Yaşlarla dolan gözlerimi kapatıp gözyaşlarımın usulca akmalarına istemeden izin vermiştim. kapanmış olan gözlerimi açıp beni tutan adama baktım. O ise gözlerimden usulca akan yaşları inceleyip gözlerini gözlerimle buluşturdu.
Aramızda ki sessizliği bozan ilk o olmuştu.
"İyi misin"
hemen toparlanıp göz yaşlarımı silerek "Evet iyiyim. Teşekkür ederim"
Daha fazla bu ortamda durmak istemiyordum. Herkese rezil olmuştum herkesin önünde beni küçük düşürmüştü. Üstelik burada ki kimse ses çıkarmamış yardım etmek yerine sadece sessizce izlemekle yetinmişlerdi.
Nereye gidiyor bu insanlık!
Etrafıma göz gezdirdiğimde acınası bakışlarla karşılaştım. Daha fazla katlanamayacağım, tam gidecekken bileğimden tutularak durduruldum. Bileğimi tutan ele ve elin sahibine baktım. Neden durdurdu ki şimdi bu beni. Düşüncelerimi okumuş gibi konuşmaya başladı.
"Dur bir dakika" dedikten sonra o şişmana doğru adım attı. Bileğimi tuttuğu için bende onunla birlikte istem dışı hareket etmiştim.
Sert bir ses tonuyla "sen kim oluyorsun da bir bayana bu kadar hakaret edip bu denli saygısızca davranabiliyorsun. Sana bu cüreti kim veriyor" şişman tam konuşacakken beni savunan yabancı adam etrafına bakıp "ve burada o kadar erkek olmasına rağmen kimse kalkıp da ses çıkarmadı. Eğlence amaçlı izlediniz öyle değimli" sonlara doğru ses tonunu daha da yükseltmişti.
Beni tanımadığı halde bu kadar savunmasına açıkçası şaşırmıştım. Gerçi neden şaşırıyorum ki aslında olması gereken bu, insanlık bunu yapmalı. İçimde ki düşüncelerimi bölen şişmanın sesi olmuştu.
"Şey barış bey ben çok üzgünüm aslında biraz öfkeliydim kendimi kont..."
"Kes sesini."
Beni yanına çekerek "şimdi özür dile hanım efendiden"
gözlerim ipeğe kaydığında çok üzgün olduğunu görebiliyordum.Duyduğum sesle şoktan açılmış kocaman gözlerle gelen sesin sahibi olan şişmana bakakaldım
"Özür dilerim. Nehir"
Ne? o kibirli şişman kendi mekanında benden özür mü dilemişti. Hah haspam hemen affedeceğimi mi sandın. Seni domuz eti yemiş şişman seni.
İnanamıyorum bizim şişman resmen benden özür dilemişti, eminim ki sinirden kuduruyordur. Bildiğin adamın rengi kızardı. Bu kadar şey yapmasına rağmen yüzünde bir gram bile pişmanlık belirtisi yoktu, zorunlu olarak özür dilemişti.
Şuan tek pişmanlığı herkesin içinde benden özür dilemesiydi, kendince bundan utanıyor olmalı. Aslında bilmiyor ki bir hata yaptıktan sonra özür dilemek bir erdemliktir!
"Birinin isteğiyle değil de kendi hatanı anlayıp da özür dileseydin o zaman kabul ederdim özrünü, ama sen ne anlarsın senin bir kalbin olduğundan bile şüpheliyim"
Tüm öfkemi ona kusmamak için koşarak terk ettim orayı. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ne yapacağım ben şimdi, Nasıl ve nerede iş bulacağım, Ablama Anneanneme bunu nasıl açıklayacağım.
Ayrıca beni neden kovdu. Dünden sonra bir olay olmamıştı ki. Bir anda ipeğin bana söyledikleri aklıma geldi "o dün telefonunu aldıktan sonra patrona seni" cümlesini tamamlayamamıştı o sırada şişman gelip beni kovduğunu söyledi ne yani şimdi beni kovduran omu.
Ah inanamıyorum bir insanı işinden edecek kadar kalpsiz bir insan mı. Bu sefer gerçekten de sınırını fazlasıyla aşmıştı o bidon, iyi bir dersi hak ediyor. Karşıma çıktığı gibi haddini bildireceğim ona.
Etrafıma bakındığım da iş yerinden baya uzaklaşmıştım. Kafamda ki düşünceler beni bir türlü rahat bırakmıyordu. Daha fazla yürümeyerek kaldırımın kenarına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBE KİLİT VURULMAZ(KARANLIĞA FISILDAMAK)
General FictionAnnesini ve Babasını küçük yaşta kaybeden iki kız kardeş, küçük yaşlarda anne ve babasızlığın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendiler. Anneanneleri tarafından büyütülen Demet ve Nehir bir şekilde bu hayata alışmışlardır ve bu hayatta değerli olan tek...