Emir anlayamadığım bir telaşla hızla kendi önündeki suyu bana uzatarak
"al iç" diyerek dudaklarıma yaklaştırdı.
Suyu içerken Emir bardağı bırakmamış ve kendi elleriyle bana içiriyordu, ayrıca az önce bu bardaktan kendisi su içmişti birde bunun heyecanıyla su boğazıma kaçarsa garanti öteki tarafa giderdim. Bardağı kibarca itip hafifçe öksürdüm
Sanki bir şey yedim de boğazımda kaldı ya bu nasıl bir şanstır.
Emir kibarca koluma dokunarak "iyi misin?" diye sorunca şaşkınca gözlerine bakarak
"evet Emir bey iyiyim teşekkür ederim" dediğimde başını sallayarak yerine oturdu. Tekrar bakışlarımı bozuk kadına yönelttiğimde bana karşı aynı gıcıklayıcı bakışlarını atıyordu.
Şeytan diyor yapıştır bir tane suratına.
Tekrar yemeklere dönüldüğünde karşımdaki kadının yılışık hareketleri beni deli ediyordu ayrıca yerli ve yersiz kahkaha atıyordu. Bir insan anca bu kadar itici olabilirdi.
"Ay Emir bayılıyorum senin bu ciddi duruşuna" diyerek masanın üzerinden Emir'in elinine uzanarak hafifçe sıkıp okşadığında benim şarteller attı gebertirim ben bu kadını.
Daha fazla kendimi tutamayacağım.
Su dolu bardağımı alarak dudaklarıma götürüp bir yudum içtim ve numara yaparak boğazımda kalmış gibi öksürüp bardağı hızla ağzımdan çektiğim gibi bozuk kadına doğru savurduğum da bardakta ki tüm su suratından göğsüne doğru ahenkle dökülmüştü.
Füsun denen bozuk tiz bir çığlık atınca restonattaki herkesin odağı biz olmuştuk. Emir şaşkınca bana bakarken yapmacık bir telaşla ayağa kalkıp
"hii Füsun hanım çok özür dilerim" diyerek yanına yaklaşıp masanın üzerinde olan az önce dudaklarını sildiği peceteyi alarak gömleğini kurutuyormuş gibi yaparak üstünü sildiğim de beyaz gömleği kırmızı ruj olmuştu.
Füsun öfkeyle elimi iterek
"Ne yaptın sen?" diye bağırdığında bu ani tepkisiyle elim bu sefer gerçekten yanlışlıkla masadaki bardağa çarptı ve sonuç bardak yerde tuzla buz olmuştu.
Bu planımda yoktu hay aksi illa bir sakarlığım olacak zaten.
Sinirden kuduran kadına yapmacık bir üzüntüyle "ben çok üzgünüm sadece kurulamak istemiştim" dedim ve bakışlarım Emire çevirdim, sadece ayaklanmış ve bizi izliyordu.
Füsun masadan peçete alarak gömleğini kurutmaya çalışırken içimden kendime küfür etmek istiyordum.
Sebebi ise gömleği ıslanınca kadının iç çamaşırı çok belli oluyordu. Bir insan neden bu kadar ince ve beyaz bir gömleğin altına kırmızı iç çamaşırı giyer ki?
Bakışlarımı Emire sabitleyince Füsuna değil de yüzünde varla yok arası bir sırıtışla bana bakıyordu.
Umarım bakışları Füsunun ıslanmış gömleğine kaymaz.
İyi mi ettim kötü mü bilemedim ki?
Füsun sinirle peçeteyi masaya atarak çantasını alıp
"üzgünüm bebeğim şimdi gitmem gerek iş konusunu merak etme ben halledeceğim" dedikten sonra çaki suratını ve kem gözlü bakışlarını bana dikerek "ve lütfen bir dahaki buluşmamızda yalnız olalım" diyerek hızla yanımızdan ayrıldı.
Ay kıçım ben çok meraklıydım zaten senin meymenetsiz suratına.
Emire baktığımda "Tebrikler asistan" diyerek yerine oturdu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...