Emir bana kaşlarını çatarak bakmayı sürdürürken, ben utanarak bakışlarımı etrafımda gezdirdim. Neyse ki Emirden başka kimse bana bakmıyordu. Kendimi toparlayarak hiç bir şey olmamış gibi bakışlarımı Emire çevirdim.
Emir sert bir tonla "içeri gel" dedikten sonra içeri girdi, uyuz şey.
Bende hemen arkasından odasına gittim. Bidon bey koltuğuna oturmuş bir şekilde beni bekliyordu. Havalara bak ya.
Karşısında durduğumda
"acele et, oku ve imzala şu lanet olasıca sözleşmeyi." dedi sinir bozucu bir sesle. Sakin olacağım, sakin olacağım onun seviyesine inmeyeceğim.İşaret ettiği koltuğa oturup, dosyayı açtım ve hepsini tek tek okuduktan sonra Emire baktım, ne tesadüf ki oda bana bakıyordu. Tekrar sözleşmeye baktığımda, sözleşmede ters bir şey yoktu, en önemlisi maaşı benim için harika bir miktardı. Sevincimi belli etmesem de içim kıpır kıpır'dı.
Emire baktığımda "ne bakıyorsun ? imzala sana"
Te Allahım ya, içimden bir ses diyor şu sözleşmeyi yedir bu bidon'a, terk et burayı, fakat içimdeki sese uymayacağım.
" kalem verirsen imzalayacağım" ilk kez karşılık vermeden direk kalemliğinden bir kalem alıp sırıtarak elinde döndürmeye başladı. Susmasın'dan belliydi bir şeytanlık yapacağı.
"Burada patron benim, benimle konuşurken seviyeni bileceksin. Bir şey isterken rica edeceksin kibarca isteyeceksin." Dediğinde suratında hala sinsi bir sırıtış vardı, dua et bu işe ihtiyacım var, yoksa ben ağzına sıçmasını bilirdim
"kalem alabilir miyim? patron bey"dediğimde ağzından cık diye ses çıkarıp
"olmadı daha da kibar "
"rica etsem kalem alabilir miyim?" dedim sakince ve yapmacık bir gülümsemeyle.
"Eh ilke göre iyi sayılır, al bakalım" diyerek kalemi önüme fırlattı. Gel de buna küfür etme, suratımda ki yapmacık gülümsemeden kurtulup hemen sözleşmeyi imzaladım.
Ayağa kalktım ve sözleşmeyi Emire uzattım, Emirde bir laf sokma girişiminde bulunmadan imzaladığın da
"Evet nehir hanım, geçen gece attığın tekme, üzerime boca ettiğin boya ve kirli suyu üzerime dökmen, en önemlisi de az önce beni amcama şikayet etmen, hepsi kara listemde." Diyerek ayağa kalktı ve ağır hareketlerle bana doğru geldi.
Karşımda durduğunda tedirgince gözlerimi gözlerine diktim. Ürkütücü bir tonla
"hepsinin bir bedeli var, Cehenemine hoş geldin Nehir Aksoy" Söyledikleri korkumu tetiklerken ona korkumu belli etmemek için aramızdaki mesafeyi bu sefer azda olsa ben kapattım.
Emire yaklaşarak "istediğinizi yapmak da özgürsünüz Emir bey, iş yeriniz sizin için bana karşı cehennem kelimesini ifade ediyor olabilir, fakat benim için aynı şeyi ifade etmiyor. Elinizden geleni ardınıza koymayın aksi takdirde saygı sınırını aşarsanız " dediğim an oda bir adım üzerime gelip aramızdaki mesafeyi sıfıra indirmişti
" o sınırı aşarsam ne olur?"
Aramızdaki yakınlık kalbimde değişik bir hissiyata sebep olurken bir adım geri çekilmek istedim, ama korktuğumu düşünmesin diye geri çekilmedim.
"Aksi takdirde saygı sınırını aşarsanız Emir bey, emin olun ki bende sessiz kalmayacağım. Bunu da bir köşeye yazın."
Gözlerini gözlerimden ayırmadan
"göreceğiz Nehir Aksoy, burada çalıştığına ve benimle karşılaştığına pişman edeceğim seni" ses tonu gittikçe tehlikeli bir hal alırken daha fazla bu yakınlığa dayanamayarak geriye çekildim.Emir konuşmama fırsat vermeden masasının üzerinde ki siyah çantayı alıp bana uzattı. Leptop çantasına benziyordu, uzattığı çantayı aldığımda
"şimdi evine git ve sana verdiğim tablette yapman gereken şeyler var. Bu haftanın günlük programları ayarlanmış hepsi notlar kısmında yazılı. Haftaya kadar bir zahmet işi öğrenip ayarlarsın" dedi
tabi sesinde ki küçümsemeyi anlamamak aptallık olurdu "peki emir bey." Diye beklediğimde
"ne var?" dedi sertçe. Sakinliğimi koruyarak
"işi öğrenip ayarlarsın dediniz ve sustunuz devamı yoksa çıkayım ben"
"ha komut almadan iş yapamam diyorsun yani, Bitti bu kadar çıkabilirsin" dedi gıcık herif, laf sokmasa geberir zaten.
Bir şey söylemeden odasından çıktım uyuz herif, bide başıma patron oldu. Ah ah bu şirketin başında ben olacaktım patronluk neymiş görürdü o züppe.
Dışarıya çıktığımda telefonumu elime alıp baktığım da sessiz de kalmıştı ve 19 cevapsız arama vardı. Beni 19 kez ipek aramıştı.
Eve gidince ilk işim onu aramak olacak. Tabi ondan önce daha fazla meraklanmasın diye iyi olduğuma dair kısa bir mesaj attıktan sonra bir taksi bulup eve gittim...
Şu an odam da ablam ve ipekle oturuyorduk, eve geldiğim de ipek karşıladı beni, dayanamamış bize gelmişti.
Tüm gün nerede olduğumu merak etmişti, bitmek bilmeyen sorularına karşı bugün yaşadığım herşeyi baştan sona anlatmıştım. Tabi ondan önce yeni bir iş bulduğumu söylemiştim.
Anneannem, ablam ve ipek kısacası hepsi bir iş bulmama çok sevinmişti. Bilmedikleri tek şey patronumun kim olduğuydu.
İpeğe ve ablama söylememe sebebim anneannemin de yanımızda olmasıydı. Ama şimdi odamda anneannem olmadığı için, her şeyi anlatmıştım ve şuanda Emir'in patronum olmasını tartışıyorduk.
İpek "kızım bu resmen olay. Ay büyük aşklar kavgayla başlar" dediğinde
koluna vurup "canım o laf kaçan kovalanır şeklinde mutasyona uğrayalı yüz yıllar oldu. Ayrıca ne aşkı ya o huysuz herifle kim aşk yaşar ki" Dediğim de ablam sessizliğini bozup
"Nehir emin misin? o adamla çalışacak mısın? sana neler demiş, cehennem falan" dediğinde oflayıp
" mecburum abla biliyorsun, ayrıca o hödükten mi korkacağım" diye söylenince ablam " o zaman kuzum sen iş yerinde zulmün tadını çıkarmaya bak" diyerek ipekle gülmeye başladılar.
Bide dalga geçiyorlar ya gözlerimi devirerek sessiz kalmayı tercih ettim, tabi şom ağızlı ipek susar mı?
"demet abla, ama adamı görmen gerek, bir yakışıklı sanırsın taş yutmuş mübarek"
ablam gözlerini kısarak "öyle mi ? şimdi anlaşıldı nehirin neden onun onca laflarına karşı susmasının sebebi"
Ablamın sözlerine karşı sinirle yatağın üstünde ayağa kalkıp
" ne alakası var ya, dua etsin bu işe ihtiyacım var yoksa çoktan almıştı ağzının payını. Birde tipiyle hava atıyor öküz herif şimdi karşısına çıkıp tipinin gideri var ama karakterinin ederi yok be ! demek vardı ama işte patron."
Söylediklerime karşı ikisi de şaşkın bir şekilde aşağıdan bana bakıyorlardı.
Onların konuşmalarına fırsat vermeden
"öf her neyse, yapıştınız bana hadi gidin yarın için hazırlanacağım" dediğim de ikiside ayaklanarak kapıya doğru yöneldiler.
İpek bana bakarak "detaylardan haberdar ediyorsun beni" dedi.
Başımı olumlu anlamda salladığım da dışarı çıktı, tabi ablamda gitmişti. Oh be sonunda kurtuldum, Emir de Emir kendisi yetmiyormuş gibi birde evde ismi başladı beyefendinin.
Çalışma masama oturup tableti çıkardım ve incelemeye başladım. Yarın erkenciyim zaten, hemen göz atıp uyumak istiyorum.
Yalnız on numara tablet ha, kaç para acaba. Tableti incelemeye bir son verip tabletteki notları okuyup iyice inceledim. Sonun da anladığım da tableti çantasına yerleştirdikten sonra kendimi direk yatağa attım. Artık derin bir uykuya dalmaya hazırdım...
#yorum ve oylarınızı eksik etmeyin :) ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...