Yıldıza dokunup, bol bol yorum yapın lütfen!!! Özellikle de yorumlarınız benim için çok değerli! ( ˘ ³˘)♥︎İyi okumalar!! ^.^
Geride bıraktığım sevdiklerim için endişelensem de hepimizin bir görevi vardı. Loş koridordun sonuna varıp bağlayıcı taşlardan en azından bir tane almam gerekiyordu. İçimi bunaltan tapınağı hiç sevmemiştim. Hurafelere güvenmiyordum. Buraya geleceğimizi biliyorlardı. Seçilmiş olarak kanım onlar için çok değerliydi. Daha fazlasını almak için her şeyi yapabileceklerini bekliyordum. Bu yüzden tetikteydim. Banshee tarafım bize oldukça yardımcı oluyordu. Önünü göremediğiniz karanlık yolda mum tabağı görevi görüyordu.
İlerlediğim koridora bir tek benim girme iznim vardı. Tapınaklar gizemli mekanlardı. En ufak hatada lanetlenebilir ya da ölebilirdiniz. Özellikle de alacağım taş gibi özel lanetlerle korunan şeyleri almak istiyorsanız ona giden yol bile oldukça tehlikeliydi. Arkamdan kapanan taş kapının hemen ardında endişe ve öfkeyle kavrulan sevdiğimin aklı bende olduğunu hissedebiliyordum. Tek dileğim dikkati dağınıkken zarar görmemesiydi. Yaklaşan tehlikeyi hissediyordum. Yalnızca ben de değil, hepimiz..
Taşlarla dizilmiş koridorun duvarları doğaya karışmıştı. Tavandan iki yanımda ki duvara sarmaşıklar akıyordu. Toz ve toprak karışımı olan koridorun kullanılmadığı belliydi. Kurt görüşüm olmasa yanan mühürlü ateş tabakları görmem için yeterli değildi. Her iki yanımda sarkan pençelerim her an tetikteydi. Bastığım yerlere ayrı özen gösteriyordum çünkü bu tip tapınaklarda tuzakların olması yüksek ihtimaldi. Tek başıma hazinenin olduğu alana yürürken tuzağa yakalanırsam kurtaracak biri olmayacaktı. Yuvarlak geniş alana geldiğimde dört girişle karşılaştım. Bu görüntü bana Mirachupa'ya giderken ki tünelleri hatırlatmıştı. At boyutunda ki Elchupa'lar misafiri karşılar gibi karşımda dikilmiş ve gideceğim yolu göstermişti.
Geçmişten çıkıp şu ana odaklandım. Geniş alanda durup hangi koridorda ilerleyeceğimi seçmem gerekiyordu. Doğru olanı seçmem önemliydi zira yanlış olanı seçersem tuzağa yakalanmam yüksek ihtimaldi. Sağ taraftan kontrol etmeye başladım. Duyularımı açıp koridora yönlendirdim. İlk başta hiç bir tehlike görünmesede kısa süre sonra burnuma kötü bir koku geldi. Anında bu seçeneği eledim. Diğer yanında ki koridora duyularımı saldığımda bir koku almak yerine şıp şıp diye ses işittim. Büyük ihtimalle su damlasıydı ya da başka bir sıvı.. yer altı sularıyla bağlantılı da olabilirdi. Bu seçeneği de eledim. Soldan ikinci olan koridora duyularımı saldığımda rüzgarın uğultulu sesini işittim. Rüzgarın girebilmesi için açık alanın olması gerekiyordu. Bu da koridorun sonu ferah bir alana gittiğini gösteriyordu. Elemek konusunda emin olamadım. Sonuncu koridora göre eleyecektim. O koridoru tararken hiç bir şey hissedemedim. Sanki devamı yokmuş gibiydi, sonsuz bir boşluktu. İçimde kımıldanan zehirli güç gitmemem gerektiğini söylüyordu. Hava akımı olan koridor daha masum geldiği için o koridora girdim. Yine de halen tetikteydim.
Koridor sonsuz karanlıkla kaplıydı. Kurt görüşümle bile zor görüyordum. Tek sorun bu da değildi. Saf karanlığın kapladığı koridor da yalnız değilmişim gibi hissediyordum. Arkamdan ve yanımdan birileri geçiyormuş gibi bedenimi ürperti kaplıyordu. Bu durum daha çok geriyordu beni. Yanlış koridora mı girmiştim? Umarım öyle bir hata yapmamışımdır. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama hissettiğim ürpertiden delirecek noktaya geldiğimi hissediyordum. Arkama bakmadan kaçasım vardı ama yapamazdım. Gelecek bana bağlıydı. En azından evde bensiz kalan bebeğim için yapmalıydım. Gözümü alan ani ışık patlaması ile elimi yüzüme doğru siper ettim. Önümü göremeyeceğim kadar yoğun bir ışık vardı. Yürümeye devam ettim. Sonunda ışık yavaş yavaş azaldığında geniş alanla karşılaştım. Gördüğüm manzara şok etkisi yarattı. Asla yer altında böyle bir mekanla karşılaşmayı beklemiyordum. Nutkum tutulmuş halde karşımda ki manzarayı en ince detayına kadar incelemeye başladım. Önümde uzanan köprünün aşağısı sis kaplıydı. Aşağıda ne olduğunu kesinlikle göremiyordunuz. Köprünün ilerisinde dört kolan kubbe şeklinde ki tavanla birleşiyordu. Kolonları saran sarmaşıklar kubbe tavanı kaplayıp ucu bucağı olamayan bir görüntü yayıyordu. Kolonların arkasında havada asılı kalan büyük taş kase ve kayalar özenle yerleştirilmiş gibi havada süzülüyordu. En üst katta bulunan taş kaseden beyaz ışık yayılıyordu. İçinden akan saf su taş kasenin altında havada asılı kalan taşların arasından akıyor. En altta zeminle birleşik olan başka bir taş kaseye akıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAHŞİ AV
FantasyAlexa, annesiyle birlikte yeni taşındığı kasabada geçmişi hakkında öğreneceği bilgiler ile alışık olduğu dünyası başına yıkılır. Bunun yanında kasabada alışık olunmayan cinayetler kasaba halkını rahatsız ettiği gibi sürekli karşılaştığı cesetler Al...