Akan göz yaşlarımı sildikten sonra kafamı başka şeylerle meşgul etmek için not defterimi açıp yarın sabah için günlük program hazırlamaya koyuldum.
Yarın sabah yine o bidonun evinde çekim olacaktı ve tekrardan toplantılar olacaktı. Tabletten selinin mail olarak bana yolladığı tarih ve saatine göre ayarlanmış olan programa baktığımda yarın akşam saat sekizde füsun bozukla yemek toplantısı vardı.
Füsun kim ya? Ayrıca yemek yerken mi toplantı yapacaklardı?
Ne kadar saçma geçin ofise oturun öyle yapın toplantıyı yemek yerken toplantımı olurmuş.
Bak yine sinirlendim az önceki ona olan öfkem geçmemişken bir yenisi eklendi.
Harika!
Sakın olacağım!
O bidonu kıskanmayacağım!
Sonunda programı bitirip saate baktım mesainin bitimine yarım saat kalmıştı. O kasıntı herife baktığım da ise telefonla konuşuyordu.
Ona kötü kötü bakmayı bir kenara bırakıp bu yarım saat içerisinde ne yapsam da hem sinirim hem de can sıkıntım geçerdi.
En iyisi müzik dinlemek. Bilgisayara baktığımda masaüstünde sadece bir şarkı vardı
"o dedi yoh yoh yoh" diye bir şarkı ismi yazıyordu.
Hemen üzerine tıkladığımda Azeri şarkısı çaldığında istemsizce yüzümde tebessüm oluşmuştu.
Sinirliyken bana en iyi gelen şeylerden biri müzik diğeri ise yemek yemektir.
Müziğin ritmine istemsiz bir şekilde uyarak yerimde tepinmeye başladım. Emir aklıma gelince hemen bakışlarımı ona çevirdim neyse ki hala telefonla konuşuyordu ve bana bakmıyordu.
Beni görmesin diye çekmeceden küçük siyah kumandayı çıkarıp camın siyah jaluzi perdeyi kapattım.
Oh be huzur geldi. Sandalyemden kalkarak biraz daha sesi yükselttim ne de olsa kendi odamdaydım ve çalışanların bir çoğu gitmiştir diyerek gözlerimi kapatarak oynamaya başladım.
Of of yandan.
Maşallah bana kendimi nasıl kaptırdıysam başım kıçım ayrı oynuyordu şuan bunu kibarca söyledim ama siz anladınız o kadar şaçma hareketler yapıyordum ki videoya çekip internete atsalar fenomen olurum.
Kadın ‘yoh yoh’ dedikçe ritme uyarak totomu sallıyordum.
Oh be ne sinir kaldı ne de stres.
Müziğin bitimine doğru ses yavaşlayınca havalı bir hareketle bitireyim diyerek oynayarak daha doğrusu tepinerek kapıma döndüğüm an karşımda gördüğüm kişiyle şoka girdim.
Koca gözlerle kapımı kapatmış ve kollarını bağlayarak duvara yaslı olarak beni izleyen Emire baktığımda yüzündeki bana garip bakışlarıyla ne yapıyor bu dengesiz dediğini anlamıştım.
Ne kadar süredir orada dikiliyordu kapının sesini nasıl duymamıştım ben, nasıl fark edemedim.
Müzik de bitmişti nefes nefese Emire bakmaktan başka bir şey yapamıyordum ne diyebilirim ki şuan utançtan geberebilirdim.
Yer yarıl da dibine girem.
Dağılmış olan saçlarımı düzelterek ona bakmaya devam ettiğimde ağır hareketlerle duvardan ayrılıp bir iki adım bana doğru geldi önce kapatmış olduğum perdeye sonrada bana bakıp
"anlaşılan perdeyi kapatmanda seni kurtaramadı" dedi alay edercesine ki bu sefer haklı adam.
Beni bir bu halde görmediği kalmıştı oda oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
Ficção GeralAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...
