Elimde ki oksijenli bezi Emirin kaşına dokundurduğum an acımsı bir şekilde inleyerek bana ters bir bakış attığında"Ayyy, çok pardon canını yakmak istememiştim." Diyerek kaşının üstünde ki ufak çiziğe üfledim. Tekrar pansuman yapmaya başladım ki hızla elimde ki oksijenli bezi alarak "tamam yeterli bu kadar ben iyiyim" diyerek ayağa kalktığında gözlerimi devirdim.
İlla güçlüyüm görünüm pozlarını verecekti beyfendi.
Emir de murat, sado ve abidinin yanında ki yerini alarak sert bakışlarla bana baktığın da azar yeme vaktinin gelmiş olduğunu anlamıştım.
Ablam ve gonca da yanımda ki yerlerini alarak emin bakışlarla karşımızda öfkeli öküzlere karşılık verdiler. Bu sessiz bakışma ne zaman son bulacak acaba?
Maşallah karşımda dört tane ultra yakışıklı vardı. Malesef ki hepsinin de sadece kaşının üstü yara olmuştu ve bu nedense onları çok karizmatik gösteriyordu.
Neğlet gele, hep ilgi çekiyorlar.
Emirle göz göze geldiğimde ne var dercesine kaşlarımı havaya kaldırdım.
"O heriflerle ne işiniz vardı sizin?" Sessizliği bozan sadoya baktığım da Emir sert bir dille "bence bu soruyu direkt nehir hanıma sormak gerekiyor"
"Bana mı, o nedenmiş niçin kurban ben seçiliyorum?" Diyerek olaydan kurtulmaya çalışıyordum.
Emir sertçe " çünkü o şerefsizin kolu senin omuzlarındaydı nehir hanım."
" Olabilir sonuçta arkadaşımdı ne var bunda? Bu kadar abarttınız üstelik adamlara saldırdınız" dedim umarsız bir halde.
" Lan tabi saldıracağız, o şerefsiz gelip benim sevgilime dokunacak ben de alkış mı tutacaktım." Diye sesini dizginlemeye çalışan Emirle heyecanlanmıştım.
"Sen dua et o kolu koparıp adama monte etmedik nehir" diyen sadoya karşılık goncanın söylediği şeyle kikirdemiştim.
"Adamlar resmen dövüşçüymüş sado bey kendini çok da üstün görme bence" goncanın söylediklerini destekler anlamda kafamı sallayarak " sizde ki de ayrı bir kafa ustaca dövüşçülere saldırmak ne demek yani, adamda ki kasları da mı görmediniz?" Diye hızla konuştuğum da
Emir kaşını kaldırarak "kas?" Diye sordu. Aslında bu soruda ki ton çok tehlikeliydi. Ne dediğimi son anda idrak ettiğimde elimle ağzıma vurmamak için kendimi çok zor tuttum.
"E-evet canım kas tişörtlerinden belli ediyordu yani dikkat ettiğimden değil" diyerek konuşmaya çalıştım fakat sesimin titrek çıkmasına engel olamamıştım.
Gözlerim nedense her sıkıştığım da abidike kaydığı gibi yine ona kaymıştı. Emir tam ağzını açmış konuşacaktı ki abidik durumumu anlayıp
"Ne dövüşçüsü be, siz birde onları görün" dediğin de sırıtmamak için kendimi tutmak zorunda kaldım. Ablam abidine dönerek konuşmaya başladığında konunun değişmiş olmasına sevinmiştim.
"Abidincim merak etme sen, hani bizde kavga sırasında yanınızdaydık ya her şeye birinci dereceden şahit olduk gördük kime ne oldugunu"
" Abidin çok haklı kızım, kırdık kafalarını, kolunu, bacağını hastaneye yolladık" diyerek sessizliğini bozan Murat'a odaklandım.
" He canım çok iyi yaptınız yarın magazin sayfalarında ilk baştaki yerlerinizi alırsınız artık" diyerek gözlerimi devirdim.
" Hepsi sizin yüzünüzden oldu zaten, sen hâlâ konuşuyor musun? " Öfkeyle soluyan sadoya kedi bakışlarımı atarken hiç etki etmediğini fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...