40.Bölüm

1.8K 178 75
                                    


Yıldıza dokunup, bol bol yorum yapın şimdiden teşekkür ederim. ❤️

İyi okumalar!! ^.^

Yeni uyanmış bedenimi gererek uyuşan kaslarımı kendine getirmeyi amaçladım. Özlediğim uyandırma şekline keyifle baktım. Ulrich minik ellerini göğsüme koymuş ileri geri iterek beni uyandırmıştı. Göz göze geldiğimizde gamzeleri çıkacak kadar sırıttı. Kahve boncuk gözleri ve kıvırcık saçlarıyla benim minik halimdi. Güldüğünde her iki yanağında çıkan gamzeler ise Kaiden'ı anımsatıyordu. Bazı anlar bakışları da tıpkı babası oluyordu. Gülüşü güzel bebeğim yaşam nedenimdi.

"Sen anneyi mi uyandırıyorsun?" dedim kollarının altından tutup havaya kaldırırken. Asılı kalan kolları ve bacakları heyecanla çırpındı. Tulumu üzerine tam oturmuş, etleri ısırılasıydı.

"An..ne.. An..ne.." Elini ağzına tıkarak bir şeyler dedi. Kulak kesilip ne dediğini anlamaya çalıştım. Anladığım anne kelimesi ile heyecanla küçük çığlık attım. Tatlı karmaşık dilini dikkatli dinleyince ne dediğini anlayabiliyordunuz.

"Anne dedi!!!" Benim çığlığım ile Ulrich korkarken Kaiden uykusundan hiddetle kalktı. Korkan bebeğimin kucağıma oturtup yanaklarını öperken bir yandan da gıdıkladım. Melodik kıkırtıları anında kulaklarıma doldu.

"Ne oluyor lan!! Sikerim belanızı!" Uyku sersemiyle etrafa bakan Kaiden bana döndü. Alık alık bakışını keyifle izlerken gülmemek için yanaklarımı ısırıyordum. Saçı başı dağılmış, eşofmanı eğri duruyordu. Çıkardığı pençeleri göğsüne kadar çıkarmış savaş pozisyonundaydı.

"Anne! Anne!!" Ulrich olayın heyecanıyla karnımda zıplarken sürekli bağırıyordu. Kendimi daha fazla tutamayıp kahkahamı saldım. Yana dönerken Ulrich'i de yatağa yatırdım. Sırt üstü uzanırken parmağını Kaiden'a uzatıp "Anne!" diye çığlık attı. Kaiden rahatlamışça derin nefes alırken başını arkaya yatırdı. Adem elmasının oynaması ile yutkunduğunu anladım. Çarpan güneş ışığı ile bronz teninin güzelliği göz önüne çıkıyordu. Girintili çıkıntılı kasları sıkıydı. Güneşin çarpması ile çizgileri gölgeleniyordu. İncelen belinin devamında eşofmanının lastiği başlayıp manzarayı gizliyordu.

"İlk anne dedi bebeğim." İki işaret parmağımı ona doğru uzatıp keyifle sırıttım. "Ve!!! Sen iddiayı kaybettin!" dedim kıkır kıkır gülerken. Yüzü huysuzca kırışırken "Hadi yaa!!" dedi homurdanarak. Aklından nasıl tilkiler dönüyorsa gözleri ilk etrafta gezinip sonra beni bulurken kocaman oldu. "Demesi için zorladın mı yoksa?!" dedi sinirle. O sırada Ulrich yattığı yerden kalkıp dizlerinin üstünde doğrulmuştu. Ellerini göbeğime koyup mıncırırken "Anne! Anne!" diye bağırarak kendince oynuyordu. Ona aşkla bakan kısa bakışımın ardından sinsi gözlerimi Kaiden'a çevirdim. "Sen öyle mi yaptın?" dedim oyuncu tavrımla.

"Hadi lan! Sen gizli iş yapmayı seversin." dedi yalandan homurdanmayla. İki gündür yaptığı gibi yine Meksika'da Rosalie ile yaptığım gizli işlere değinmişti. Kanımı kullanamamaları için büyülemiş, birilerinin geleceğini bildiğimiz için de küçük savaşa hazırlık yapmıştık. Bütün bunlar yola çıkmadan hemen önce gerçekleşmişti. Aceleyle olduğu için Kaiden'a bahsedecek fırsatım olmamıştı. İki gündür de bunun acısını çıkarıyordu.

"Lan?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Dirseklerimin üzerinde doğrulup çaktırmadan atletimi daha da aşağı indirip göğüslerimi iyice açığa çıkardım. Yeşil sinsi bakan gözleri saniyelik olarak göğüslerime kaydı. Gözleri hafiften bulutlanırken adem elması aşağı yukarı hareketlendi. "Sen yakında ahbapta dersin bebeğim." dedim yarı alaylı sesimle homurdanarak. Trip moduna anında geçiş yaparak onun tribini devre dışı bıraktım. Ulrich'ı kucağıma alıp yataktan kalkarken "Gel bebeğim gidelim burası öğrenci evine döndü." dedim. Kaiden yediği trip ile şaşkınca kalakalırken ben kapıdan çıkıyordum. Kahkaha atmamak için kendimi tuttum. Aşağı inip Ulrich'ın huysuzlanması ile yere bıraktım. Emeklemeyi öğrenen bebeğim saf merakıyla etrafı taramayı çok seviyordu. Ben mutfak tarafına ilerlerken o da etrafı kurcalamanın keyfini sürüyordu. Kahve makinasını çalıştırıp, iki kase çıkardım. Yulaflı mısır gevreğini ikisinede eşit koydum. Sütü ekleyip, meyvelikten muz ve yabani böğürtlen çıkardım. Meyveleri mısır gevreğin üstüne doğradım. Hazırladıklarımı tv ünitesinin önünde ki sehpaya koyup hazır olan kahveyi de yanlarına ekledim. Sonradan hatırladığım meyve suyumu almak için dolabı açıp gözlerimle taradım. En dibe koymuşuz. Meyve suyunu alırken kalçamda şaplak hissetmemle acıyla doğruldum. Yüzümü buruşturup kalçamı ovdum.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin