yatağa uzandı ve beni kendine çekti. Direnmek istiyordum ama kedi gibi ona sokulup ağlamak istiyordum. "Nazlım neden böyle yapıyorsun." Burnumu çekip omuzlarımı silktim. Sanki bilmiyordu. "Bak güzelim her şeyin bir zamanı var. Şuan sana ve bebeğimize zarar vermek istemediğim için bu gece olabilecek şeyleri sonraya erteleyelim olur mu ?" Sesi bulutlar kadar yumuşak ve tatlıydı. Beni üzmemek için teker teker kafasında kurmuştu bu cümleleri. Kafamı sallayıp ona daha çok sarıldım. En yakın arkadaşım , sevdiğim , sevgilim , kocamdı o benim. Birbirimizin nefes seslerini dinliyorduk. Elleri saçlarımı okşuyordu. Çok huzurluydum. Hatta birinin bu huzuru bozacağından korkup huzursuz hissettiren bir huzurdu. Gözlerim günün yorgunluğuna dayanamayıp tatlı bir uykuya yenik düştüm.


Gün ışığının gözlerime batmasıyla gözlerimi ağır ağır araladım. Melih yanımda yoktu ve endişelenmiştim ama beni bırakıp gidemezdi herhalde. Ayaklarımı tembelce yataktan indirip banyoya yöneldim. Tekrar odaya döndüğümde yatak toplanmış ve üzerinde ayaklı bir tepsi vardı. Farkında olmadan dudaklarımı yalayıp yatağa yöneldim. Bu adam beni şımartıyordu. Yatağa tekrar yerleşip Melih'i bekledim. Odanın kapısını araladığında sadece altında eşofman olduğunu gördüm. Ellerinde meyve suyu vardı. Bana doğru yaklaşırken gözlerimi ondan ayıramıyordum. Dudaklarımı tekrar yalamıştım.

"Karıcım beni değil kahvaltını yeceksin."

"Şey günaydın." dedim. "Günaydın sevgilim."Gözlerimi zorlukla ondan ayırıp kahvaltı yapmaya çalıştım. Kahretsin ki hala üstü çıplaktı ve ben hormonlarımı tutamıyordum. Kafamı dağıtmam lazımdı. "Bizimkiler aradı mı ?" Ekmeğe reçel sürerken bana bakmadan konuştu. "Sanırım yeni evli çifti rahatsız etmek istemiyorlar." Haklıydı. İştahsız bir şekilde bir şeyler yiyip alttan alttan onu izliyordum. Çok yakışıklıydı , heykel gibiydi ya da mitolojik bir varlık. Gözleri beni bulduğunda çekmedim gözlerimi. Ona doğru uzanıp güzel dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.

Reçel tadını hissetiğimde gülümsemiştim. Geri çekildiğimde Melih'in yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. "Beni ilk defa öptün." Utanıp meyve suyumu yudumlarken başka yöne bakıyordum. Melih kahkaha atıp tekrar kahvaltısına döndü. İkimizde doyduğumuzda Melih tepsiyi götürmüştü. Bugünü sadece yatakta geçirip son iki haftanın gerginliğini atmak istiyordum. Telefonum bir kere titrediğinde elime aldım. Ablamdan bir mesaj vardı. "Günaydın uykucular."  Gülümsedim. Ablamın Melih'i bu kadar az zamanda sahiplenmesine çok seviniyordum.

Melih geri döndüğünde tekrar yanıma uzanmıştı. Aklıma bir şeyin gelmesiyle ellerinden birini elime alıp karnımın üstüne getirdim. "Konuşmak ister misin ?" demiştim gözlerinin içine bakıp. Gözleri öyle güzel ışıldamıştı ki hemen kafasını karnımın üstüne koydu.Elleriyle biraz sevdikten sonra konuşmaya başladı. "Merhabalar minik bebeğimiz. Seni çok seviyoruz . Sen bizim mucizemizsin ve seni heyecanla bekliyoruz." Duygulanmıştım. Bebeği benden daha çok sahiplenmesi beni mutluluk treninde yolculuk yapmış gibi hissettiriyordu. Melih oğluma harika bir baba olacaktı. Dikleştiğimde kafasını kaldırıp bana bakmıştı. Onun da gözleri dolmuştu. Kucağına oturduğumda uzanıp dolgun dudaklarıyla dudaklarımı birleştirdim. Şefkatli ve duygusal başlayan öpüşme daha arzulu bir hal almaya başlamıştı. İkimizde bundan şikayetçi değildik. Melih'in elleri geceliğimin açık bıraktığı belimi okşuyordu. Nefessiz kalınca ayrılmak zorunda kalmıştık. Nefes nefese kalmıştık. "Nazlı bunu yapmamalıyız." deyip beni vazgeçirmeye çalışmıştı ama boşunaydı. "Canımı yakmayacağını biliyorum sevgilim." Konuşurken nefesim yüzüne değiyordu. Elini karnıma attı. "O zaman babayla anneye biraz izin ver oğlum." deyip tekrar öpmeye başlamıştı beni.

Küvetin içinde birlikte oturuyorduk. İkimizde birbirimizi tüketmiştik ve çok yorulmuştuk. Ama mutluydum. Melih dakikalar boyunca 'benimsin' demişti. Evet artık onundum. Tamamen. "Hadi gel seni durulayalım" dedi. Beni nazikçe ayağa kaldırmıştı ve duşa yöneltmişti. İkimizde çıplaktık ve ben deli gibi utanıyordum.

Beni bornoza sarmıştı kendiside küçük bir havluyu belinr sarıp odaya saçılan pijamalarımızı toplamıştı. Saç kurutma makinasıyla geri dönmüştü. Beni makyaj aynasının karşısına oturtup saçlarıma sıcak havanın dağılmasına izin vermişti. Yorgunluk ve huzurdu hissettiğim. Uzun zamandırlı o kadar yalnızdım ki sadece bir sevgili veya koca değil hayat arkadaşı olmuştu Melih bana.

Melih üstünü giyip mutfağa inmişti. Ben de elime gelen mor tayt ve beyaz geniş bir kazak almıştım. Aşağı inerken bir yandan evimizi inceliyordum. İki katlı müstakil bir evdi. Şehirden çok uzak değildi. Üst katta üç oda , bir ortak banyo ve çamaşır odası vardı. Aşağıda geniş ve ferah salon , iki oda , bir banyo ve bayıla bayıla döşediğim mutfak vardı. Çok büyük değildi ve bunu ben istemiştim. Çünkü büyük evler hep bana samimiyetsiz gelmiştir. Mutfağa girdiğimde nefis kokular beni karşılamıştı. Camın önündeki masays otudum. Dışarı baktığımda havanın çoktan kararmış olduğunu fark ettim. Melih sofrayı hazırlamıştı ve her şey harika gözüküyordu. Maharetli bir koca almışım. "Sevgilim annemler bizi yarın akşam yemeğe davet etti. Pelin'in aileside geliyormuş." Nerden çıkmıştı şimdi bu. Pelin'i sevmediğim gibi bir de ailesi mi çıkmıştı. Suyumdan bir yudum aldım. "Olur tabi." diyebilmiştim.

Yemeğimizi yedikten sonra çayımızı mutfaktan geçilen kış bahçesinde içmiştik. Hafif yağan yağmur taneleri cama vuruyordu. Yaktığım bir kaç mum aydınlatıyordu etrafı. Melih bilgisayarla hastalarıyla ilgili bir kaç şeye bakıyordu. Benimse aklımdan yarınki akşam yemeği çıkmıyordu. Umarım huzursuz ya da kusacakmış gibi hissetmezdim yine. Içimdeki huzur bir anda huzursuzluğa bırakmıştı kendi . Ne kadar kendimi sakinleştirmek istesem de olmuyordu işte.

Yarın iyi şeyler olmasını umarak yorgun gözlerimi kapattım. Huzurumu bozmalarına asla izin vermeyecektim. Kim olursa olsun.




Umarım bölümü beğenirsiniz. Ben bu çiftin biraz daha rahat günler yaşamasını istiyorum ama bakalım gelecek olaylı bölüm nasıl olacak.

Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.💕💕💕

Mucize Gibi Hatam {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin