İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Samantha'nın Ağzından;
Bir hafta...
Tam bir haftadır bu evdeyim. Dışarı çıkmama veya birileri ile konuşmama izin yok. O dört aptal ve sarı kafa dışında. Niall hariç diğerleri ile o kadar iyi anlaştım ki sanki en yakın arkadaşlarım oldular. Ama o sarı kafa...
Bir hafta önce o malum geceden -elimle yaptırdığı- sonra iyice garip davranmaya başladı. Durun size baştan anlatayım...
Bir Hafta Önce;
Tatlı uykumu sabote eden sesle gözlerimi açtım. Mırıltılar duyuyordum. Başımı hafifçe kaldırınca Niall'ı dolabı karıştırırken buldum.
Harika! Sabah sabah gördüğüm ilk insan o olmak zorunda mı? Neden Liam ve ya Harry değil ki? Tekrar gözlerimi kapattım ve uyumaya devam ettim. Uyudum mu? Hayır!
"Lânet olsun, sen nasıl bir kızsın?"
Sitemlerini duymazdan gelmeye çalışmak hiç kolay değil. Tercihlerim ile dalga geçilmesi hiç hoşuma gitmiyor. Uzun bir sessizlikten sonra tam gittiğini düşüncekken yanımda hareketlenme hissettim. Sol yanağımda hafif daireler çizmeye başladı.
Yanağımdan boynuma, boynumdan göğsüme ve oradan da... Lan bu sadis nereye gidiyo!! Özel bölgeme dokunacakken elini tuttum.
"Aklından bile geçirme!" dediğimde kahkaha attı. Gözlerimi açıp ona baktım. Üzerinde siyah tişört altında siyah skinny jeans vardı. Mavilerini bulduğumda hâlâ sırıtmaya devam ediyordu.
"Bende ne zaman tepki vereceksin diye merak ediyordum güzelim. Uyuma numarası yaparken sessiz olmalısın." Bir süre sonra kaş göz işareti yapınca anlamadığımı farketti ve konuştu.
"Bileğim diyorum. Bırakacak mısın?" Sözünü bitirir bitirmez elini bıraktım ve yataktan kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Yüzümü kurularken sesini duydum.
"Bu gece dışarı çıkacağız ama önce sana kıyafet almalıyız." Odaya geri döndüm. Yatakta uzanmış ve tavanı seyrediyordu. Gören düşünüyor sanır. Ama sarı kafasının içi boş.
"Benim kıyafetlerim var."
"Kiliseye gitmiyoruz bebeğim. Gece kulübüne gidiyoruz. İtiraz istemiyorum. Ya benim istediğimi giyersin ya da çıplak gidersin." Biraz durup beni süzdü ve devam etti.
"Aslında itiraz etsen iyi olur. Çıplak olmanı isterim."
Cevap vermeden pantalon ve gömlek alıp banyoya girdim ve üstümü değiştirdim. Beş dakika sonra aşağı indim. Mutfakta oturmuş kahvaltı yapıyordu. Karşısında durduğumu fark edince ağzındaki lokmayı bitirdi ve konuştu.
"Gelmeyi planlıyor musun yoksa özel bir davetiye mi bekliyorsun?" Derin bir nefes aldım.
"İzin vermeni bekliyorum. Hatırlarsan dün gece izinsiz birşey yapmamı yasakmıştın."
"Dediklerimi yapman ne hoş. Oturabilirsin." Sırıtıyordu.
"Amacım bana tekrar zarar vermemen."
"Sana zarar vereceğimden mi korkuyorsun?"
Soruyu duyar duymaz ağzımda ki suyu püskürttüm. Ciddi miydi? Yüzüne bakınca alay etmediğini gördüm. Sarışınlığı başına vurmuş olmalı.
"Sen şaka mısın? Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin? Geceler yatarken sırtım ağrıyor, bilmediğim yerlerimde morluklar var ve sen bana soruyor musun? Tanrım!! Hayır düşünmüyorum Niall. Biliyorum!!"
Mutfaktan çıkıp salona geçerken sadece "Lânet olsun." cümlesini duydum.
......................................................
Rengarenk elbiseler, gömlekler, kotlar, tişörtler... Tanrım kesinlikle cennetteyim. Ama yanımda koruyucu meleğim yerine şeytanım var.
