37.Bölüm

2.1K 165 46
                                    



İyi okumalar!! ^.^

"Ne kadar kaldı?" dedim soluk soluğa kalmış halimle. Mızmız değildim ama aralıksız beş saat yürüyorduk ve artık bacaklarımı hissetmiyordum. Kar botlarımızın altında ezilen buz parçaların sesi ve uçsuz bucaksız beyaz girintili çıkıntılı zemin dışında algılarıma takılan bir his yoktu. Tabi bir de göğsümün tam ortasında kımıl kımıl olan zehirli güç tetikte durmamı söylüyordu. Algılarımı açık tutmaktan bayılacak durumdaydım.

"İki saat sonra karaya varacağız. Sonra oturup dinleniriz." dedi Kaiden. Benden daha iyi görünüyordu. Saf kan olarak benden daha dayanıklıydı. Yandan munzurca bir bakış attığıda tek kaşımı kaldırdım. "Seninle bir şeyler çabalamayı çok seviyorum." Küçük itirafı ile şaşkınca baktım. Genel olarak çok uyumlu bir çifttik. Kaiden ile yaşamak zor değildi. İkimizde asla geçimsiz insanlardan değildik. Arada korumak amaçlı kısıtlaması tutsada hallediyorduk. "Tabi seversin küçücük fırsatı bile değerlendiriyorsun." Alayla sırıtıp göz kırptığımda başını arkaya atıp güzel gülüşünü saldı. İçimi gıdıklayın kadifemsi sesini her zaman sevmişimdir. Gülüşünü kesip kalçama şaplak attığında koluna geçirdim. "Seni pislik! Burada bari dur." dedim homurdanarak.

"Pislik?" Parmağını kendine doğru uzatıp ilk kez duyuyormuş gibi bakakaldı. Gözleri hafifçe kısılıp parıldadığında yutkunma isteğiyle doldum. "Senin o dilini keserim! Erkeğine nasıl bunu dersin?" Hayret ve sinirle tısladı. Bunu dememi ilk kez duyuyormuş gibiydi. Ellerimi göğüs hizamda tutarak geri geri adımladım. "Bebeğim sakin ol." dedim yarı tedirgin yarı şirin olmaya çalışan halimle. En son istediğim buza gömülmekti. Sinsi adımlarla bana doğru gelmeye başladığında ilerlediğimiz yöne doğru koşmaya başladım. Altımda ki buzun çatırdadığını işittiğimde daha farklı bir korku sardı. "Buraya gel kızım! Ben sana gösteririm pisliği!" Kaiden üstüme atladığında küçük çığlığım ile yere yapıştık. Avucuna doldurduğu karı yüzüme boca etti. Altından kurtulmaya çalışırken durmasını söylemeye çalışıyordum ama ağzımı her açtığımda içine kar doluyordu. Soğuk beyaz varlık ile içim üşüdü. Kollarını iki yanıma sabitleyip üstümde gülerek beni izleyen Kaiden'a kötü kötü baktım. "O diline sahip çık yoksa konuşamaz olursun güzelim." Ağzımı aralayıp konuşacağım sıra dilimi iki parmağı ile tutup kendine doğru çekti. Yarı sinir yarı ağlamaklı nida kaçtı ağzımdan. Bacaklarının altında kalan kollarımdan dolayı onu engelleyemiyordum. Sonunda halime dayanamıyormuş gibi dilimi bıraktı.

"Kalk üstümden seni aptal! Buz kırılıp suya düşeceğiz." dedim sinirle. Kaşlarını çattığında bir başka lafıma daha sinirlendiğini anladım ama umursamadım. Şuan yaptığı şey beni de sinir etmişti.

"Birincisi bizi güvenli yerden götürüyorum yani bir darbe olmadığı sürece buz kırılmaz." dedi kendinden emin tavrıyla. Yüzlerimizi daha çok yaklaştırdı. "İkincisi güzelim özür dilemediğin takdirde seni bırakmayacağım. Diline sahip çık demiştim sana."

"Dilemiyorum özür felan! Şakayı boka çevirdin resmen." Ben ona ciddi ciddi hakaret etmezdim ki. Kim sevdiği insana kötü bir kelimeyi ciddi olarak yakıştırabilirdi. Şuan resmen boş yere vakit kaybettiriyordu.

"İkinci defa aynı şeyi yaparak sen boka çevirdin!" Sinirle yüzüme doğru hırıldadığında kirpiklerim şaşkınca kırpıştı. Bu kadar sinir olacak ne vardı? "Her ne sikimse. Şımarık." Sinirle üstümden kalkıp yürümeye devam ettiğinde yerimde kalakaldım. Bana asla böyle bir şey demesini beklemiyordum. Yüreğimden aşağı acı bir tadın aktığını hissettim. Şımarık? Ben miydim şımarık? O kadar belayla uğraşıyorum. Üstüne üslük bebeğim ve sevdiğim adamla ilgilenmeye çalışıyordum. Şimdi şımarık oluyorum ha! Gözlerimin dolmasını umursamayıp yattığım yerden kalktım. Bu lanet yerde kavga etmek istemediğim için cevap dahi vermedim. Arkasından sessizce ilerlemeye devam ettim. Nasıl bu duruma gelmiştik? Şakayı boka çeviren bensem o lafı ben mi hak ediyordum. Daha demin çok iyi anlaşıyoruz diye mi düşünmüştüm? Boşversene!

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin