#Shaun-Way Back Home
~Anka~
Ben üzüntüyle yeri izlemeye devam ederken kimseden ses çıkmıyordu. Onun bu kadar çabuk geri döneceğini düşünmemiştim. Biraz daha kalsaydı olmaz mıydı? Henüz..yeni yeni vakit geçiriyorduk.
"Ah..keşke sana temizlik yaptırmasaydım. En azından film falan izlerdik."
Somurtup alttan alttan Tae'ye bakışlarımı çevirirken onun yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu. Gidecek diye ağlayacak moda girdim o da ordan anca gülsün zaten. Jungkook sesli gülmeye başlayınca ona baktım.
"Hyung..temizlik mi yaptın?"
Jungkook bir yandan gülüp bir yandan Taehyung'la dalga geçerken Taehyung dirseğiyle vurdu ama bu Jungkook'u pek etkilemiş gibi durmuyordu. Akın'ın yüzünde de bir sırıtış yer edinmişti. "Herhalde siz de baya temizlik yapmak istiyorsunuz?"
Tek kaşımı kaldırmış bi Jungkook'a bi Akın'a bakınca Akın boğazını temizleyip arkasına yaslandı. Jungkook da dudaklarını birbirine bastırıp susmaya çalıştı. Güzel..sevgilimle öyle istediğiniz gibi dalga geçemezsiniz. Ben geçebilirim.
Bir saniye..biz sevgili miyiz? Değil miyiz?
Kafama takılan bu soruyla çaktırmadan Taehyung'a bakınca onun zaten beni izlediğini fark ettim. Herhalde arkadaş değilizdir. Sevgili mi oluyoruz o zaman? Şu an ona 'Biz neyiz?' diye sormamak için kendimi zor tutuyordum.
Boğazımı temizlerken herkesin gözleri beni buldu. "Bu kadar..erken gitmek zorunda mısınız?" Kısık sesimle konuşup üzgün bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Yüzündeki gülümseme genişlerken bu sefer kaşlarımı çattım. Çok da umursamıyordu sanırım o. "Sen herhalde zaten dünden meraklısın gitmeye. Bu kadar mutlu olduğuna göre."
Somurtup arkama yaslanırken kollarımı önümde birleştirdim. Taehyung bu hâlime daha da gülerken Jungkook da sırıttı. "Ay o zaman gidin biricik ülkenize. Taehyung bana mesaj atayım deme kafanı kırarım senin."
Bu tehditim üzerine Taehyung'un gözleri şaşkınlıkla açılırken Jungkook gülmeye başladı. Akın da sırıtarak "Kırar cidden." diye ekledi. Ben sinirli sinirli bakmaya devam edince Taehyung en sonunda konuştu. "Meleğim gitmek zorundayım biliyorsun ama.."
Lafını yarım bırakıp Jungkook'la göz göze gelirken ben hâlâ 'Meleğim'de takılı kalmıştım. Taehyung'un tekrar bana bakmasıyla kendime gelmeye çalıştım. "Ama..yalnız gitmeyi düşünmüyorum."
Dudaklarımı büzerken bir süre düşündüm. "E zaten istesen de yalnız gidemezsin. Jungkook da seninle her türlü gidecek." Konuşmamla Taehyung gözlerini devirirken Jungkook "Haklı." diyerek onayladı beni. Taehyung ona 'Sen salaksın' bakışları atarken Jungkook omzunu indirip kaldırdı.
"Öyle değil. Hem bu Jungkook'u uçaktan atamayacağım anlamına da gelmiyor. Tek gitmek istesem tek giderim."
Jungkook gözlerini dehşetle açarken "Hyung!" diye yükseldi. Taehyung ona umursamaz bakışlarını gönderince Jungkook dudaklarını büzdü. "Bang PD seni döver." Taehyung tek kaşını kaldırmış alayla Jungkook'u izlerken Jungkook kollarını önünde birleştirip arkasına yaslandı. Jungkook'a da yazık, Taehyung gibi bir uyuzla takılmak zorunda. Atsan atılmaz, satsan satılmaz işte ne yaparsın?
"Neyse...ama şunu demek istedim. Sen de benimle gelir misin?"
Şaşkınlıkla yerimde dikleşirken Taehyung'a baktım. "Bizimle yani." Jungkook gıcık olmuş bir şekilde Taehyung'u düzeltmesiyle Taehyung gözlerini devirdi. Ona cevap vermeden soran bakışlarını bana çevirirken ben hâlâ algılamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Update〆BTS
Fanfiction"Hayat sadece mutlu anlardan ibaret değildir." Bilinmeyen Numara: Ve Bulut gitti, 'Hayal'ine gerek kalmadı. Bilinmeyen Numara: Tatlı, toz pembe hayallerinden gerçek dünyaya dön artık. Bilinmeyen Numara: Hayata, olmayacak şeylerle değil de olabilecek...