10.Bölüm

5.4K 327 190
                                    



İyi okumalarr!! ^.^


Her zaman ki gibi beynim düşüncelerden şişmişti, hiç bir şey anlamadığım sanat tarihi dersinden çıktım. Anneme olanlar, yaşadığım hayatın altüst olması, bizimle uğraşan cadı ve kasabalıların ağzından duyduğum artan cinayetler. Hepsini düşünmekten yorulmuştum. Düşünme kabiliyetimi alıp dolaba kilitlemek istiyordum ama mümkün değildi. Bazı insanların düşünmeme gibi yetenekleri vardı. Nasıl yaptıklarını bilmeyi çok isterdim. Tabi biz onlara çoğunlukla moron diyoruz ama bu ara öyle olmaya çok ihtiyacım vardı.

Beni tek sevindiren nokta annemin iyi olmasıydı. Kahvesine üvez ağacı külü karıştırılmıştı. Yorgunluktan dikkat etmediği için fark edemeyip içmişti. Tekrar böyle bir olayın yaşanmasından korkuyordum.

Kolyesini sorduğunda düşürmüş olabileceğini söyledim oysa kolye bendeydi. Bir şeyler hissedebilmek amacıyla bilerek almıştım. Yaptığım çizimler, gittiğim saçma sapan yerler hep kendiliğinden oluyordu. O yüzden bu hissetme olayını nasıl yapacağımı bilmiyorum. Berbat gittiğim için kolye bir süre daha benimleydi.

"Dalgın görünüyorsun?" Elena'nın naif sesi ile irkildim. Ona döndüğümde saçını kulağının arkasına sıkıştırıp, gözlüğünü düzeltiyordu. Bakışları ilgili bakıyordu. Giydiği kırmızı elbisenin boyu dizlerinin bir tık altındaydı. Yakası bebek yakaydı. Belinde kemeri vardı. Sıkı bir ailesi olduğunu dışardan bakan herkes anlayabilirdi. Öyle bir ailem olmadığı için şükrettim. Bir de onlarla uğraşamazdım.

Omuz silkip gülümsedim. "Sadece tarih dersini sevmedim. Kafamı şişirdi." Bir haftadır Elena ile takılıyordum. Tatlı kızdı. Sohbeti eğlenceliydi. Arada utangaçlığı tutmasa iyi çevresi olurdu. Sıkı bir ailede büyüdüğünü sohbet içinde öğrenmiştim. Bizimkilerle bara gelmesini söylediğimde ailesinin katı akşam yemeği kuralından bahsetmişti.

"İstersen masaj yapabilirim. Abim parmaklarımın sihirli olduğunu söyler." Çekingence gülümsedi. Kendini övmeyi sevmiyordu. Ailesinden bahsettiği zaman bir abisi olduğunu söylemişti. Başımı olumlu anlamda sallamakla yetindim. "O zaman yemek yedikten sonra dışarıda otururken yapayım."

Yemekhaneye girdiğimizde sıraya girip yemeklerimizi aldık. Çok kalabalık değildi. Çoğu kişi dışarda, kafelerde takılıyordu. Ara ara Elena ile sohbet ederken geniş yemekhaneye göz atıyordum. Tanıdık birini arıyordum. Andre ve Evan'ı gördüğümde elimde ki tepsi ile yanlarına yürümeye başladım. Elena arkamdan gelirken, çekindiğini anında belli etti.

"Şeyy ben başka bir yere otursam iyi olur." Çekingen naif sesiyle ters ters ona baktım. "Saçmalama Elena. Biri kuzenim, biri kardeşim. Bizimle oturman sorun olmaz." Elena'nın şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Onlarla kan bağımın olmasına şaşırmış olmalı. Çünkü, içine kapanık ve bir o kadar dikkat çeken gruptu. Kasabada ilk kez görünen ve üniversitede ilk yılı olan bir kızı birden içlerine almaları herkesin dikkatini çekiyordu.

Selam verip masaya oturduk. Elena, Andre ve Evan'a gülümsemekle yetindi. Evan mavi bir tişört ve siyah kot giymişti. Saçları her zaman ki gibi salık ve düzenliydi. Çenesine kadar inen saçları ona çok yakışıyordu. Bebeksi yüzünü gören herkes eğlenceli biri olduğunu anlardı.

Andre ise gri tişört ve lacivert kot giymişti. Saçları dağınık ve hoş duruyordu.  Yüzünde bulunan benler onda tatlı durmuştu. Arada gülerken gamzesi çıkıyordu. Ağır başlılığı uzaktan bile göze batıyor ve dikkat çekiyordu. Dominantlığının yanına ağır başlılığı yakışıyordu.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin