54. Bölüm Alıntısı

1K 65 11
                                    

'Öp, dilimde kan tadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




'Öp, dilimde kan tadı...'



Usulca dokundu parmaklarının ucu yanağıma.

Sıcaktı parmakları.

Sıcacık...

En sevdiğim, hep olsun istediğim, boşluğunu acıyla ödeyeceğim bir sıcaklık.

"Bu yaşıma..." dedi derince bir nefes alırken. "Ben bu yaşıma kadar her..." Tekrar bir nefes aldı. "Her şeyden pişman oldum."

"Baran," diye mırıldandım ama dudaklarında beliren tebessümle susmak zorunda kaldım.

"Bir tek beni buraya getiren kaderden pişman olmadım. Nişana gitmeyip..." derince soluklandı. "Gölete gittiğim için, seni orada bulduğum için, ben bu töre için hiç pişman değilim." Uzun kirpikleri yavaşça açıldı kapandı. "Sana çıkan her yol için Allah' binlerce kere şükrediyorum."

"Baran..." diye titrek bir sesle mırıldanırken elimi hızlıca yanağına bıraktım.

"Hani," diye mırıldanırken dudaklarındaki tebessüm büyüdü daha da. "İlk düğünümüzde bir yemin etmiştin hatırlıyor musun?" Kafamı salladım iki yana hızlıca.

"Hayır hayır hayır..." diye mırıldandım. Hatırlıyordum ama hatırlamak isteyeceğim en son şeydi. Hatta imkanım olsa öyle bir şey dediğim için hayatımızdan o anı söküp atmak isterdim.

Taşan sabrıma binaen yüzümü geren kırmızı duvağı bir hışım çekip geri savuruyorum. Amacım içimdeki cehennem ateşinin gözlerimden görülmesi. Herkes görsün istiyorum. En çok da hemen yanı başımda dikilen 'Düğün yok' diye bağıran adamın görmesini istiyorum.

Baran'ın...

"Seni en mutlu olduğun gün gömeceğim!"

"Ben..." dedi yanağıma çıkardığı eli hafifçe baskı uygularken. "Benim bugün en mutlu günüm." Kan sızan dudaklarına hayatımda görüp görebileceğim en acı tebessümü yerleşti. Dudaklarından kan parmaklarıma bulaştı. Tıpkı onun için giydiğim gelinliğime bulaştığı, benim için giydiği beyaz gömleğine bulaştığı gibi.

"Baran yorma kendini. Bir şey yok. Bak..." İçinde olduğumuz durumu ona kötü yansıtmamak için gözlerimden süzülen yaşlara rağmen gülümsemeye çalıştım. "Gidiyoruz hastaneye. Bir şey yok. Hiçbir şey yok." Cehennemin kapısındaydık oysa ki.

"Ben..." Hafifçe öksürdü. Öyle yapınca dudaklarından daha çok sızdı kan. Çenesinden boynuna uzandı. Tam adımın olduğu şah damarının üzerini kırmızıya boyadı. "Seni çok sevdim."

"Baran..." Hıçkırmamak için nefesimi tuttum bir an. Bir yandan bedenini zapt etmeye çalışıyordum.

"Seni çok sevdim. Kollarıma düştüğün andan şimdiye kadar aldığım her nefeste."

"Baran lütfen..."

"Sizi çok sevdim." Nefes almaya çalıştı ama ağzının içi bir miktar kan dolmuştu ve bu onu zorluyordu. "Bebeğimiz..." Gözünden süzülen yaş elime düştü. "Ona çok iyi bir anne olacağından eminim." Yarım bir nefes verdi sonra. Buz gibi, tarif edemediğim soğuklukta. Kafası göğsüme doğru düştü usulca.

"Baran?" Kafasını kaldırıp yüzüne bakmaya çabaladım. "Baran?" Sarstım omuzlarından. "Baran bana bak! Baran? Baran? Hayır?" Kafamı iki yana salladım hızlıca. "Hastaneye daha ne kadar var?" dedim kanlı parmaklarıma aldırmadan ön koltuğu sarsarken. "Baran? Baran bana bak!"

Ama tek bir soluk, tek bir ses, tek bir tepki vermedi. Kollarımda ağırlaştı bedeni.

"Baran?"







🔥

Ta da alıntı sizlerle

Sizce yeni bölümde ne olacak?

Baranımız🥹🥹

Ona ne olacak?

Elif ne yapacak?

Tahminlerinizi bekliyorum

Sizi seviyorum Allah'a emanet olun ❤️

ATEŞTEN DÜĞÜM(KİTAP OLUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin