30.Bölüm

3.2K 247 83
                                    

Multimedya ; Ulrich Rogers

İyi okumalar!! ^.^

Düşmanım gözden kaybolana kadar gözlerimi saniyelik olsa bile üstünden çekmedim. Zamanı vardı daha. Salınan gri tüyleriyle karşıma çıkıp kozlarımızın paylaşacağı güne daha vardı. Amacını anlamak zor değildi. Diana gücü seven bir dişiydi. Lanetlilerin yanında istediğini alabileceğini sanıyordu oysa bir kukla olduğunun farkında değildi.

Tamamen gözden kaybolduğunda diğerlerinin arasından geçerek eve doğru koşmaya başladım. Kaiden'ın heybetli bedenini hemen yanımda hissettim. Benim gibi o da evdekileri düşünüyordu. Diana sadece psikolojik baskı yapıyordu. Bölgeye girip bir şey yapmaya cesaret edemezdi. Beyaz cadı ve Banshee'nin karşısına öyle çıkamazdı. Geniş açıklığa çıktığımda göl kenarında ki evim görüş açıma girdi. Bizim geniş açıklığa çıkmamız ile Raul ağaçların arasından çıktı. Saklanmış olmalıydı.

İnsan bedenime dönüp eve girdiğimde Patricia ve Elena sofra hazırlıyordu. Rosalie ve annem ise mutfaktaydı. Eve girdiğimde bütün dikkatlerini bana verdiler. Salona göz atıp bebeğimi aradığımda bulamadım.

"Yukarıda uyuyor." Elena ne düşündüğümü biliyormuş gibi hızla konuştu. Başımı eğip yanlarından koşar adım geçip yukarı çıktım. Kapısı aralık odaya girdiğimde yatağında mışıl mışıl uyuyan bebeğimi gördüm. Bütün algılarım odayı taradığında hiç bir tehdidin olmadığını sezdim. Kapı pervazına tutunarak rahatlamışça derin nefes verdim.

Sadece oyun oynuyor..

Buraya gelip de bebeğime zarar veremez..

Omzumda hissettiğim el ile sahibine döndüm. Annemle göz göze geldiğim de başını hafif yana eğip anlayışla gülümsedi. Onu şimdi anlıyordum. Anne olup bir nefes kaynağım olunca düşünmeden bütün hayatımı ona göre şekillendirmeyi, ona zarar gelmemesi için her şeyi yapabileceğimi şimdi anlıyordum. İçime doğan gereksiz şüpheler bile yüreğimi sıkıyordu. Karşımda dikilen kadının çektiği zorlukları, hissettiklerini, kendisini arka plana atıp beni korumak için aşık olduğu insanı bırakmasını şimdi anlıyordum.

Hiç düşünmeden kollarımı boynuna doladım. Sorgulamayıp kollarını çevreme sardı. Bir anne olarak neden sarıldığımı biliyordu zaten. Benim annem.. Kokusunu derince içime çekip öpücüklerimi sıraladım.

"Teşekkür ederim anne." Boynuna doğru mırıldandım.

"Ne için tatlım." Bilmiyormuş gibi konuştu.

"Her şey için." Yumduğum gözlerimi araladığımda merdiven başında ki Kaiden ile göz göze geldim. Ellerini cebine sıkıştırmış, duvara yaslanmıştı. Bir ayağını diğerinin üstünden atıp burnunu yere sabitlemişti.

"Hiç bir şeye teşekkür etmene gerek yok bebeğim." Annem geri çekilip purf diye dudakların arasından ses çıkararak elini havaya salladı. "Bu ara bir duygusallık çöktü sana." Alayla kıkırdayıp merdivenlere yöneldi. Ortamın modunu kendince yükseltmeye çalıştı.

"Hormonlar." diyerek ona katılan Kaiden'a kocaman gözlerle bakakaldım. Alayla sırıtan suratına yüzümü kırıştırıp "Hormonlarmış. Yanıma geldiğinde gösteririm hormonları." Sinirle homurdandım. Kocaman olan gözleriyle yanlış yaptığını anlasa da artık geçti. Ulrich'ın kımıldanma ve huysuz mırıltılarını işittiğimde ona doğru yürüdüm. Arkamdan gelen Kaiden'ı yok sayıp oğlumla ilgilenmeye başladım. Gri pamuklu tulumu baharlıktı. Ne terletir ne de üşütürdü. Tulum halen bol gelsede normal bir bebeğe göre kalıplıydı. Büyüdüğünde de güçlü olacaktı hissediyordum.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin