Bahçede beklerken goncanın aramasının üzerinden 10 dakika geçtikten sonra Emir'in arabası açık olan kapının önünde boy göstermişti. Arabasını gördüğüm an kalbim göğüs kafesimi kırmak istercesine çarpıyordu.
Sakin ol Nehir!
Kendine mukayyet ol!
Kolumdan dürten ablama baktığımda yüzündeki kocaman gülümsemeyle bana bakıyordu. Heyecandan gülmeyi bile unuttum.
Bahçeye giren Emirle resmen nefesimi tutmuştum o kadar kusursuz ve yakışıklı gözüküyordu ki bunu kelimelerle telaffuz edemiyorum.
Bacaklarını sararan dar paça siyah pantolonun üzerine bordo renginde sıfır kol bir tişört giymişti ve bu onun tüm vücudunu gözler önüne seriyordu, bize yaklaştıkça heyecanım gittikçe artıyordu.
Onu bu halde görünce neden şuanda kulaklarımda biscolata müziği duyulmaya başladı? maşallah kaslara bak be, yemede yanında yat.
Ne yedirip ne içiriyorlar bu adama yahu?
Her şeyi geçtim Emir neden bana ağır çekimde yürüyormuş gibi geliyordu?
Ayrıca ona eşlik eden bu biscolata reklamlarındaki müziğin çalmasına ne demeli?
İyice aştım kendimi. Sertçe kolumdan dürtülünce irkilerek kendime gelmiştim, bakışlarımı Emirden çekip tam dibimde bana koca gözlerle bakan sadoya baktım. Şuan fark ettim de sado benden baya uzunmuş ya tam dibimde olduğu için başımı kaldırarak bakmak zorunda kalıyordum.
Beni Emirin büyüsünden kopardığı için dirseğimle koluna vurup "ne dürtüyorsun oğlum beni?" dediğim de sado bana doğru eğilip sessizce
"gözlerini oymadığıma dua et, yedin lan gözlerinle adamı. Dışardan kendi halini görmüş olsaydın bana hak verirdin, benim ayarlarımla oynama valla dalarım bu herife ha" dedikten sonra boğazını temizleyerek tişörtünün yakasını düzeltti.
Emir karşımızda durunca her zaman ki asık suratı ve çatık kaşlarıyla kıyafetlerime kısa bir göz atmıştı.
Bedoşa dönüp tebessüm ederek "merhaba bedia annecim" diyerek elini öpmüştü.
Beyefendiye bakın yüzünde güller açıyor, bize gelince o surat mahkeme duvarı.
Emir'i gören bedoşun da yüzünde güller açmıştı, kocaman gülümseyerek "hoş geldin evladım" diyerek omzunu sıvazladı.
"Hoş buldum. Nasılsınız?"
"İyiyim oğlum seni gördüm daha iyi oldum. Sen nasılsın?" diyen bedia sultanla Emir sert bakışlarını sadodan alarak bedia sultana odaklandı
"sağolun bende sizleri gördüm çok daha iyi oldum" diyerek sohbet etmeye devam ederken aniden sadoyla aramıza giren ablamın kafasıyla az daha kalpten gidiyordum
bir kolunu sadonun boynuna atıp kendine yaklaştırarak "bana bak sado, ben ne dersem sessiz kalarak beni onaylayacaksın tamam mı?" dediğinde sado kaşlarını çatarak elini itip
"ne yapıyorsun kızım, delirdin mi? Ayrıca niye seni onaylıyormuşum ben?" dediğinde
ablam sinirle " şuan bunu sana anlatmaya vakit yok, sonra anlatırım. Bak sado eğer dediğimi yapmazsan yemin ederim hayatı sana zehir ederim haberin olsun." dedi ikimizin duyacağı bir tonda.
Yine ne geldi ablamın aklına acaba?
"Tamam lan tamam yeter ki sus. Ulan bazen düşünüyorum da nasıl bir günah işledim de ikinizin yanına düştüm ben?" dediği gibi ablamla aynı anda koluna çimdik attık. Sadonun acı dolu çığlığıyla bedoş ve Emir sohbeti kesmiş ve bize odaklanmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...