Multimedya ; Kaiden Rogers
İyi okumalar! ^.^
Papatya çayımı yudumlarken bir yandan da sohbeti dinliyordum. Son günlerim böyle monoton gidiyordu. İnsan monoton hayata alışınca huzura ermiş gibi oluyordu. Sabah aynı teraneyle kalk Ulrich'i emzir, kahvaltı yap, bebek sevmeye gelenlerle ilgilen, akşam yemeğinin ardından Kaiden ile film keyfi diye diye günler böyle geçiyordu. Okul hayatı ise yalan olmuştu. Dört ay ortadan kaybolduğum için tüm derslerimden kalmıştım. Son iki haftadır sanki bizi bekleyen yaratıklar yokmuş gibi bebeğim ve evimle ilgileniyordum.
Evim..
Kaiden ne kadar haklıymış. Onunla aynı evde yaşamak mükemmeldi. Sorumluluklar ve özelliklede minik bir bebek gözümü çok korkuturdu oysa şimdi iki erkeğim benim yaşam nedenim olmuştu. Her sabah gözümü açtığımda bana aşkla bakan adamı ve onun kolları arasında duru bakışlarıyla gülücük saçan bebeğimi görmek benim için paha biçilmezdi.
"Daha gelmediler mi ya?!" Patricia mutfaktan elinde ki turtayla çıkarken yakındı.
"Hayır." deyip asılan suratına sırıttım. Ben sırıtınca gözlerini kısıp sinir sinir baktı. Onunla her gün bu konuda alay etmeme sinir oluyordu.
"Sen söyledin değil mi geleceğimizi? Kaiden önceden kıskançtı şimdi iyice kıskanç oldu. Küçük yeğenimizi göremiyoruz artık!" Yanıma otururken sinirle homurdandı.
"Ben söylemedim ki!" Kirpiklerimi kırpıştırırken masumca baktım. Patricia'yı değil ama Ulrich'ın yürüyüş yapmak istediğini söylemiş olabilirdim. Her geçen gün anne iç güdülerimle Ulrich'ı anlamam güçleniyordu.
"Biraz daha erken gelseydin sevebilirdin." Elena içeceğini hüpletirken nispet yaparca konuştu. Evime taşındığımın ertesi günü dibimde bitmiş bana bir çok yardımı dokunmuştu. Can borcunu da sayarsak eskisinden de yakındık.
"Pis yalaka! Evan'ı görmek için bebek bahanesiyle geliyorsun!" Patricia ağzına kocaman parça alıp yanaklarının sincap gibi şişmesini sağladı.
"Evan ormanın diğer tarafında ama sen Raul'u görme bahanesiyle geliyor olabilirsin." Kocaman olan gözlerimle başımı iki yana salladım. Bunu söylememeliydin Elena. Patricia'nın gözleri sinirden kehribara döndüğünde kurdunu zor tuttuğunu anladım. "Meyve suyum bitti. El yapımı çok güzelmiş gerçekten." Elena bitmeyen içeceğini ve benim boş tabaklarımı alıp mutfağa kaçarca koştu. El yapımı meyve suları Helena'nın eseriydi. Annemle sağlıklı beslenmeme çok dikkat ediyorlardı.
Arkasından alayla sırıtırken Patricia'nın bacağını rahatlatırca sıkıp bıraktım. Ona dönüp "Bu gece burada kalabilirsin. Böylece bütün gece Ulrich ile ilgilenirsin." dedim. Kaşlarımı kaldırıp indirirken "Bende dilliksiz uyurum." dedim. Kaybettiğim tek şey uykuydu. Kazandıklarıma bakınca uyku umrumda bile olmuyordu. Minik bebeğim bir aylık olmak üzereydi. Tahmin ettiğim gibi saf kan kurt bebeği gibi hızlı büyüyordu. İnsan bebeğin bir buçuk aylık büyüklüğündeydi.
"Koruyucu büyü nasıl?" Rosalie annemle sohbet ederken bana döndü.
"Henüz tecrübe etmedik ama gücünü hissedebiliyorum." dedim. Doğum hediyesi olarak cadı ailesinde koruyucu büyü hediye almıştık. Kurt tanrıçasının koruması kadar olmasada büyünün gücünü hissediyordum. İçimin rahatlamasına neden oluyordu.
Sohbetimize devam ederken kapıda hareketlilik hissettim. Patricia ile göz göze geldiğimde mavi gözleri heyecanla parıldamaya başladığını gördüm. Kaiden'ın geldiğini anında sezmişti. Tüm duyularını bilerek açık tuttuğunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHŞİ AV
FantasyAlexa, annesiyle birlikte yeni taşındığı kasabada geçmişi hakkında öğreneceği bilgiler ile alışık olduğu dünyası başına yıkılır. Bunun yanında kasabada alışık olunmayan cinayetler kasaba halkını rahatsız ettiği gibi sürekli karşılaştığı cesetler Al...