İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Göt gibi geçen ingiliz edebiyatı sınavından sonra kantinde oturmuş Linda ile dedikodu yapıyorduk. Aslında o yapıyor, ben önümdeki patates kızartması ile aşk yaşıyorum. O üstündeki ketçap ve mayonezin buluştuğu an, ağızda eriyen an, işte aşk budur...
"Sen beni dinliyor musun?" Sinirle bana bakan Linda ile kendime geldim.
"Affedersin, ne diyordun?"
"Sen ve Niall diyorum. Tüm okul sizden bahsediyor." Siyah gözlerine baktım.
"Neden?"
"Çünkü Niall kimse ile çıkmaz." Çıkmaz. Çıkmak... Biz çıkmıyorduk ki!!
"Biz çıkmıyoruz." İnsanların işi gücü yokta bizi konuşuyorlar.
"Ya tâbi, Niall'ın evinde kalan kişide, sırtında N harfi ile dolaşanda benim." Çok sert olmayan bir şekilde omzuna vurdum.
"Tanrı aşkına sen beni mi gözetliyorsun?" Kolunu sıvazlayarak konuştu.
"Soyunma odasında dikkatli olmalısın." İkimizde kahkaha atarken birinin üstüme kızartmalarını düşürmesi bizi böldü. Sinirle ayağa kalkıp karşıma baktım ve dondum. Calum...
"Aman tanrım, senin burda ne işin var? Ya Niall seni görürse? Hemen gitmelisin!" Tek nefeste bunları söylemek çok zor. Sakin denemeyin.
"Nefes al Samantha. Görmüyor musun? Kılık değiştirdim." Bu çocuk tamamen aptal. Niall ile yarışabilecek seviyede.
"Calum bir gözlük ve papyon takmak ile kılık değişmez." Başımı salladım.
"Niall'ın yanında geçerken fark etmedi ama." Derin bir nefes alıp konuştum.
"Çünkü o aptal. Senin gibi." diyerek elinden tutup onu kantinden çıkardım. Boş olan bir sınıfa girerek kapıyı kilitledim.
"Burada ne işin var?" Baştan aşağı beni süzdü. Gözlüğünü çıkardı ve cebine koydu. Biri ona papyonun çok yakıştığını söyleyebilir mi? (Multimedia da var)
"Seni özledim." Tanrım, neden etrafım aptallarla dolu.
"Grahambel sırf bu yüzden telefon diye bir şey icat etti." Tebessümle bana baktı.
"Eğer seni ararsam ve Niall bunu görürse sana zarar verebilirdi. Buda benim en son bile isteyeceğim bir şey değil." Ah... Ne vardı Niall'da beni böyle düşünse.
"Tamam ama hemen gitmelisin." Bana bir adım yaklaştı, artık nefesi yüzümdeydi.
"Bir öpücük verirsen düşünürüz." Tatlısın ama o kadar da olmaz...
"Olmaz." Ben dinlemedi ve yüzünü boynuma gömdü. Bir süre sadece burnunu sürttü. Şuan kalp atışlarımın hızlanması gerekirdi ama kitap okurken ki gibi sakin.
"Calum." diye fısıldayarak konuştum. Durması lazımdı. Hemen!
"Altımda da böyle inlemeni istiyorum." Cümlesini duyunca direk onu ittim. Yüzünde şaşkınlık vardı.
"Siz erkekler hep aynısınız. Aklınız iki bacağınızın arasında."
"Bunu sebebi sensin ama." Ben mi? Ben ne yaptım ki tanrı aşkına.
"Senin Niall gibi olmadığını düşünmüştüm ama yanılmışım. Şuan karşımda o gece barda beni sıkıştıran Calum var." Bir süre durup düşündü ve geri adım attı.
![](https://img.wattpad.com/cover/25508858-288-k371040.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fanfic" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...