"Yardımcı olabilir miyim?" Sesin geldiği yöne bakınca karşımda esmer, kumral saçlı, uzun boylu ve mini elbiseli bir görevli gördüm. Keşke bu tariflere uygun erkek olsaydı ama yok. Kadın iyice gerindi ve eteği, olmayan eteği yukarı çıktı.
"Biz elbise alacaktık." Niall elbiselere bakarken konuştu.
"Tâbi efendim. Kız arkadaşınız kaç beden?" Yemin ederim sırf öğrenmek için kız arkadaş dedi.
"Kız arkadaşım değil ve 38 beden."
Kız arkadaşım değil demesi üzsede doğruyu söyledi. Kadın gülümseyerek bizi elbise bölümüne götürdü. Kesin Niall'a asılacak. Aman asılırsa asılsın.... Ama çokta şey yapmasın...
Şeytan diyorki bayıltana kadar siktir. Lânet olsun, artık Niall gibi düşünmeye başladım.
"Sam! Sana diyorum." Elini yüzüme doğru salladı. Kendime gelince ona döndüm.
"Efendim?"
"Bunu dene." Elindeki kırmızı elbiseyi aldım ve kabine yöneldim.
"Hey itiraz etmek yok mu?" Şaşkın sesini duyunca ona döndüm. Görevli kadını yanında görünce aklıma parlak bir fikir geldi.
"Eğer itiraz edersem bayıltana kadar sikeceğin için etmiyorum bebeğim."
İkisininde yüz ifadesini görünce kahkaha atarak kabine girdim. Ona bebeğim dediğim için kötü hissetsemde o kadın ondan uzak durmalı.
Siyah iç çamaşırlarıma kadar soyunup elbiseyi giydim. Fermuarını çekerken sırtımda ki izler acıdı. Hafif bir küfür savurdum.
"Hazır mısın?" Kapıyı tıklattı.
"Fermuarı çekemedim."
"Aç yardım edeyim."
"Hayır! Asla!"
"Sam itiraz konusunda anlaştık sanıyordum." Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Hızla içeri girip kapıyı kapattı. Arkama dönüp fermuarı kapatmasını bekledim. Kapatınca geri döndüm.
Vücudumu baştan aşağı süzdü ve "Çok kapalı. Başka dene." dedi. Ne! Tanrı aşkına etek boyu dizlerimin iki karış üstünde ve göğüs dekoltesi açık büfe gibi.
"Kapalı mı? Altına tayt bile giysem çıplak sayılırım."
"İstemiyorum." Oflayarak konuştum.
"Peki, çık dışarı."
"Yardım edeceğim"
"Hayır."
Aniden kabinin duvarına ittirince nefesim kesildi. Ne kadar itmeye çalışdıysam kendini o kadar bana bastırdı. Başı boynuma yaklaştı.
"Lütfen yapma."
Önce boynumda bir süre durdu. Islak dudaklarını hissedince tüylerim ürperdi. Öpmeye başladı. Ağzım yapma diyordu ama şaşırtıcı derecede devam etmesini istiyordum.
Öpücükleri arasına dilini de ekledi. Aniden dişlerini boynuma geçirdi. Kısık sesle çığlık attım. Tanrı aşkına yan tarafta küçük bir çocuk elbise deniyordu ve biz burada ne yapıyorduk.
Çırpınmalarıma rağmen devam ediyordu. İnlemeye başlayınca gerilen dudaklarını hissettim. Gülüyordu. Kendime engel olamadan sağ elimi saçlarına geçirdim. Çektiğim an İnlemeye başladı.
Isırıklarını dili ile yalayıp son bir öpücük bıraktı ve anlını anlıma yasladı. Dudakları kızarmıştı ve derin nefesler alıyordu.
"Bu sana lazım olacak. Akşama teşekkür edersin." Her kelimesinde dudakları dudaklarıma değiyordu. Ne dediğini anlamamıştım. Fark etmiş olmalı ki açıkladı.
"Morluk. Boynuna çok yakışacak. Bu arada beni kıskanmanı beğeniyorum. Merak etme sen özelsin ama o kadını becereceğim. Hem de o kadar sert olacağım ki yalvaracak."
Beni bırakıp kabinden çıktı. Bir kez daha beni etkileyecek ve düşündürecek bir şey daha söyledi beni yanlız bıraktı. Bir süre sonra Niall'ın sesini duyunca giyinip kabinden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fiksi Penggemar" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...