İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...
Üç gün.
Koca üç gün geçti ama Sam hâlâ uyuyor. Doktorlar bunun normal olduğunu söylesede artık uyanmayalı. Meleğim gözlerini açıp bana bakmalı.
Yemin ediyorum ki, bana nefretle bakan bakışlarını bile özledim. Aslında nefret etmesi bile iyi. Sonuçta bana karşı bir duygu besliyordu.
Bu koca üç günde yaptığım tek şeyi tekrarladım. Buz gibi odada karşına oturdum. Pembe olan dudakları morarmıştı. Öpülesi dudağı mordu.
"Gene ben. Sıkılmış olmalısın. Hergün, her saat gelip konuşmamı dinlemek seni sıkmış olmalı. Ama inan bana bu beni rahatlatıyor." Çizik olan kolunu öptüm. O kadar derindi ki üç günde geçmemişti.
"Dışarıda beklerken bir çift gördüm. Galiba kadın kanser. Tanrıya şükürki sen daha iyisin."
Bir süre sadece onu izledim. Nefes alışı, kalp ritmi son günlerde duyduğum tek şey oldu. Ben ne zaman bir kıza bi kadar vuruldum? Ne zaman onsuz yaşayamaz hale geldim?
"Sana iyi bir haberim var. Danielle, hani sana bahsetmiştim ya işte o seçmeleri kazandı. Artık profesyonel bir striptizci." Kahkaha atmaya başladım.
"Biliyorum o bir dansçı, striptizci değil. Ama bir şekilde başardı. Tıpkı senin bu durumu yeneceğin gibi. Kimse senin gibi güçlü olamaz. Sonuçta sen bana katlandın. Niall Horan'a dayandın, seni bir koma mı yenecek?"
Yavaşça yerimden kalkıp yüzüne yaklaştım. Mor dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Şuan beni itmesini ve bana nefretle bakmasını istedim. Öptüğüm için kızmasını istedim. Tepki vermeyince odadan çıktım. Odaya girip üstümü değiştirdim. Biraz havanın iyi olacağını düşünerek bahçeye çıktım.
Boş bir banka oturup etrafa bakmaya başladım. Yan tarafımda oturan çift bu sabahki gördüğüm çiftti. Seslerini azda olsa duyuyordum.
"Hey, güler misin? Son anlarımı senin üzgün suratını görerek geçirmek istemiyorum. Her zaman aklımda en iyi resminle kal." Kadının düşüncesi garipti. Eğer sen öleceksen karşındakinin gülmesini nasıl beklersin?
"Sensiz ne yapacağımı bilmiyorum. Tüm hayatım sensin ve sende gidiyorsun."
Bir an Sam olmadan ne yapacağımı düşündüm. Galiba kendimi uyuşturucuya verirdim ya da öldürürdüm. Ama Amy gidince neden öyle olmadı? Onuda severdim. Hatta kendimce ona aşıktım. Yoksa sadece kendimi mi kandırıyordum?
Geçmişe Dönüş;
Son kez masaya baktım. Mumlar, yemekler ve şaraplar... Herşey hazırdı. Tek eksik kadınım. Saate tekrar baktım. Akşam yediydi. Bir aksilik olmazsa birazdan burada olmalı.
Odama çıkıp takım elbise giydim. Bu gece harika olmalıyım. Cebimdeki kutuyu çıkarıp açtım. İçinde parlayan tek taş gözlerimi alıyordu. Amy gibi göz kamaştırıcıydı. Çalan kapı kalbimin hızlanmasına neden oldu. Koşarak aşağı indim. Kapının önünde son kez üstümü düzeltip kapıyı araladım.
Bana sarılmadan içeri geçti. Tamam, belkide yorgundur. İçeri geçince onu koltukta uzanırken gördüm. Ne yani masayı görmedi mi?
"Hey, sen iyi misin?"
"Çok yorgunum Niall. Uyuyacağım."
"Ama ben bu gece birlikte yemek yeriz diye düşünmüştüm." Derin bir nefes alıp ayağa kalktı.
"Peki. O zaman üstümü değiştirip geleyim." Başımı salladım. Masada onu beklerken söyleyeceklerini prova ettim.
Amy, seninle tam iki yıldır birlikteyiz. Bu iki yılda beni çok değiştirdin. Öncelikle bana sevmeyi öğrettin. Bunu için sana minnetarım. Bu güne kadar senden bir çok saçma şey istedim. Şuan senden son kez bir şey istiyorum. Benimle evlenir misin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACIMASIZ (düzenleniyor)
Fanfiction" O lânet çenenizi kapatmanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi Samantha. Niall ve arkadaşları sırıtarak Samantha'a bakıyordu. Kızı iyice süzdü. Dün gece onu gözetlemişti. Oraya neden gittiğini bilmiyordu fakat edebiyat dersinden sonra onu düşünmeye b...