İyi okumalar!! ^,^Beyaz örtünün üstünde adımlarımı atarken nerede olduğumu bilmiyordum. Her ağacın yanından geçtiğimde fısıldayarak bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Kollarımın arasında ki hareketliliği yeni fark ettim. Bakışlarımı oraya indirdiğimde mavi bir battaniyeye sarılı minik bebek ile nefesim kesildi. Örtüyü çekip yüzünü açtığımda gözüme çarpar ilk mavi gözleri ve kıvırcık saçlarıydı. Üç dört aylık bir erkek bebeğiydi. O kadar güzeldi ki. İlk gördüğüm an ona karşı yoğun sevgi ve şefkat beslemeye başlamıştım.
Bebek ağlamaya başladığındı kucağımda pış pışlamaya başladım.
"Şşitt. Bebeğim sakin ol. Anne yanında." Kendiliğinden çıkan kelimelerim ikinci darbeyi indirdi yüreğime. Benim bebeğimdi..
Boynuna burnumu sürttüğümde ağlaması kıkırtılara dönüştü. Minik elleri yüzüne dökülen buklelerime karıştı. Kıpır kıpır durmayan bebek benim bebeğimdi. O kadar güzeldi ki. Hissettiğim yoğun duygulardan gözlerim sulandı.
Kokusunu derin derin içime çektim. Mis gibi cennet kokusu vardı. Büyük teyzem Taylor, bebeklerin hep cennetten geldiğini savunurdu. Bu kadar masum ve güzel varlıklar bir tek oradan gelebilirdi. Büyüdükçe ise kendi masumluklarını kirletirler ölünce ise temizlenmek için ilk cehenneme atılırlardı.
Yüzüme hızla esen rüzgar ile saçlarımla birlikte başımda geriye savruldu. Korkuyla boş kalan kollarıma bakakaldım. Hızla çevreme bakınmaya başladım.
"Bebeğim!" Kelime ağzımdan kendiliğinden çıktı. İşittiğim ağlama sesi ile yüreğime hançer saplanmış gibi acı doldu. "Ağlama bebeğim annen seni bulacak!" Sesin geldiği noktaya doğru koşmaya başladım. Koştukça karşıma yalnız derin orman çıktı. Ağlaması artan bebeğimi korkuyla aramaya devam ettim bir yandan da ona sesleniyordum ki annesinin onu kurtaracağını bilsin.
Ayağım takılıp yere düştüğümde bedenim kara gömüldü. Başımda hissettiğim acı ile kafamı vurduğumu anladım. Şakağımda aşağı kanın aktığını hissettim. Sızlayan yere parmaklarımı götürdüğümde elime kanım bulaştı. Ağlama kesilmiş tatlı bebek sesleri kulağıma dolmuştu.
Hızla düştüğüm yerden kalktığımda karşılaştığım manzara ile dehşete düştüm. Gözümün her değdiği cansız beden yüreğime ayrı bir hançer sapladı. En son ki gördüğüm ceset ile dizlerimin üstüne düştüm. Ağzımda acı hıçkırığın çıkmasına engel olamadım.
Boş bakan yeşil gözleri açıktı. Çenesine düşen saçlarına kadar kana bulanmıştı.
"Kaiden?" Hıçkırığımın arasından adını fısıldadım.
"Çık çık çık." İşittiğim ses ile o tarafa döndüm. "Ağlama ama. Birazdan onlara kavuşacaksın." Diana'yı gördüm. Bacağına dolanan siyah yılan bana doğru tıslıyordu. Diana, elinde tuttuğu bebeğimden gözlerini çekip bana çevirdi. Kan kırmızısına dönen gözlerine şaşkınlıkla baktım. Bir alfaya ait gözlerdi.
Eline bulanmış kanı bebeğimin yanağına sürttüğünde bebeğim ağlamaya başladı. Hırsla ayağa kalkıp ona doğru ilerlemeye başladım.
"Sakın bebeğime dokunma!" Haykırışım tüm ormana yayıldı.
"Senin mi?" Melodik sesiyle alayla tısladı. "O benim bebeğim. Kaiden ve benim!" Kıkırtısı kahkahaya döndü. Ayaklarım hayal kırıklığı ile donup kaldı. Mavi gözler bir tek ona ait olabilirdi. Peki o bebeğe karşı hissettiğim bağlılık?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHŞİ AV
FantasyAlexa, annesiyle birlikte yeni taşındığı kasabada geçmişi hakkında öğreneceği bilgiler ile alışık olduğu dünyası başına yıkılır. Bunun yanında kasabada alışık olunmayan cinayetler kasaba halkını rahatsız ettiği gibi sürekli karşılaştığı cesetler Al...