~43~

295 89 292
                                    

#The Rose-Sorry

#The Rose-Sorry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~V~

~O gün...~

Onu engelledikten sonra konuşmalardan çıkıp telefonu kapattım ve rastegele bir yere attım. Öne eğilip başımı ellerimin arasına alırken ofladım. Gözlerimi kapatırken düşünmemeye çalışıyordum bir yandan. Ben ne yaptım?

Jimin anında telefonu alırken Jungkook da yanında bitmişti. Yerimde kıpırdanarak doğruldum. Nefes alamıyorum... O üzgündü... Benim de nefesim yetmiyordu. Jin kapıdan girince önce bir süre beni izledi. Kaşları çatılırken bir bana bir de Jimin'le Jungkook'a bakıyordu. "N'oluyor burda? Tae sen iyi misin? Ellerin titriyor."

Bakışlarımı ellerime çevirip birbirine kenetledim ama titremeye devam ediyorlardı, engelleyemiyorum... 

"Taehyung?! Sen ne yaptın..?"  

Jimin'in sorusuyla gözlerimi kapattım. Sanki gözlerimi hayata yumsam bu bataklıktan çıkabilecekmişim gibi... Suga "Neler oluyor?" diye odaya girerken hepsinin bakışlarının üzerimde olduğunu hisssettim ama yine de açmadım gözlerimi. Jimin'in mırıldanmasıyla sert bir şekilde yutkundum.

"Taehyung...senden sadece ondan biraz uzak durmanı istedik. Onu..." Sözlerinin devamını getiremezken Jungkook titreyen sesiyle konuştu. "Onu...diri diri gömmeni değil."

Herkes nefesini tutmuş sessizlik içinde beklerken ben öylece duruyordum. Tutacak nefesim bile kalmamıştı benim... Gözlerimin kapalı olmasına rağmen dolduğunu hissederken dudağımın kenarını ısırdım. Ben ne yaptım..? Ona her türlü destek olacağıma dair söz vermişken, onun yanında olacağımı, onun elini hiç bırakmayacağımı söylemiş olmama rağmen...onu uçurumdan iten ben olmuştum.

Namjoon "Taehyung..." derken devam edemeyip sustu. Bu durumda ne konuşulacaktı ki zaten? 

"Ben konuşayım dedim. En azından..bu kadar kırıcı olmazdım."

Suga'nın sesiyle gözlerimi açıp ruhsuzca ona baktım ve daha fazla dayanamayıp ayaklandım. Kapıya doğru ilerlememle J-hope "Nereye?? Biliyorsun ki..." diye konuşmaya başladı. Bense sözünü kesip ilerlemeye devam ediyordum. "Biliyorum. Merak etmeyin bu evden bir yere ayrılmayacağım, bahçedeyim." Bir şey demelerini beklemeden kendimi dışarıya atarken derin bir nefes verdim. Bu nefesin canımı..bu kadar acıtacağını düşünmemiştim. Bu evden istediğim gibi, istediğim zamanda ayrılamıyordum. Onun yanına gidemiyorum...

Ona ihtiyacım var, onun bana ihtiyacı var..ama ne hallerdeyiz..? Elimde olsa koşa koşa yanına giderim ama yapamıyorum. Bu daha çok canımı acıtıyordu.

Trouble Update〆BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin