Her yıkılış yeni bir toparlanış mıdır? Yoksa her toparlanış yeni bir yıkıma hazırlık mıdır? Hayatta bir çok kez hata yaparak tecrübe edindiğimizi düşünürüz. Geçmişte ki hatalardan ders çıkarmak adına sözler veririz... Peki tüm yıkımlara rağmen toparlanıp yeni bir yalana inanamak, yeni bir oyunun içinde olup masalımsı bir hayale kapılıp tepetaklak olmak... Bunun çözümü, ilacı nedir?
Yaşadığım bu büyük ihanetin yaralarını nasıl iğleştireceğim ben. Kırılan, darmadağın olmuş kalbimin parçalarını nasıl birleştireceğim ben...
Yağan yağmurun altında ıslanmış, titrek vücudumla daha fazla yürüyemeyerek yolun ortasında asfalta yığılmış bir şekilde düşüncelerle boğuşurken, yüreğim bu olanları kaldırmıyordu. Ellerimi sertçe alsfata vurarak hıçkırıklar arasında ağlıyordum. Ellerime batan taşları hiçe sayarak her vuruşumda daha güçlü haykırıyordum
"Allah'ım neden, neden bunları yaşadım? Neden her zaman mutluluğum yarıda kesiliyor? Ben bunları hak edecek ne yaptım? Her şeye rağmen, yaptığı onca can acıtıcı hakaretlerine, sözlerine rağmen onu affedip kalbime hakim olamayarak ona aşık oldum. Sadece ufak bir mutluluk dilemiştim senden. Bunları hak edecek kadar kötü biri miyim ben?"
"Allah'ım lütfen, lütfen toparlanmam için bana yardım et, bana güç ver" Titreyerek kesik kesik nefes almaya çalışırken başım çok fena zonkluyordu. Kalkacak takatim yoktu, hayata olan inancım bitmiş, sanki bir bağım kopmuş gibiydi. Derin nefesler almaya çalışarak acıyan avuç içlerimi yere bastırarak güç alıp kalkmaya çalıştım. Buğulu gözlerimden ve yoğun yağan yağmurdan dolayı etrafı net göremiyordum.
Tüm gücümü toparlayıp adım atacağım an, anlık bir şekilde başım dönünce ayakta kalmaya çalıştım. Hiç iyi değildim. Yüzümü avuçlayarak sıvazladım, her yer bir birine giriyormuş gibi olunca aniden yer ayağımın altından kaydığında daha fazla dayamayarak, arkaya doğru savrulduğumda beni ayakta tutan kollar hissettim bedenimde. Gözlerimi açıp beni tutan kişiye baktığımda bir çift yabancı erkek gözleriyle karşılaştım.
Yağan yağmur ikimizi de ıslatırken adamın yüzünü tam olarak seçemiyordum. Yorgun gözlerle ona bakarken daha fazla dayanamayıp bilincimi kaybettim. Gözlerim kapanmadan önce sadece "hey, sen iyi misin?" fısıltısı olmuştu.
....
*ABİDİNDEN*
Nehir Emirin evinden çıkıp gittikten sonra, ardından gitmek istemiştim ama, önce Emire bu olanların hesabını sormam gerekiyoru. Nehir eve girdikten hemen sonra bende girmiştim ama yalnız kalmaları için yanlarına çıkmamıştım. Aşağıda mutfakta olmama rağmen Emirin haykırışlarını ve nehire söylediklerini hepsini tek tek duymuştum. Bu olanlara inanamıyordum. Ailesiyle ilgili olan problemlerinin bir çoğunu biliyordum fakat annesinin ihanetine burada şahit olmuştum. Ya nehire olan aşkının bir oyun olduğunu söylemesi. Aklım almıyordu bu olanları, kafayı yemek üzereydim!!
Emir böyle bir şey yapmış olamazdı. İlk kendisi gelip aşkını itiraf etmişti. Hepimize yalan söylemiş olamazdı değil mi?
Ama neden, neden yaptı bunu?
Emir nehiri evden attığı gibi muftakta kalmaya bir son vererek, bir hışımla içeri girdim. Gördüğüm manzara karşısında şaşkınca ona baktım. Emir kapının dibinde yere çökmüş, başını elleri arasına almış bir şekilde ağlıyordu. Gözümün önünde acı çekerek ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...