İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Çalan alarm beynimde tepinirken, belimdeki kollar beni iyice sardı. Gözlerimi açıp arkamdaki Calum'a baktım. Siyah saçları dağılmış, dolgun olan dudakları daha da şişmişti. Çalmakta devam eden alarma küfür edip kapattı. Kısık gözleri beni bulunca dolgun kırmızı dudakları yukarı kıvrıldı.
"Günaydın." Kalın sesi bana Niall'ı hatırlatsada hemen onu unuttum. Şimdi onu düşünemem. Hâlâ konuşamadığım için başımı salladım. Umarım kalıcı bir durum değildir. Ben konuşmadan beş dakika dayanamam.
"Önce güzel bir kahvaltı yapalım ve sonrada doktor çağıralım. Neyin varmış öğreniriz." Dolgun kırmızılıları alnımla buluştu ve sonra da odadan çıktı. Ah!! Niall ile tanışmasaydım, kesinlikle Calum'a aşık olurdum. Niall diyince, acaba beni o kulübede bulamayınca be yaptı? Üzülmüşmüdür ki? Belkide sinirden deliye döndü. Ya da benden kurtulduğu için mutludur ve şuan bir kızı beceriyordur. Ondan uzaktayken bile nasıl hala onu düşünebiliyorum?
Elinde tepsi ile yanıma gelen Calum'u görünce gülümsedim. Mürekkebe boyanmış vücudu ben burdayım diyordu. Dövmelerden nefret ederim ama bu... Niall'ın hiç dövmesi yoktu ve kesinlikle Calum'dan daha iyiydi.
Yanıma oturup "Hiç itiraz istemiyorum, hepsi bitecek." dedi. Hepsi mi? Neredeyse buzdolabı önümdeydi.
.......................................................
"Üstünüzdeki kazağı çıkarır mısınız?" Yaşlı tonton doktoru dinleyip acı inlemelerimle beraber kazağı çıkardım. Yaşlı Tonton vücudumdaki izleri görünce biran dondu. Normaldir. Birde bu izleri nasıl aldığımı bilse herhalde kalp krizi geçirir. Kendine gelerek sağ elini karnıma bastırdı.
"Acıyor mu?" Birde soruyor ya! Sence tonton? Başımı salladım.
Steteskobu takıp arkama geçti. Derin bir şekilde yutkunuşu şaşkınlığını ele veriyordu. Hadi ama! Daha ne kadar şaşıracak bu tonton?
"Derin nefes al." Aldığım nefesi veremeden öksürmeye başladım. Tanrım, boğazım yanıyor. Calum hızla yanıma gelip bir bardak su verdi. Calum'da olmasa...
"Akciğerleri biraz hasar almış. Bu nefes almasında sorun yaratabilir. Vücudundaki yaralar nasıl oldu bilmiyorum ama krem sürmeniz yeter." Tonton eşyalarını toplarken Calum konuştu.
"Peki ya, sesi?" Evet ya, ben ne zaman konuşacağım? Anlatacağım çok şey var.
"Yaşadığı bir olaydan dolayı şoka girmiş. Normalde bir uzmana görünmesi ve ilaç kullanması gerekir ama inanın bana bu sadece kilo almasına neden olur. Birkaç güne geçer." Yüzü bembeyaz bir şekilde hızla odadan ayrıldı. Bu ne acele tonton??
"Çok cesursun." Gelen sesle uzandığım yerden doğrulup ona baktım. Gözleri dolmuştu. Ah!! Hayır!! Sen ağlama Calum.
"Onca yaşadığın şeye rağmen yaşamaya devam ediyorsun." Söylediği iyi birşeydi ama suratı asıktı.
"Amy ona dayanamadı. Attığı çığlıkları hâlâ duyuyorum. Onu kurtarmam için bana yalvarışları..." Sağ gözünden yaş akarken hızla sildim. Calum gerçekten aşıktı. Ve aşkını Niall elinden almıştı.
.......................................................
"Bence sessiz sinema oynamalıyız. Sam bu oyun için çok uygun." Sinirle kenarda duran yastığı Luke'a attım. Ama attığı kahkaha benimde gülmeme neden oldu. İki dakika bile ciddi olamıyorum.
Çalan kapı ile ayağa kalkıp masada ki parayı aldım. Pizza zamanı!! Kapıyı açtığımda karşımda pizzacı yerine, gözleri kıpkırmızı ve göz altları mor olan irlandalı vardı. İşte şimdi sıçtım. Burada olduğumu nasıl bildi?
Serçe kolumdan tutup arabasına çekmeye başladı. Konuşamadığımdan kaçmak için çırpınıyordum ama burada Niall'dan bahsediyoruz. İki kolumdan tutup yüzüne yaklaştırdı.
"Beni nasıl bırakırsın? Beni yalnız bıraktın. Bunu nasıl yaparsın?" Sesinin korkusu ile gözlerimi yumdum. Eskisinden de beter edecek beni. İrlanda aksanı yerine duyduğum ince ses şimdi çifte sıçtın diyordu ki, evet sıçtım. Calum ve çocuklar kapının önündeydi. Hepsi yanımıza gelirken Niall beni arkasına çekti. Bu durumda bile beni düşünüyor. Halbuki kendisi tehlikede.
Luke beni kenara çekerken Calum sert yumruğunu Niall'ın suratına indirdi. Başta yere düşmese de diğerlerinin yumrukları ile yere serildi. Hayır!!! Her attıkları tekmede inliyordu. Benimse solumdan parçalar kopuyordu. Ne kadar bağırmaya çalışsamda ses çıkmıyordu.
Tanrım, sevdiğim adam dayak yiyor ve ben bir şey yapamıyorum. Onun acı dolu inlemelerini duymak berbattı. O dört adama karşı tek başına kafa tutacak kadar cesur biri ama şuan acı çekiyor.
"N-niall!" Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde dudaklarımdan döküldü. Sanki bir bebeğin ilk kez konuşmasının şaşkınlığı ile bana baktılar. Zorda olsa Luke'un elinden kurtulup Niall'ın yanına koştum. Yerde oturup kandan gözükmeyen suratına baktım. Bayılmış. En azından fazla acı çekmedi.
Saçımdan tutup ayağa kaldırıldım. Kimin yaptığına bakarken Calum'un kararmış gözleri ile karşılaştım.
"Bu adam seni ölesiye dövdü. Onun yüzünden şoka girdin ve iki gündür konuşamıyorsun. Şimdi de ilk söylediğin kelime Niall mı?" Biran bile tereddüt etmeden konuştum.
"Ama ben onu seviyorum." Saçımdaki elini sıktı. O da şaşkındı. Ne de olsa kendine eziyet eden adama aşık olan birini ilk kez görüyordu.
"Luke bunları depoya indir. Aklımdan sessiz sinemadan daha iyi bir fikir var."
Luke sertçe kolumdan tutup çekiştirirken, Niall'ı ise özensizce yerde sürüklüyorlardı. Onu depoya attıklarında tekrar Luke'un elinden kurtulup yanına gittim. Tanrım, ne zaman Niall'a bu kadar bağlandım? Michael yanıma gelip zincir taktı. Harika! Yine zincir yine ben...
Niall'a da zincir takınca depodan çıktılar. Şimdi sadece Niall, Calum ve ben vardık depoda. Bana bakan gözleri ilk kez insan görüyor gibiydi. İnanmak istemiyordu. Daha ben inanamazken, bu çok normaldi.
"Sana inanamıyorum. Nasıl o canavarı seversin?" Kendime sorduğum soruyu Calum'dan duymak farklıydı. Demek onu sevmem bir tek bana garip gelmiyordu. Herkes onun kalbi olmadığını, herkes onun kötü biri olduğunu sanıyordu. Ama ben öyle düşünmüyorum.
"Belkide Niall'ın içindeki insanı görebilen tek kişi olduğum içindir."
Rica ediyorum SATILIK (harry styles)'a da bakın. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fanfic" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...