31.Bölüm

2.6K 228 122
                                    


İyi okumalar!! ^,^

Suyun kaynadığına dair tin sesini işitince sıcak suyu alıp kahvemi hazırladım. "Fazladan kahve var mı?" İşittiğim kalın güçlü ses ile hafifçe irkilmeden edemedim. Bakışlarımı kapıya çevirdiğimde babam kollarını göğsünde bağlamış, kapı pervazına yaslanmıştı. Birbirine bağladığı kol kasları şişmiş göz alıcı duruyordu. Giydiği siyah tişörtü üstüne oturarak göğüs kaslarınında belli olmasına neden oluyordu. Babam diye demiyorum yaşına rağmen halen dinç ve yakışıklıydı.

Küçük tebessümümü gönderip bir kupa bardağı daha alarak cevabımı vermiş oldum. Onun içinde bir kahve hazırlayıp uzattığımda teşekkür ederek aldı. Verandaya geçtiğimde beni takip etti. Karşılıklı sandalyelere kurulduk. Gözümüm biraz ilerimizde Lexi, Valeria, Bethany ve kucağında ki Ulrich'e kaydı. Lexi yine açmış çenesini bıdı bıdı bir şeyler anlatıyordu. Ulrich bir elini ağzına tıkmış büyük ilgiyle onu dinliyordu. Lexi'nin çenesine katlanmak zordu. Oğulumun ise onu dinlemeyi sevdiğini görmek beni şaşırtıyordu.

"Halen kızgın mısın?" Sessizliği bozan babama döndüğümde kahvesini yudumlarken gözleri Ulrich ve kızların üstündeydi. Gözlerinde yoğun ışıltılar geziniyordu. İlk torunu olan Ulrich'e değer verdiği çok belliydi. Kim sevmezdi ki minik bir bebeği. Giydirdiğim kot pantolon ve ince swit ile büyümüşte küçülmüş gibi duruyordu. Babası kılıklı büyüyünce çok yakışıklı olacaktı.

"Neden kızgın olayım?" Bilmiyormuş gibi konuştum ardından kahvemi yudumlarken hatırlamış gibi kaşlarımı kaldırarak hımmladım. "Gücüme uyup beni götürdüğü yerde çok önemli bir parçayı ilk bizim almamızı sağladığım için yediğim azara mı kızgınım?" Saçmalıyormuş gibi elimi havada sallayıp güldüm. "Hayır tabi ki her gün sekiz kollu yaratıkla savaşıp böyle bir taş alıyoruz zaten. Eğlenceye sizi çağırmadığım için ben özür dilerim." Son cümlemde göz devirip bir yudum daha kahvemden içtim. Babam olayı anlatış şeklimi keyifle izleyip başını iki yana sallayarak güldü. "Nasıl süründürsem diye de düşünmüyorum yani." Ulrich'i izlerken tırnaklarımla bardağa tık tık yaparken mırıldandım. Bu tavrım gülüşünü daha çok arttırdı.

"Ahh Kaiden'ın yerinde olmak istemezdim." Alayla homurdandığında bakışlarımı ona çevirdim. Ormandan gezdirdiği gözlerini bana çevirdi. Sürekli duyuları açık, sürü üyeleriyle bağlantıda olmak zor olmalı. Gülüşü solarken ciddiyete büründü. "Yalnız kalmaman konusunda konuştuğumuzu sanıyordum. Seni kısıtlamak değil amacımız ama o kızı gördün. Üstelik yalnızda değilmiş. Daha dikkatli olmalısın Alexa." Bakışlarını Ulrich'e çevirip çenesiyle onu işaret etti. Bakışları geçmişi hatırlamış gibi kederliydi. "En azından bebeğin için. Sensiz büyümesini istemezsin, bir tarafın yarım olmasını en iyi sen bilirsin." En can alıcı noktama parmak bastığında zihnim geçmişe aktı. Anneme hep babamı sorardım. Her seferinde ben sana yeterim, baban da annen de benim. Gibi bahaneler üretir beni geçiştirirdi. Bir yaşa geldikten sonra sormayı kesmiştim. Yalnızca derinliklerimde kalan bir yara olmuştu. Konuşmadığım, kimseye bahsetmediğim bir yara.

Dalan bakışlarım yine Ulrich'e kaydı. Valeria karnına yalancı ısırıklarını bırakırken kahkahaları geniş alanda yayılıyordu. Minik elleriyle Valeria'nın saçlarını tutup çekiştirirken heyecandan ayaklarını sürekli ileri geri sallıyordu. Usul usul başımı salladım. İstemiyordum. Yokluğumda nasıl zarar gören eşimin kısacıkta olsa yaşadığı acıların birazını bile oğlumun ömür boyu yaşamasını istemiyordum. Elimden ne geliyorsa yapıyordum.Daha fazlası için de uğraşıyordum.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin