3.Bölüm

7.2K 451 375
                                    

Multimedya; Rexa

İyi okumalarr!! ^.^

Yüzüme çarpan yumuşaklık ve tenimi yalayıp geçen rüzgar ile gözlerimi usulca açtım. Yıldızlarla parıldayan gökyüzüyle karşılaştığımda şaşkınlıkla kaşlarım çattım. Hızla yattığım yerden doğrulurken korkuyla çevreme bakındım.

"Yine mi?" Korku ve şaşkınlık karışık homurtum bulunduğum geniş açıklıkta yayıldı. Elim ile alnıma vurup tekrar uzun çimenlerin arasına uzandım. Ağlamaklı şekilde parıldayan aya baktım. Normalde hayranlıkla izleyeceğim manzaraya, anormal yaşamımdan dolayı sıkıntıyla bakıyordum. Sürekle karşılaştığım sıra dışı olaylardan artık bıkmıştım. Önceden kendimi transa geçmiş gibi tuhaf şeyler hissederken bulurdum şimdi de gerçekliği ve rüyayı ayırt edemezken buluyorum. Yakında tımarhanelik olurum sanırım.

Koca bir lanet olsun!!!

Rüya mı gerçeklik mi olduğunu ayırt edemediğim bir orman manzarasına daha merhaba demekteyim. Benden bu kadar! Bu olanlar kesinlikle normal değil. Kabul etmeliyim yani, ben normal değilim. İnsan olduğumdan bile şüpheliyim. Anneme bu derdimi anlattığımda bana deli gözüyle bakarsa? Asla psikologla görüşüp, depresyon ilaçları içmeye niyetim yoktu. Gerekirse bu halim benimle mezara kadar gidecekti.

"Alexa.." derinden gelen fısıltı ile öfkeyle kükredim. "Ne var lanet olası?! Sinirim içimde ki kıpırtıyıda hareketlendirdi. İçimde kızgınlığın yanında kırgınlık oluşur gibi oldu.

Yattığım yerden homurdanarak kalktım. Aynı orman. Sürekli rüyalarımda gördüğüm uzun çiminlere sahip, ara ara beyaz papatya kümelerine bulunan geniş açıklı ve çevremi saran geniş gövdeli ağaçlar.

Hatırladığım yolu sinirle adımlamaya başladım. "Ya kafayı yiyorum ya da ben gerçekten normal değilim." Ağaç dallarını itip adım gibi bildiğim patikayı yürürken homurdanıyordum. "Tanrım! Ne olacaksa bir an önce olsun ve bitsin."

Son ağaçların yanından da geçtiğim de karışılaştığım göl ile şaşkınlıkla bakakaldım. Diğer kabuslarımdan farklı olarak tapınağa gelmek yerine evime yarım saatlik uzaklıkta olan gölün oradaydım. Nerden bildiğimi bilmiyorum ama hissediyordum. Bu göl evimin orda ki göldü. Adım kadar eminim..

"Alexa.." Aynı derinden gelen ilahi sesi işittiğimde içim ürperdi. Bir sinirle çıkışıp yürümüştüm ama neyime güvenip yürümüştüm bilmiyorum.

İçgüdülerime uyup ayaklarımın beni göle götürmesine izin verdim. Göle yaklaştıkça ardıç ormanının ferah kokusu, gölün kokusuyla karışıp ciğerlerime doluyordu. Sinirimi azda olsa alıp götüren ferahlığa şükrettim. Hayatta güzel olan şeylerde vardı.

İskeleye çıkıp göle doğru ilerlemeye başladım. Gözlerimin daha iyi gördüğünü şuan fark ediyordum. Parlak, net ve detayları daha iyi görüyordum. Gölün karşı tarafında küçücük gözüken aslında fazlasıyla büyük çiftlik geniş gövdeli ağaçların arasına saklanmıştı. Asla normal bir insan orayı göremezdi. Şahin gibi keskin görebilmem benim normal olmadığımın bir diğer kanıtı. Ya da kurt..

Gözlerimi suya diktiğimde kendi yansımamı görmek yerine kızıl tüylere sahip bir kurt gördüm. Rüzgarın etkisiyle savrulan tüylerinin arasından kıvılcımlar geçiyormuş gibi görünüyordu. O kadar güzel ve ilahiydi ki.. büyük kahve gözleri benimkiler gibi boncuk boncuktu. Kızıl tüylerinin aralarına kahve tonlarıda karışmıştı ama çoğunluk kızıldı.

En son görmemden bu zamana içimde bir özlem oluşur gibi oldu. Onu özlemiş miydim? En son ki kabusumda tanıştığım kutsal kurt Rexa'yı özlemiş miydim?

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin