26~KİM OLUYORSUN

25.1K 1.1K 403
                                    


Merhaba hoşgeldiniz

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın guzularım

Bölüm upuzun şerefine bol bol bol yorum okkeeey

🔥


Duvardaki saatte yelkovanın ilerleyişine bakıyordu amaçsızca Şilan. Saniyeleri saymayı bırakmıştı artık. Sıkılıyordu. Öyle çok sıkılıyordu ki bunu hangi kelimelerle nasıl anlatacağını bilmiyordu.

Hayatı belli bir rutin üzerindeydi. Erken kalk, ev işlerine yardım et, Ezo'ya bakıcılık yap, ev işlerine yardım et, Ezo'nun istediklerini yap, sıkıl, Ezo'ya yardım et...

Derin ve sıkıntıyla ofladı. Ezo'yu seviyordu. Bunu inkar edemezdi ama şu hamilelik sanki Ezo'ya değil daha çok ona zormuş gibiydi.

Onunla iyi vakit geçiriyordu, sohbet ediyordu ama yine de Elif'i özlüyordu. En azından onunla tartışmaları bile ayrı bir heyecanlı oluyordu. Elif'in öyle sakin göründüğüne bakmamalıydı kimse. Sessiz ve sakin görüntüsünün altında tam bir kaplan vardı. Böyle en beklenmedik anlarda indirirdi darbesini insana. Habersiz az yolunmamıştı saçı.

Leyla da gitmişti. O gittikten sonra koca konağın içinde kendi başına kalmıştı. Azad ve abisi sabah işe gidiyor, Emir de okula gidiyordu. Şilan ise yalnızlığıyla bir başına kalıyordu. Ama okula gitse ya da bir işi olsa bundan fena mı olurdu.

Annesinin 'nasılsa bugün yarın hayırlı bir kısmetin çıkar' sözlerinden ise kusası geliyordu. İstemiyordu. İstemediği ve kendilerinin uygun gördüğü biriyle de evlenmek istemiyordu. Belki de genel olarak evlenmek istemiyordu.

"Şilaaaan!" dedi o öyle amaçsızca duvardaki saati izlerken kapıda beliren Mesude. Hemen yanlarındaki evde oturuyordu. Kırklı yaşların sonunda, orta kilolu fazla cilveli bir kadındı Mesude. Mahalleli ona 'Radar Mesude' derdi. Elinden bir uçan bir de kaçan. O derece.

Görmediği olmazdı, işitmediği de. Kim kiminle nerede ne zaman ne yapmış hepsini bilirdi. Biri mi kaçmış tüm detaylar ondaydı. Birinin gizli saklı bir işi mi varmış artık gizli saklı değildi. Maşallah her yerde eli, kulağı, gözü falan vardı.

"Mesude abla..." diye yalandan gülümsemeyle mırıldanmıştı ona Şilan. Azıcık fazla güler yüze insanın götündeki donu alacak kadar sersemletirdi insanı çünkü.

"Annene geldiydim ben ama göremedim. Yok mu?" Bir de menopozu yakındı. Hava çok sıcak olmasa da o gün eline bir yelpaze almış nefes nefese atmıştı kendini sedirin üzerine.

"Komşuya kadar gittiydi. Gelir şimdi. Bir su ister misin?"

"Hele tam onu diyecektim ben de. Yandım kurudum bittim şurdan şuraya gelinceye kadar. Sen iki bardak su getir hele bana anca keser yangınımı." Onun yangını başka yerlerindeydi ya. Şilan gülmemek için kendini zor tutup mutfağa giderken seslenmişti tekrar arkasından. "Sen sürahiyi getir sürahiyi!"

Tam dört bardak suyu yuvarlamıştı Mesude ama susuzluğu geçmiş gibi de değildi. Durup durup mahalledeki dedikodulardan bahsediyordu bir de. İşte Kasap Hayri'nin kızı alt sokaktaki Demirci Necmi'nin oğluna yanıkmış, demir atölyesinde işi pişirirlerken Demirci Necmi'nin karısına yakalanmışlar. İşte Sütçü Veli'nin ikinci karısı köye anamın yanına gidiyorum diye gitmiş, gidiş o gidiş. Meğer altınları da alıp köydeki aşığıyla kaçmış. Foto Rasim borçları yüzünden dükkanı kapatmak üzereymiş, Kadıların oğlu Çöpçü Hamdi dördüncü karısını alacakmış.

Daha neler neler.

Yok yoktu kadında. Her soluklanışında yeni bir havadis veriyordu Şilan'a. Detayları annen gelince anlatırım diyordu bir de. Yani tüm bu anlattıkları fragmandı aslında.

ATEŞTEN DÜĞÜM(KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin