13. BÖLÜM

2.7K 143 11
                                    

İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...

Tik tak tik tak...

    Lânet olası saat sinirlerimi bozmaktan başka bir işe yaramıyor. Aslında dürüst olmak gerekir ise sinirlerimi bozan tek şey saat değil.

   Beni sinir eden şey yine lânet olası başka bir evde, başka insanlar ile olmam. Ne zaman kişiliğimi kaybetmiştim? Ne zaman bir eşya olmuştum? Niall'dan önce Oslo River'da kendi başımın çaresine bakarken, neden burada da öyle olamıyorum?

   Hayatım tamemen değişti. Hayatım Niall'dan önce ve Niall'dan sonra diye ikiye ayrıldı. Niall'dan sonrası sadece canımı yaktı. Yalnız kaldım ve acı çektim.

   Şuan ise yabancısı olduğum ama tamamen zevklerimden oluşan bir oda da ne olacağını bilmeden oturuyorum. Niall'dan uzak olmak isterken başka birinin yanında olmayı istememiştim.

   Tıklanan kapı ile daldığım nevresimden başımı kaldırdım. Aralanan kapıdan tehlikeli vücudu girdi. Kapıyı kilitledi ve yatağa yaklaşıp sağıma oturdu.

"Neden uyumadın?" Kalın sesini duyduğumda suratına baktım. Bana Niall gibi her an beni becermek istiyormuş gibi bakmıyordu.

"Bilmediğim bir yerde uyuyamam."

"Bana güvenebilirsin. Sana zarar vermem." Kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım.

"Bunu beni kaçıran ve Niall'ı dövdürten biri söylüyor."

"O bunu haketmişti."

"Kimse böyle kötü şeyleri haketmez." Bu sefer o kahkaha atıyordu. Komik bir şey söylememiştim.

"Onun bana neler yaptığı hakkında en ufak bir fikrin bile yok." Evet belkide Calum'a kötü davranmış olabilir ama hadi! Ne yapmış olabilir ki? Bakışlarımda ki alaylı ifadeyi görmüş olmalı ki vücudunu saran siyah tişörtünü çıkardı. Beyaz vücudunu görür görmez gözlerim fal taşı gibi açıldı.

   Derin bıçak izleri ve yer yer yanıklar... Lânet olsun, ben kimseyi böyle görmeye dayanamam. Kim olursa olsun. Bu beni kaçırmış biri için bile geçerli.

    Kendimi tutamayıp ona sarıldım. Sarılmamı beklemediği için başta durdu ama sonra karşılık verdi.

"Hey! Ağlaman için göstermedim." O söyleyene kadar ağladığımı farketmemiştim. Burnumu çekerek geri çekildim. Sağ eli ile göz yaşımı sildi ve daire çizmeye başladı.

   Dokunuşları Niall'ın ki gibi hissettirmemişti. O dokununca vücudum karıncalanıyor ve kalbim ayrı eve çıkıyordu. Ama bunda duygu hissetmedim.

"Çok güzelsin... Ve narin.... Kötülüğü haketmiyorsun." Calum kesinlikle bir kızla nasıl konuşması gerektiğini iyi biliyordu...

Niall'ın Ağzından;

"Sikeyim Louis! Yavaş ol!" Yaralı bir insan hayvan gibi arabaya bindirilmez ki? Hayvan herif!! Sağıma Zayn, soluma Harry oturdu. Louis hızla arabayı çalıştırınca sarsıldım ve sert bir şekilde arkaya yaslandım.

"Louis eğer seni şu halimle sikmemi istemiyorsan adam gibi sür şu arabayı."

"Sana söylemiştim. Calum'a bulaşma demiştim. Ama sen her zamanki gibi beni dinlemedin." Sert sesini en az onun kadar sert sesi olan telefonu kesti. Ona bu lânet şarkıyı değiştirmesini söylemiştim.

"Efendim Liam. Ne demek bulamadım? Umrumda değil. Samantha bu gece evde olacak!" dedi ve telefonu yan koltuğa attı.

"Ne diyor?" Zayn yerinde kıpırdayınca ona baktım ve durdu.

"Calum evinde değilmiş. Taşınmış olabilirmiş." Louis'i duyduğum an kapattığım gözlerimi hışımla açtım.

"Taşınmak mı? Nasıl taşınır? Peki Liam ne bok yapıyor?" Kendime engel olamayıp bağırdım. Ama haklıyım. Sam'i kaybedemezdim. Bu sefer kızımı kaybetmeyeceğim.

"Paul'ü arayın. O kesinlikle bulur."

"Niall, bence Paul için büyük bir olay değil. Onu arama-"

"Harry susman için bir saniyen var. Sam'i o psikopat ile yalnız bırakamam. Onu da kaybedemem." Harry'e bakarken Zayn'in sesi rahatlamamı sağladı.

"Alo, Paul, yardımına ihtiyacımız var."

Samantha'nın Ağzından;

"Süre bitti!" Michael'ın sesi ile sinirlerim hat safaya çıktı.

"Calum, aptal mısın? Yoksa aptal numarası mı yapıyorsun? Yılan kelimesini nasıl bilemezsin?" Kendimi tekli koltuğa attım. Yılan!! Sadece yılan diyecekti.

"Kıvırmalarını sevdim diyelim." Hepsi kahkaha atarken, attığım bakış ile sustular.

"Galiba biz kazandık Luke!" Ashton ayağa kalkıp Luke'un yanına oturdu.

"Kazandığımıza göre istediğimiz bir şey yapıyorsunuz." dedi Ashton. Luke ve Michael düşünür gibi yapmaya başladı. İkiside aynı anda "Bize yemek yapın!" dedi. Tam kabul edecekken Calum araya atladı.

"Bence sizin gitme vaktiniz geldi." Diğerleri mızmızlanırken ben kahkaha atıyordum. Beş dakika sonra evde sadece ikimiz vardık.

"Onları göndermene gerek yoktu." Komiktiler. Hiç dışarıdan göründükleri gibi değillerdi.

"Misafir olunan yerde uzun kalınmamalı. Aslında benimde benimde gitmem gerekiyor ama bu gece burada kalabilirim."

"Neden evinden gitmek zorundasınki?" Sonuçta kendi evi. Belkide başka bir evi vardır.

"Burası senin evin."

"Ne! Hayır değil."

"Evet öyle. Senin için aldım."

"Tanrı aşkına, benim zaten bir evim var ve bu ev inanılmaz büyük."

"Parasını Niall ödedi zaten." Birden aklıma Niall'ın yenisini yollarım lafı geldi.

"Neden Niall sana para ödedi?"

"Senden uzak durmam için." 

"Ama buradayım." Ne ironi ama.

"Verdiği para ile bu evi sana aldım. Tamamen senin zevklerine göre." Bu harika bir hareketti ama burada kalamazdım.

"Ya burada kalmak istemezsem?" Calum bana uzun uzun baktı. Sonunda ayağa kalktı ve elini bana uzattı.

"Hadi o zaman, seni istediğin yere götüreyim." Gülümseyerek elini tuttum ve evden çıktık.

ACIMASIZ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin