4.Bölüm

3.1K 171 15
                                    

İlk okuyucum Selime Süleymanoğlu'na teşekkür ederim... İyi okumalar...

     Kolumdan tutup eve doğru çekiştirmesine izin verdim. Daha doğrusu zorunda kaldım. Karşı koyulmaz bir gücü vardı. Gücü yanında çekiciliği de karşı koyulmazdı. Sert ve kendinden emin bir şekilde kapıyı çaldı. Kapıyı Liam açtı. Onu en son oyundayken görmüştüm. Suratında acıma ve hüzün vardı. Sanki pişmandı. Salona girdiğimde iki kişi oturuyordu. Beni görünce gülen suratları soldu ve bir anda ciddileştiler. Bunların amacı ne??

"Niall nerede?" dedi Harry tekli koltuğa otururken.

"Daha gelmedi. Bence bunu tekrar yapmamalıyız. Bu çok tehlikeli. Bizim için bile." Liam konuşmasına  biraz daha devam etseydi ağlayacağına yemin bile edebilirim.

"Oturmayı düşünüyor musun?" Siyah saçlı çocuk söylemeseydi aptal gibi salonun ortasında ayakta durduğumu fark etmeyecektim. Yavaşça Liam'ın oturduğu çiftli koltuğa oturdum.

"Bizi tanımıyorsun. Ben Louis. Bu da Zayn." Ciddi görünümünün tam tersi sesi çok tatlıydı. Ama bu onların beni kaçırmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

"Bence tanışmamıza gerek yok." Emin olduğuna inandığım ses tonumla konuştum. Ama bu onları sadece güldürdü.

"Bence gerek var. Ne de olsa bundan sonra burada yaşayacaksın... Yani bi süre. Niall ne zaman işini bitirirse o zaman kurtuluruz." dedi Zayn.

Cevap veremedim. Zaten ne söyleyeceğimi de bilmiyorum. Lânet olsun! Uzun sessizliği sertçe açılıp kapanan dış kapının sesi bozdu. İçeri giren sarı kafa açıklama bile yapmadan kolumdan tutup merdivenlere yöneldi. Koridorun en sonunda ki odanın kilitini açıp beni içeri fırlattı. Bildiğin fırlattı. Tamam nazik davranmasını beklemiyorum ama böyle de davranması ve özellikle bana hiçbir şey anlatmaması sinir bozucu. Yüz üstü yere düştüm. Saçlarımdan tutup başımı kaldırıp koyu mavilerine bakmamı sağladı. Eğer biraz daha saçımı çekerse kopacağından hiç şüphem yok.

"Bu odadan çıkmak yok, bağırmak yok. Sesini duymak istemiyorum. Eğer dediklerimi yapmazsan seni bayıltana kadar beceririm. Anladın mı beni!" Son cümlesinde bağırmıştı. Onu başımla onaylayınca saçımı bırakıp odadan çıktı. Kapıyı kapatıp kilitledi. Bense hâlâ yerde oturup olanları anlamaya çalışıyorum. Benden ne isteyebilir ki? Sırf yerinden kalkmadım diye beni kaçırıp işkence yapmaz herhalde? Lânet olsun!!! Neden o arabaya bindim ki? Neden o sıradan kalkmadım ki?

Yavaşça yerden kalkıp odaya baktım. Siyah ve beyaz hâkimdi. Yatak ve dolaplar siyah, halı, koltuk ve perde beyazdı. Pencerenin yanında ki tekli koltuğa oturup dışarıya baktım. Arabaya binmemi sağlayan yağmur durmuş ve güneş yerine aya bırakmaya hazırlanıyordu. Aklımda Harry'nın söyledikleri vardı.

Bir; Niall neden beni istiyor?

İki; Kime benziyorum?

Niall'ın Ağzından;

   "Bundan emin misin Niall? Ya kızın ailesi varsa? Ya biri onun yokluğunu fark eserse? İlki kadar şanslı olmayabiliriz."

Liam'ın bıkmadan milyonuncu kez sorduğu soruya çatalımı bırakıp "İşte burada sana görev düşüyor Liam. Araştır. Hayatını, dostlarını... Tüm hayatını bilmek istiyorum." dedim. Verdiğim cevaptan tatmin olmasa da başını sallayarak onayladı. Yemeğimi yemeye geri döndüm. Vay canına. Harry yemek konusunda kendini iyice aştı. Düşüncelerimi Zayn böldü.

"Peki ona ne yapacaksın? Sonsuza kadar burada tutamazsın dostum."

"Sonsuza kadar olduğunu kim söyledi. Öldüğü zaman kurtuluruz." dedim.

ACIMASIZ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin