32. BÖLÜM

2.6K 144 17
                                    

İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...

"Harry'i öptüğün gibi beni de öpersen zarar vermem."

Beynim tüm fonksiyonlarını durdurmuş ne diyeceğimi bekliyordu ki bir şey söylemek için beynime ihtiyacım var. Şimdi onu öpsem birşey için kendimi öne sürmüş olacağım bu da beni sürtük yapar. Öpmesem de Harry zarar görecek ama sürtük olmayacağım. Belkide beynim bu yüzden durmuştur. Bu kez kararı kalbimin vermesi gerekiyordu. Aşık olduğum adamı sırf birini kurtarmak için öpmek istemiyorum. Öpmek istediğim için öpmek istiyorum.

Hâlâ cevap için bana sabırla bakan okyanuslara kilitlendim. Gerçekten bekliyordu. Az önce bana mumla eşsiz bir acı yaşatmış olmasına rağmen şimdi beni öpmek istiyordu. Ve Tanrım, şuan inadına mı öpülesi duruyor? Cevap için dudaklarımı araladığım an gözleri oraya kaydı.

"Ben... Yapamam." Cevabımla düşen omuzları beni şaşırttı. Ne yani, sırf bir şey istiyorum diye o istediğimi öperek mi elde edeceğimi düşündü? Gözünde o kadar mı sürtüktüm?

Tamam, belki okulun ilk günlerinde topu elinden almak için boynunu öpmüş olabilirim ve beni affetsin diye gece karşısına iç çamaşırlarımla çıkıp yastıkla birşeyler yapmış olabiliriz ama... Aması yok. Lânet olsun ben zaten sürtük olmuşum. Eğer annem bu yaptıklarımı bilseydi sanırım beni öldürürdü.

"Yapamam da ne demek?" Sesinde öfke olmadan ve bağırmadan konuşması şaşırtıcıydı. Onu reddettim diye tekrar işkence etmesini bekliyordum ama bu gerçekten şaşırtıcı.

"Ben sürtük değilim. İsteklerim için kendimi kullanamam." Onca yaptığım şeye rağmen haklıyım. Buna itiraz edemez.

"Sürtük mü? Bunu dün en yakın arkadaşımı öpen kişi mi söylüyor?" Hah! Suratıma vurmasa olmaz zaten?

"O beni öptü, William inansın diye." Sanki Harry'i öpmek için can atıyorum?

"Sarılmanızda yeterdi bence." Bu konuşma daha ne kadar devam edecek. Vücudum hâlâ yanıyor ve uyumak istiyorum. Yavaşça yattığım yerden doğruldum ve elini tuttum. Kızaran suratı anında eski haline döndü. Neden böyle bir tepki verdi ki?

"Niall lütfen." Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Lütfen kabul etsin yoksa iyi şeyler yapmayacak.

"O zaman bu gece benimle bara gel." Okyanusları tekrar görüş alanıma girdiğinde bu sefer kabul etmekten başka çarem yoktu. Başımı salladığımda hafif gülümsedi. Odadan çıkmasını beklerken üstündeki tişörtü çıkardı. Kocaman açılmış gözlerle ona bakarken bana uzattı.

"Giy. Üşümeni istemiyorum." Kendi kıyafetlerim vardı ama yinede aldım ve giydim. Ona tekrar baktığımda bana yaklaşmaya başladı. Bugün çok kullandığım kalbim maratonda birincilikle koşarken sakin görünmeye çalışıyordum. Dudakları boynumu bulduğunda hiç gitmesin istedim. Sonsuza kadar böyle kalalım ve sonsuza kadar beni öpsün. Karşılığında bir şey istemeden.

Öpücükleri arasına ısırıklarıda karışınca istemsizce ağzımdan mırıltılar kaçırdım. Zevkten değil, acıdan. Vücudu, yanan karnıma her değdiğinde yanıyordum.

"Niall. Karnım. Acıyor." Son kez ısırıp geri çekildi. Boynuma baktığında iz bıraktığını anladım. Tekrar boynuma eğildiğinde devam edeceğini sandım ama küçük bir öpücük bırakıp yataktan kalktı.

"Eğer alışverişe çıkmak istersen aşağı gel." Kapıyı kapatmadan önce söyledikleri ile başımı salladım. Az önce bana istersen dedi. İlk kez seçme şansı verdi. Bu fırsatı asla kaçırmam.

ACIMASIZ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin