İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar....
"Buradan ayrılmıyorsun, anladın mı? Ben birazdan geleceğim." Sanki küçük bir çocukmuşum gibi tembihlediğinde gülmemi engelleyemedim. Onu böyle duyarlı ve endişeli görmek bana ayrı bir zevk veriyordu.
"Peki anne." dediğimde dayanamayıp O da gülmeye başladı.
"Eğer bir sorun çıkarsa beni hemen ara." Tanrı aşkına umursamaz Niall'ı geri istiyorum. Ne ara böyle biri oldu bu adam?
Başımı salladığımda derin bir nefes aldı ve diğer insanların arasına karıştı. Yalnız kalmışlığın vermiş olduğu mutlulukla arkama yaslanıp meyve suyumu yudumladım. Deli gibi dans eden insalara bakmak ve onların yarın sabah ne halde olacaklarını düşünmek hoşuma gidiyordu. Kesinlikle ölü gibi olacaklar.
Dünkü olaydan sonra O adamı hatırlamak için çok uğraştım ama birşey bulamadım. Yani adam zihnimde fakat hangi amaçla orada ve kim bilmiyorum. Bunu Niall'a soracaktım. Tâbi O normale döndüğü anda. Dünden beri korkmuş gibi görünüyordu. Bu kulağa saçma geliyor. Niall Horan korkuyor (!)
Cebimdeki telefon titrediğinde gizli numara yazısı ekrandaydı. Of Niall, neden bu kadar endişelisin.
"Daha gideli on dakika olmadı Niall." Gözlerimi devirip meyve suyumu içtim. Karşıdan gelen aksan, aklımdaki İrlanda aksanı ile aynı değildi.
"Bu isim artık canımı sıkmaya başladı güzelim." Lânet olsun, bu da kimdi?
"Yanlış numara." Tüm saçmalıklar beni bulmak zorundaydı sanki. Aramayı sonlandıracağım anda buna engel oldu.
"Ah, doğru! Hafızanı kaybettiğini unutmuştum. Ben senin büyük aşkınım." Bu bir şaka mı? Eğer öyleyse hiç komik değildi.
"Ben hafızamı kaybetmedim." Kaybetmedim değil mi? Düşünce bazı şeyler karmaşık geliyor ama hafıza kaybı başka bir durumdu.
"Eminim kaybetmemişsindir güzelim. Neyse birazdan yanına gelince anlarız." Konuşmayı bitirdiğinde korkum baş göstermişti. Kendimi telefon şakası ya da yanlış numara diye inandırmaya çalışıyordum fakat sesi emin gibi geliyordu.
Telefonumu cebime koyacakken kenardaki mesaj işareti gözüme takıldı. İşarete tıkladığımda Linda'dan geldiğini görünce rahatladım.
Gönderen: Linda
"Neredesin yine sürtük! Nişan için mekân seçilecek."İlk cümle gayet normaldi. Fakat ikinci? Linda ne zaman nişanladı ki? Ve kiminle nişanladı? Mesaj iki gün önce gelmiş. Daha yeni...
Haziran mı? Ne! Lânet olası Nisan ayı nereye gitti? En son hatırladığım nisan ayıydı. Mesaj menüsüne geri dönüp diğer mesajlara tıkladım. Hepsi birkaç gün öncesine aitti. İyi de ben neden hiçbir şey hatırlamıyorum? Lânet olası iki ayı unutmuş olamam herhalde.
Daha garibi ise Niall ile mesajlaşmış olmam. Tanrı aşkına onunla ne konuşmuş olabilirim ki? Mesaja tıkladığımda gördüklerimle neredeyse bayılıyordum.
Gönderen: Niall
"Asla bir elbise seçemeyeceğini biliyorsun. Bekleme. Yanıma gel."Gönderen: Niall
"Sende benimsin. Ve seni yanımda istiyorum."Gönderen: Niall
"Merkez kütüphanesi. Hemen!"Neden sikik bir kelimesini bile hatırlamıyorum? En son attığı mesaj üç gün önce ve ben üç gün önce... Hastanedeydim. Bayıldığım için hastanedeydim ama. Hafızamı kaybettiğim için olamaz. Yoksa söylerlerdi değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fanfic" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...