İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Saatlerdir yağan yağmur ve çakan şimşek, zaten berbat olan uykumu benden aldı. Sırtımda hissettiğim ıslaklık ile gözlerimi açıp uzandığım yerden kalktım. Harika!! Kulübe su alıyor. Yerimden kalkıp kenarda duran sandalyeye oturdum. Eğer biraz daha burada kalırsam soğuktan donacağım.
Niall'ı çağırsam beni seviyor musun? diyecek. Ben hayır diyincede ya döver ya da bırakır gider. En azından denemek lazım. Ağzımı açmış tam bağıracakken açılan kapı ile içeri ıslak irlandalı girdi. İtiraf ediyorum; şuan çok çekici.
"Biliyor musun, bu iş çok uzadı. Sana son kez soruyorum ve vereceğin cevabı iyi düşün. Beni seviyor musun?" Onu tanımasam gözlerinde yalvarma gördüğümü söylerdim. Sanki bana evet demem için gözleri ile yalvarıyordu.
"Hayır." Korkarakta olsa bana böyle davrandığı sürece hayır diyeceğim. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bir dakika boyunca öylece bekledi. Aniden gözlerini açıp sinirle bana baktı.
"Sana ne yapacağımı buldum." Ne yani, deminden beri bunu mu düşünüyor? Cebinden anahtarı çıkarıp zinciri açtı.
Bileklerimi ovarken morlukları görmek ölüm gibiydi. Kolumdan tutup kulübeden çıkarınca eve gideceğimizi düşündüm ama evin arka tarafındaki havuza yönelmesi korkumu arttırdı. Düşündüğüm şeyi yapamaz değil mi? Yapmaz ya! Çırpınmalarım boşa gitti ve kendimi buz gibi havuzda buldum. Soğuk su tenime değdiği an, sanki milyonlarca bıçak bana saplanıyormuş gibi hissettim.
Nefesim daralırken yüzeye çıktığımda saçımdan tutup suya geri soktu. Lânet olası, daha nefes alamadım. Bir kaç kez bunu tekrarladı ve sonunda havuzdan çıkardı. Akciğerlerim saatlerce koşmuşcasına nefessiz, kalbimde sanki son atışlarını yapıyordu. Ona baktığımda, ne zaman getirdiğini bilmediğim zincir ile bana yaklaştı.
"L-lütfen." İçimde kalan son enerjiyle yalvardım ama aldığım cevap sertçe ıslak tenime inen bir darbe. Benden nasıl çıktığını anlamadığım bir sesle çığlık attım. Daha ilkin acısı geçmeden ikinci darbe geldi. İkinci darbe ile dünya birden yavaşladı. Artık ne bir ses duyuyorum ne de tepki veriyorum. Bakışlarım ona kaydığında gözlerinin kızarıklığı belli oluyordu.
Birkaç darbe sonra beni tekrar havuza attı. Bu sefer soğuk yerine sıcaktı. Belkide vücudum yandığı için öyle geliyor. Kollarımı hareket ettiremediğim için yüzeye çıkamadım. Dide yaklastığım her an karanlık beni ele alıyordu. Tam gözlerimi kapatmışken güçlü bir çift kol beni sudan çıkardı. Tüm herşey bitti derken vücudumla buluşan zincir, aç bir köpek gibi derimi parçalamaya çalışırdu. Yorulmuş olmalı ki zinciri fırlattı ve saçımdan tutup yüzüne yaklaştırdı. Artık kızarmış gözlerini yakından görüyordum.
"Bana hayır demenin cezası." Beynimde yankılanan sesi onun asla değişmeyeceğini gösteriyordu. O her zaman Niall Horan olacak. Duyguları olmayan.
Beni kucağına alıp eve götürdü. En azından yumuşak bir yatakta uyuyacağım. Yatak yerine beni küvete bırakınca şaşkınca ona baktım. Daha bitmedi mi ya?? Duş başlığını alıp su tutmaya başladı. Başta soğuk olan su ısındıkça tenime iyi geliyordu. Ama beş dakika sonra sadede tenimi yakmaya başladı. Kapalı gözlerimi açıp mavilerine kilitlendim. Düz bir şekilde bakıyordu. Sudan artık dumanlar çıkmaya başlamıştı. Durması için bağırmak istedim ama yapamadım. Yorgunluktan veya acıdan değil. Ağzımı açtım ama ses çıkmadı.
Önce soğuk şimdi sıcak. Niall bir insana nasıl işkence edeceğini çok iyi biliyor. Daha fazla dayanamdım ve kendimi karanlığa bıraktım.
........................................................
"Seni seviyorum Samantha."
"Seni seviyorum Niall."Yerimden sıçrayarak uyandığım için vücudum sızladı. Hâlâ sıcaktan tenim acıyordu. Rüyalarıma da girmeye başladı artık. Yavaşça yere geri uzandım. Üstümde ıslak kıyafetlerim duruyordu. Tüm o şeylerden sonra beni odasında yatıracağını düşünmek aptalcaydı. Lânet olası bu kulübeden nefret ediyorum. Nasıl bu kadar kötü olabiliyor? Calum beni barda sıkıştırdı diye sinirlenen adam, şimdi nerede?
Aslında o hiç değişmemişti. Ben sadece gerçek yüzünü göremeyecek kadar aşk sarhoşu olmuştum. Hâlâ da göremiyorum çünkü onu seviyorum. Tam bir aptalım. Açılan kapı ile vücudum gerildi. İşte ikinci raund başlıyor. Acaba bu sefer ne yapacak? Sert bir darbe beklerken adımı duymak beni şaşırttı. Hemde ses irlanda aksanı değildi. Gözlerimi açmamla karşında Calum belirdi. Sanki bu anı bekliyormuşum gibi ağlamaya başladım.
"Şhhh. Güzelim ağlama. Geçti hepsi." Cebinden çıkardığı demirle zinciri açmaya çalıştı. İki dakika sonra yumuşak koltukta otururken uzaklaştığımız eve son kez baktım.
Aradan geçen yarım saatten sonra bana aldığı evdeydik. Beni kucağına alıp odama çıkardı. Yavaşça yatağa oturtup dolaptan temiz kıyafet aldı. Elleri kazağımın ucunu tutunca refleks olarak elini tuttum.
"Merak etme güzelim. Sen istemeden asla dokunmam." Başımı sallayıp onayladım. Artık ona güveniyorum. Kalın bir kazak ve eşofmanı giydikten sonra yorganın altına girdim. Alnıma bıraktığı uzun öpücükten sonra yanımdan kalkacakken tekrar kolundan tuttum. Ağzımı açtım ama ses yoktu. Lânet olsun, neden konuşamıyorum? Bana bakan gözlerini açıklama bekliyordu ama ben daha sesimi bulamadım.
"Yanında mı kalmamı istiyorsun?" Anladığı için gülümseyerek başımı salladım. Şuan birine ihtiyacım var ve yanımda da Calum var. Tişörtünü çıkardı ve yorganın altına girdi.
"Isınman için." Açıklamasına gerek yoktu. Ondan korkmuyorum. Çünkü beni önemsiyor. Yanıma uzanınca beni göğsüne çekti. Elleri belimi sararken, onun sıcaklığı ile uykuya daldım.
SATILIK (harry styles)' a yeni bölüm geldi. Rica etsem bakar mısınız?? :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fanfiction" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...