İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Yorucu geçen okul haftasından sonra tüm isteğim yatağımda akşama kadar uyumaktı. Ama hayır, sarı kafa bunu bana çok gördü.
Israrları sonucunda alışverişe çıktık. Tamam alışverişi severim de bu ısrar niye? Ben kenarda dururken o gökkuşağı gibi elbiselerin arasında benim için uygun olanı arıyor.
Beni alışverişe getiriyorsun, bari elbiseyi ben seçeyim. Elinde saks mavisi bir elbise ile yanıma geldi. Erkek ama zevkide iyi.
"Bunu dene." Neden bu kadar kaba olmak zorunda ki? Cevap bile vermeden elbiseyi alıp kabine yöneldim. Tam kapıyı kapatacakken kendisi de girdi ve kapıyı kilitledi.
"Ne yapıyorsun?"
"Elbiseyi denemeni bekliyorum." Tanrım sen beni bu aptaldan koru. Bazen tüm bunları kasıtlı mı yapıyor yoksa ciddi mi?
"Niall dışarda da bekleyebilirsin."
"Ya hemen giyinirsin ya da seni ben soyarım." Yapacağını bildiğim için pantolonumu ve gömleğimi çıkardım. Karşısında çıplak olmaktan nefret ediyorum.
"Elbiseden sonra sana birde iç çamaşırı alsak iyi olur." Tamam, artık bu kadarı fazla. O kim oluyor da iç çamaşırıma karışıyor?
"Nasıl iç çamaşırı giydiğim seni ilgilendirmez."
"Tâbi ilgilendirir. Günün sonunda seni nine iç çamaşırının içinde görmek istemiyorum."
"Bunlar nine iç çamaşırı değil."
"Yani günün sonunda sonunda seni çıplak görmemi istiyorsun." Pis pis sırıtan suratına vurmak istesemde kendime engel oldum. Elbiseyi giyince ona baktım. Bir süre düşündü ve "Alıyoruz." dedi.
Kendi kıyafetlerimi giyip kabiden çıktım. Tam eve gidiyoruz diye sevinirken bileğimi tutup beni iç çamaşır mağazasına götürmesi ölmek istememe neden oldu.
Reyonlar arasında gezerken gördüğüm çamaşırlarla az daha bayılacaktım. Kim bu kadar açık çamaşır giyerki? Ben şaşkınlıkla çamaşırlara bakarken Niall bana bordo, dantelli iç çamaşırları uzattı.
Sırf onunla bu konuda konuşmamak için alıp kabine girdim. Tanrıya şükür bu defa içeri gelmedi. Sutyeni giyince kapıyı açıp dışarı çıkacakken aniden içeri girdi.
"Sen aptal mısın? Çıplak bir şekilde dışarı mı çıkacaktın?" Derin bir nefes alıp konuştum.
"Niall burası kadın mağazası. İçeride hiç erkek gördün mü?"
"Umrumda değil." Beni baştan aşağı süzünce suratında her zamanki pis sırıtış belirdi. Yavaşça bana yaklaşıp yüzünü boynuma gömdü.
"Seni şuanda, burda, hemen becermemem için bir neden söyle." Nefesi boynumu gıdıklıyordu.
"Etrafta insanlar var." Nedensizce fısıldıyordum.
"Yani seni becermemi istiyorsun." Ah!! Bu kadarı fazla. Onu geri ittim. Suratında bariz bir şekilde şaşkınlık vardı. Olmalıydı da.
"Sürekli böyle davranıyorsun. Artık sıkıdım. Böyle davranmandan nefret ediyorum. Normal bir insan gibi olamaz mısın?"
"Nefret mi?"
"Evet nefret. Kim kendisine böyle davranılmasından hoşlanır ki?"
"Amy. Amy böyle davranmamdan hoşlanırdı."
"Ama ben Amy değilim. Hem görünen o ki Amy bile bunlardan sıkılmış. Yoksa seni neden en yakın arkadaşın ile aldatsın ki?" Ne dediğimi ancak cümlemi bitirince anladım.
Bunlar çok fazlaydı. Niall için bile. Bana bakan mavileri bir anda kızardı. Ama sinirden değil. Sanki dokunsam ağlayacaktı.
"Haklısın, sen Amy değilsin." Başka birşey demeden kabinden çıktı. Ben tam bir aptalım. APTAL!!
Üstümü giyinerek dışarı çıktım. Etrafa bakınca onu göremedim. Sözlerim o kadar incitmiş olmalı ki çamaşırı bile almadı. Aklıma gelen fikir ile az daha kahkaha atacaktım. Bekle beni sarı kafa. Kendimi affettireceğim.
............................................................
Kanalları zaplarken saate tekrar baktım. Neredeyse gece yarısı olacaktı ve Niall daha eve dönmedi. Cevaplayacağını bilsem telefondan arardım. Daha fazla dayanamadım ve odama çıktım. Çok uykum vardı.Tam yorganın içine girmişken dış kapı açıldı. Odasına girince hemen yataktan kalktım ve üstümü çıkarmaya başladım. Dolaptaki poşeti alıp içindeki bordo iç çamaşırını giydim.
Aynanın karşısına geçip saçlarımı açıp şekil verdim. Yanına gidip gitmeme düşüncesi arasında kalmadan önce hızla odadan çıktım. Kapısının önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. İçerden ses gelmeyince kapıyı yavaşça açtım ve içeri girip aynı yavaşlıkta kapattım. Yüz üstü yatakta yatıyordu. Cesaretimi toplayıp seslendim.
"Niall." Ses yoktu. Uyumuş olamaz değil mi?
"Niall." Yüksek sesle konuşunca homurdanarak sırt üstü dönüp bana baktı. Kısık olan gözleri biranda açıldı. Bu kıkırdamama neden oldu.
"Bu ben-"
"Evet senin seçtiğin çamaşır."
"Neden?" Onu bu kadar mı kırmıştım. Normalde olsa şuan beni ayakta beceriyordu.
"Hoşuma gitti ve aldım."
"Peki neden bana gösteriyorsun?"
"Günün sonunda beni görmek isteyen sendin. İstersen gidebilirim."
Başını sağa sola salladı ve eliyle yaklaşmamı söyledi. Bir an tereddüt bile etmeden yanına yaklaştım. Yanına uzanınca tenimi süzmeye başladı. Siktir diyerek üstüme çıktı.
"Şuana kadar gördüğüm en güzel kızsın."
"İç çamaşırındandır." Başını hayır anlamında salladı. Bana öyle güzel bakıyordu ki, sanki son kez bakıyormuş gibiydi.
Kendime engel olamadım ve dudaklarımı onunkilerle birleştirdim. Bunu bekliyormuş gibi hemen karşılık verdi. Sağ elimi sarılarına götürdüm. Anında inledi. Aşağıda hissettiğim şişkinlikle kendime geldim.
"Niall olmaz. Ben yapamam." Beni duymadı ve boynumu emmeye başladı. Artık resmen onu hissediyordum ve bu beni korkutmaya başladı.
"Niall, lütfen." Beni duyunca geri çekildi ve gözlerime baktı. Kenarda duran yastığı alıp bacak arama koydu. Boynumu tekrar öperken kahkaha atmaya başladım. Dudakları tekrar beni bulunca karşılık verdim.
Son kez beni öptü ve kendini kenara attı. Nefesi odada yankılanıyordu.
"Az önce yastığına mı boşaldın?" Bana bakıp gülmeye başladı. Bacak aramdaki yastığı alıp yere koydu. Beni yanına çekip göğsüne yatırdı.
"Bana her zaman ilkleri yaşatıyorsun." Bu cümlesinden sonra gözlerimi kapatıp, kalp atışları eşliğinde uyudum.
![](https://img.wattpad.com/cover/25508858-288-k371040.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fiksi Penggemar" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...