Emirle sudan çıktıktan sonra kuru ceketini etrafıma dolayarak hızla odama çıkartmıştı beni. Bidon beyimiz, görevini tamamladıktan sonra kendi odasına geçmişti. Yaşadığımız aşk dolu anların heyecanını üzerimden atmak için ılık bir duş alarak rahatlamıştım. Uyumak için pijamalarımı giyinip havluyla saçımın ıslaklığını almaya çalışırken, kapının çalmasıyla dikkatimi kapıya verdim. Neredeyse gece yarısı olacaktı, bu saatte kim gelmiş olabilir ki?Yoksa gelen Emir miydi?
Kapımın tekrar tıklatılmasıyla aynadan soluyan yüzüme baktıktan sonra heyecanla kapıya koştum. Kapıyı açtığımda karşım da gördüğüm kişinin barış olması şokuyla kalakalmıştım.
Barış gözlerini üzerimde gezdirdikten sonra gözlerime bakarak karizmatik bir şekilde gülerek"Selam" dedi.
"Barış, senin burada ne işin var?" dedim üzerimde ki şaşkınlıktan kurtulmaya çalışarak.
"Önce beni bir içeri alsaydın, kapı da mı bırakacaksın beni?" Diyerek dudakarını büzdüğün de saçlarımı karıştırarak "Ah, afedersin şaşkınlıktan. Buyur tabi" diyerek geri çekildim. Barış sevimlice gülerek odaya geçtiğinde açıkçası biraz tedirginleşmiştim. Emirin barışı odamda görmesi gibi bir durum olursa eğer, pekte iyi şeylerin olacağını sanmıyorum. Bir kaç gün önce boğaz boğaza gelmişlerdi, korkutucu anlardı.
Kapıyı kapatarak odaya geçtiğim de, barış yatağıma oturarak pijamalarıma bakıp gülümsedi.
"pijamalar yakışmış" utanarak pijamalarıma baktım "teşekkür ederim" diyerek gülümsedim.
"Sen şimdi neden burada olduğumu merak ediyorsundur"
"evet biraz öyle" dediğim de yanına oturdum. Barışın derince bakışlarının altında eziliyor gibiydim.
"Aslında bir iş için gelmiştim, seninde burada olduğunu duyunca gelmişken sana da uğramak istedim umarım rahatsızlık vermedim" dediğin de hızlıca cevap verdim.
"Olur mu öyle şey ne rahatsızlığı sadece görünce şaşırdım haliyle"
"tabi haklısın şaşırmakla" gözleri kısa bir süreliğine saçlarım da gezindi "saçların ıslak istersen ben çıkayım sen kurut. Hastalanmana sebep olmak istemem" ayağa kalkarak yatağın üzerinde ki havluyu uzattı. Elin de ki havluyu, gidiyor oluşunun memnuniyetiyle alarak
"teşekkür ederim çok incesin. Kalkmana gerek yoktu" dedim karşısında durarak. "Sorun değil güzellik, zaten seni görmek istedim ben. Geç oldu daha fazla rahatsız etmeyeyim. Hem Emirin ne kadar kıskanç olduğunu da biliyorum aranız bozulsun istemem" dediğin de samimice gülümsedim. Ne kadar da düşünceliydi. Emirin böyle iyi niyetli birini neden sevmediğini bir türlü anlayamıyordum.
"pekala görüşmek üzere o zaman" diyerek havluyu üşüyen kafamın üzerinde dolaştırdığım da tekrar kapım çalmıştı. Havluyla saçlarımı kurutmaya devam ederek kapıyı açtığım da karşım da elinde iki kahve kupası olan Emiri gördüm. Buna sevinsem mi korksam mı çözememiştim.Korkunun vermiş olduğu his tüm bedenimi ele geçirmişti.
"Hanımefendi üşümüşsünüzdür diye sıcak kahvenizi ayağınıza getirdim" diyerek gülümsediğin de endişeyle karışık gülümsemeye çalıştım
"öyle mi ?" Dediğim de gözleri tedirgince arkama kaydığın da çatılan kaşlarıyla barışı gördüğünü anlamıştım. Sertleşen çene kaslarını gördükçe korkum gittikçe artmıştı. Emir sert bakışlarını elimde ki havluda gezdirdikten sonra, üzerimdekilere ve ıslak saçlarıma bakmıştı. Bu halimizi yanlış anlamış olamazdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...