20.Bölüm

3.3K 265 112
                                    

Multimedya; Alexa Foster
(Gif görünüyor mu?)

İyi okumalar!! ^,^

Son tabağı da masaya yerleştirip geri çekilerek eserime baktım. Kırmızı puantiyeli masa örtünün üstüne dolapta ne bulduysam koyduğum kahvaltılıklar, kızarmış ekmeklere sürdüğüm fındık ezmesi, olmazsa olmaz kreplerimle mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştım.

Belime dolanan kollar beni havaya kaldırıp kendi etrafında döndürdüğünde kahkahamı saldım. Sırtımı çimenlerin üstünde buldum. Açılan eteğimi kıkırdayarak kapatmaya çalıştıkça üstümde ki Kaiden daha çok açıyordu.

"Ne güzel gülüyorsun sen." dediğinde hımmladım.

"Kahvaltı hazır, kahveleri yaptın mı?"dedim.

Başını sallayarak kendiyle beraber benide kaldırdı. Askılı yeşil elbisemi düzeltip arkasından masaya ilerledim. Büyük babasına ait dağ evine tünemiş üç gündür burada kalıyorduk. Benim için sorun değildi. Her sabah göletin dibinde kahvaltı yapıp bütün gün Kaiden ile ormanda gezmek, akşam ise yatana kadar işi pişirmek her gün yapabileceğim bir monotonluktu.

Karşıma geçen Kaiden'ın saçına yaprak düştüğünde uzanıp aldım. Her hareketimi kaçırmadan izledi.

"Büyük annem ve büyük babama benziyoruz. Burada kalırlardı. Her bu masaya oturuşunda büyük annem, büyük babamın saçlarından yaprak ayıtlardı."

"Peki bir gün benim dişlerim de torunumun yüzüne mi düşecek?" Kızarmış ekmeği ısırırken kıkırdadım. Yüzünü buruşturan Kaiden o anı hatırlamış gibiydi.

"O en hafifi. Bir de o dişleri koyduğu suyu içmek var. Ben hiç içmedim ama Yosef küçükken hep içerdi." Gözleri masaya dalarken kahvesinden yudumladı sanki kendini Yosef'ın yerinde görmüş gibi yüzünü buruşturarak kahveye baktı ve silkelendi.

"O zaman yaşlanmak istemiyorum." Aynı dalgınlıkla mırıldandı.

"Benden önce ölemezsin, seni diriltir sonra kendimi öldürürüm. Ondan sonra arkamdan gelebilirsin." Kaşlarını çatmış yeşillerinin arasından belli belirsiz acı dolaşmıştı. Kaşlarımı çattım.

"Ölümden bahsetme Kaiden!" İlk ben ölmek isterdim. Kaiden'ın cansız bedenini hayal ettikçe bile ruhuma işkence yapıyormuş gibi hissediyordum. Rexa acı acı inleyip düşündüklerim için bana kızdı.

"Bir hafta sonra cadılar bayramı var ne olacaksın?" Aniden konuyu değiştirip sırıtarak göz kırptı.

"Söylemem. İkimiz içinde sürpriz olsun." dediğimde yakındı."Ya söyle işte uyumlu olalım." Yakınmasına gülerken sohbet ve gülüşmelerimiz eşliğinde kahvaltımıza devam ettik.

Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktık. Patilerim toprağa batıp, bulanırken Rexa'nın son günlerde yaptığımız monotonluktan ne kadar memnun olduğunu hissediyordum. Aslında Kaiden ile yaşamak o kadar zor değildi. Ben sorumlulukların altında bunalırım sanıyordum. Belki de aynı evde yaşamayı düşünmeliydim.

"Ne düşünüyorsun?" Kaiden bana sürtünerek önümü kesti.

"Son günler ne kadar huzurlu olduğumu düşürüyordum." Vardığımız küçük gölete ilerledim. Uzanıp temiz sudan içerken baraj suyundan daha lezzetli olduğunu fark ettim.

"Benimle yaşamak zor değilmiş." Aynı şekilde yanımda su içerken "Öyle değil mi?" dedi. Bu konuda kırgınlığı içeni işlemiş gibiydi. İlk sağ patimi gölete soktum ardından diğerini, bedenimi tamamen suya batırdım. Kaiden yan yatmış ne yaptığımı izlerken beklemediği anda ona su fırlattım.

VAHŞİ AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin