Çene kaslarım öfkeden seğirirken yaslandığım duvardan ayrılarak. Barış itine doğru yaklaştım "anlamadım?" Diye sordum tehlike barındıran sesimle. Barış tam karşım da durarak emin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Diyorum ki, Nehirden uzak duracaksın Emir Karasu" üstüne basa basa söylediği cümle bedenimde ki öfke damarlarını şaha kaldırırken öfkeyle üzerine atılıp yakalarından tuttuğum gibi canını fazlasıyla acıtacak bir sertlikte duvara yapıştırdım.
"Ne diyorsun lan sen, canına mı susadın? Gebertirim seni" diyerek boğazını sıktığım da pişkince sırıtarak, beklemediğim bir anda sertçe beni iterek elimden kurtulmuştu. Ellerini boynuna sararak bir kaç defa öksürdüğünde, hâlâ kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Yüzünde ki iğrenç sırıtmaya devam ederken "ne dediğim açıkça belli. O kız benim! O da benden hoşlanıyor seni ayakta uyutuyor ve sen yine farkına varmıyorsun Emir. Çok aptalsın" dediği an suratına yumruğu indirerek acı içerisinde yere yığılmasını izledim.
Hırsla üzerine atılarak yakasından tuttuğum gibi yumruklamaya devam ettiğimde, yüzü kan içinde kalmıştı.
" Nehir'in adını bir daha o pis ağzına alırsan barış, yemin ederim ecelin olurum. Bana ait olana bırak dokunmayı, yanından dahi geçersen yemin ederim ki, bu gecenin karanlığı şahidim olsun bu sefer canını alırım. ANLADIN MI LAN BENİ, İT!" Diye bağırarak suratına yumrukları indirmeye devam ettiğimde, etraftan gelen çığlık sesleriyle bakışlarımı korkuyla bana bakan Nehire çevirdim. Gördüğü manzara karşısında şok geçirmiş gibiydi. Hangi ara buraya gelmişti? Bizim tarafa gelmek için hareketleniyordu fakat, ablası gelmesine engel oluyordu.
Aniden karnıma aldığım darbeyle yana savrulduğum da Barış iti boşluğumdan faydalanarak yumruk atmıştı. Yakamdan tutarak üzerime çıkıp ikimizin duyacağı bir ses tonuyla fısıldamaya başladı.
"Yine ben kazandım Emir, sen hep kaybeden tarafsın o kız benim, onun tek amacı senden faydalanmak! Her gece benim yatağ..."
"LAN!"
Son söyledikleriyle beynime kan fışkırırken, ellerinden kurtulup, Barış şerefsizini öldüresice yumruklamaya ve tekmelemeye başladım. Altımda kanlar içinde bilincini kaybetmiş bir şekilde yatarken dahada hırslanıyordum. Havaya kaldırdığım yumruğumu murat'ın tuttuğunu gördüğüm de öfkeyle ona baktım.
"Abi ne yapıyorsun? Öldüreceksin, bırak adamı" diye bağırarak beni durdurmaya çalıştığın da bakışlarım tekrar Nehire kaydı. Nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum fakat olmuyordu. Barış itinin hareketsiz kalmış bedenini sertçe yere bıraktığım da sağ tarafa doğru dönerek öksürmeye başlamıştı it.
Kanayan burnumu elimin tersiyle sildiğim de, hızla yanıma koşan Nehire odaklandım.
Nehir'in aniden bana sarılmasıyla bedenimin üzerinde var olan sıcaklığı sayesinde, öfkeyle kalkıp inen göğsüm biraz da olsa durgunlaşmıştı. Kollarımı onun içimi ısıtan narin bedenine dolayamıyordum. Bu şerefsizin söyledikleri aklımda yankı yaparken,Nehirle şirkette samimi oldukları anlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Söyledikleri doğru olabilir mi? Nehir de beni defne gibi kandırıyor olabilir mi?
Hayır, hayır bu sefer bunu kaldıramam. Söyledikleri doğru olamaz, olmamalı.
Nehir benden uzaklaşarak bakışlarını Barışa çevirdiğinde sertçe yutkundum. Barışa doğru eğilerek elini omzuna koyduğunda sinirden nefes alışverişim tekrar hızlanmıştı. Öfkeyle soluyarak Barışın omzunda ki elinden gözlerimi alamıyordum.
Ağlayarak barışa nasıl olduğunu sorduğunda Barış şerefsizi sırıtarak bana bakıp "iyiyim, merak etme sen" dediği an tekrar ağzını burnunu kırmak istedim. Barış şerefsizini kaldırmaya çalışan insanların arasından gözlerimin tek odağı Nehirdi. Ayaklanarak bana doğru geldiğinde ona sadece hayal kırıklığı ve nefretle bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...