21. BÖLÜM

2.5K 144 15
                                    

İlk okuyucum olan Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...

Samantha'nın Ağzından;

Meleğim? Ne garip bir kelime. Ama bunu Niall'dan duymak daha garip. Arabada bana bağıran bir adam, neden şimdi meleğim diyordu? Bir kaç saatte ne değişti ki?

"Merhaba." Onunki gibi süslü olmasada şuanki durum için uygun bir kelimeydi. Aramızdaki sessizliği açık pencereden gelen rüzgarın sesi bozuyordu. Üşüdüm diyerek kazağımı çekecektim ama üstümde kazak yerine hastane kıyafeti olması kolumu saklamama sebep oldu.

"Yapma." Kalın sesi ile mavilerine baktım. Tâbi görmüştür. Papatyaları kim koydu ki?

"Saklamana gerek yok. Sadece neden yaptın?" Evet, neden yapmıştım? Bir erkek için kendime zarar vermiştim.

"Ben... Bir kaç saat önce mantıklı gözüküyordu." Biraz daha zorlasam kendim bile duymayacaktım ama o duymuştu. Hatta kaşlarını çatıp dudaklarını ıslattı.

"Bir kaç saat önce mi?" Başımı salladım.

"Sam, sen üç gündür uyuyordun." Sanki komik bir espiri duymuş gibi gülmeye başladım. Belki biraz abartıp kahkaha bile atmış olabilirim. Üç gün!!! Surat ifadesi cenazede konuşma yapıyormuş gibi görününce gülmeyi kestim.

"Se-sen ciddi misin?"

"Komadaydın ve uyuyordun." Sanki o da buna inanmak istemiyormuş gibiydi. Koma! Tanrı aşkına! Ben üç gündür komadaydım! Tam ağlamaya hazırken içeri hızla giren Liam durdurdu. Neden ağlamak istediğimi bile bilmiyorum.

"Bakın kimler uyanmış! Benim küçük bebeğim." Liam bana sarılırken "Baba." diye tısladım. Kahkahasını duymayalı bir ömür olmuştu sanki. Aslında üç gün uzun bir süre. Yatağın kenarına oturup elimi tuttu.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Ölü gibi. Bir an önce eve gitmek istiyorum." Liam gülümseyerek burnumu sıktı.

"O zaman bugün şanslı günün. Az önce doktorla konuştum. Eve gidebiliriz."

..........................................................

"Yüzüncü kez söylüyorum Liam. Evet, rahatım!" Bir milyonuncu kez yastığımı ve yorganımı düzeltti. En sonunda kolundan tutup onu yatağa çektim. Yanıma uzanıp kafasını karnıma koydu.

"Yoruldum."

"Çünkü boş yere uğraşıyorsun babacık."

"Boş yere mi? Hiçte bile." Sırtını bana dönüp uyuma numarası yapmaya başladı.

"Liam hâlâ karnımda yatıyorsun." Yerinde kıpırdayıp bana döndü.

"Bir yerin acıyor mu?" Ani ciddi durumları beni şaşırtsada alışmıştım.

"Ben iyiyim." Başıyla onaylayıp alnımdan öptü. Odadan çıkacakken kendimi tutamayıp soru sordum.

"Liam, ben hastanedeyken yanımda kim vardı?"

"Niall. Ne oldu ki?" Hiç bir şey söylemeden arkamı dönüp uyumaya çalıştım. Odadan gittiğini kapının açılıp kapanma sesinden anladım. Demek ki rüyamdaki ses Niall'dı.

"Ben yalnız yapamam. Bir kez terkedildim zaten. İkinciyi kaldıramam."

"Dışarıda bir çift gördüm. Galiba kadın kanser. Tanrıya şükürki sen daha iyisin."

"Biliyorum o bir dansçı, striptizci değil."

"Bu aşk mı? Eğer öyleyse lütfen yardım et ve aşkıma sahip çık."

ACIMASIZ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin