16.Bölüm

4.7K 294 79
                                    

Multimedya; Kaiden Rogers

İyi okumalar!! ^,^

Ağaçların arasından kayarken soluduğumuz havaya kadar gerginlik vardı. İki yanımızdan koşan Rose, Raul ve Samuel bizi bir an bile yalnız bırakmıyordu. Bir dişinin ne kadar tehlike oluşturacağını anlamıyordum.

"Sakin ol Kaiden çok gerginsin." Kolunu sıvazlarken usulca konuştum. "Bir dişi neden bu kadar tehlikele barındırıyor." Kaşlarımı çatıp tüm tepkisini izledim. Çatık kaşları sabah ki halinin tam tersiydi.

"Yalnız kurtlar vahşi olurlar ve hastalıklı olurlar. Bir vahşi kurdun ısırığı ile bir sürü çürüyüp gidebilir." Sert sesi ile açıkladı. Sustuğunda aynı onun gerginliğini yaşıyordum. Bu bizim içi felaketti. "Çok kötü." Geriye yaslanıp dehşet barındıran sesimle mırıldandım. Umarım öyle bir şey yaşamazdık.

"Maalesef güzelim." Yan gözle bana baktı. Elimi tutup dudaklarına götürdüğünde küçük tebessümümü bahşettim. "Merak etme çözeceğiz bu işi." Rahatlatmak isterce yumuşak sesle konuştu. "Umarım." diye mırıldandım.

Telefonum çaldığında hemen açtım. Babam nasıl olduğumu ve nerede olduğumu merak etmişti. Olanları kısaca açıkladım. Kısa telefon konuşmamız bittiğinde dağ evine gelmiştik. Bizi arabayla avluya girer girmez Hugo'nun eşi Lona kapıyı kapattı. Arabadan çıktığımda Kaiden'ın annesi Helena anında kollarını boynuma sardı.

"Ahh tanrım! Sizin için çok korktum." Geri çekilip omuzlarımdan tutarak. "İyisiniz değil mi, yoldayken sorun oldu mu?" dedi. Yeşil gözleri samimi bakıyordu. Gülümseyip rahatlatmaya çalıştım. "İyiyiz Helena sakin ol." dediğimde derin nefes verip elini kendine yelpaze yaparken rahatladı. "Hadi içeri." Başıyla evi gösterdiğinde adımladım.

Kaiden'a baktığımda gelmiyordu. "Gelmiyor musun?" diye sorduğumda dibimde bitti. Helena bize saygı gösterip içeri girdi. Ellerini yanaklarıma koyup baş parmağı ile okşamaya başladığında hoşlanmayacağım bir şey diyeceğini anladım. Bileklerini tuttum. "Benim diğerlerinin yanına ormana gitmem gerek. Sen evde kal." dediğinde kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım. Ona bir şey olma düşüncesi zihnimi talan ederken korkuyla doldum.

"Ben de geleceğim! Asla seni yalnız bırakmam." Net sesim ile itiraz istemediğimi gösterdim. Kaiden sert yüzüyle bakmaya devam ederken içime geri adım atma isteği doldu. "Üzgünüm güzelim gelmiyorsun." Başıyla evi işaret edip "Eve gir." dedi. İlk defa bu kadar sert duruşuna şaşırmadan edemedim. İçimde anlam veremediğim geri adım atma isteği vardı. Mührü tamamladığımızda böyle mi oluyordu?

"Lütfen Kaiden." Ellerimi bileklerinden göğsüne götürdüm. "Evde telaşla seni beklerken bir şey yapmadan oturamam." dedim.

"Bu halde gelmene izin veremem." Çevremize göz atıp "Daha doğru düzgün yürüyemiyorsun bile." dediğinde yanaklarım ısındı. Uluma sesi işittiğimizde ikimizinde kulakları dikildi. Raul, Keiden'ı çağırıyordu. Kaiden benden ayrılıp kapıya koşarken "Eve gir Alexa!" diye bağırdı. İçimde dolaşan itaat isteğine sinirim bozulmuş şekilde arkasından baktım. Gözden kaybolduğunda el mecbur eve girdim.

Ondan habersiz arkasından gidip sürüyü tehlikeye atacak bir harekette bulunmak istemiyordum. Rexa'nın da kuyruğunu kıstırıp sinmesi işime gelmiyordu. Eve girdiğimde Scarlett beni karşıladı. En son gördüğümde gürültülü ve neşeli olan ev şuan sessizdi.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin