#BTS-Blue & Grey
Dertlinin Biri: Bugün yine onu görmeye gittim. Hastalığında bir gelişme yok ve bu beni çok üzüyor, dayanamıyorum.
Dertlinin Biri: Provlara da odaklanamıyorum. Diğerleri beni anlıyor, zorlamıyorlar ama kendimi kötü hissediyorum.
Dertlinin Biri: Dediğin şekilde... senin gibi güçlü kalmaya, onu mutlu etmeye çalışıyorum ama gün sonunda eve çok yorgun gidiyorum. Geceler tüm gerçekliğiyle sanki üstüme çullanıyor.
Dertlinin Biri: Sanki meleğimi kaybetmek üzereyim, henüz gitmesini istemiyorum.
Anka: Ben...cidden çok üzüldüm...
Anka: Hiç mi iyileşme ihtimali yok? Düzelecektir belki...
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Dertlinin Biri: Evet, böyle düşünmek istiyorum ama herkes hazır olmam gerektiğini söylüyor.
Dertlinin Biri: Böyle bir şeye...nasıl hazır olunur ki?
Anka: Olunamaz...
Dertlinin Biri: Bir gölge sanki etrafımı sarıyor. Yutacak gibi...ordan çıkmak istiyorum ama zorlanıyorum...
Dertlinin Biri: Sadece mutlu olmak istiyorum. Onunla birlikte... Benim yanımda olsun istiyorum...eskisi gibi...
Dertlinin Biri: Biri var... Kardeşim gibi... Gibi değil hatta, kardeşim. Bizim kardeşimiz... Bunları duyunca benim yerime o ağladı biliyor musun?
Dertlinin Biri: Ben ağlayamadım...
Dertlinin Biri: O hep öyleydi, bizim her anımızda yanımızda olurdu... Bizim neşe kaynağımız... Kendisi çok zorluklar yaşasa bile bizi mutlu etmeye çalışırdı.
Dertlinin Biri: Ama hastanede beni teselli edemedi. Sadece ağladı, sanki benim yerime.
Dertlinin Biri: Ben de ağlamak istedim ama ağlayamadım. Sanki onun gidişini kabul edecekmişim gibi hissettim.
Dertlinin Biri: Güçlü kalmaya çalışıyorum onun yanında ama...çok zor. Ağlamamak için bin türlü şey düşünüyorum... Ama onu kaybedecek olmam, beni öldürüyor.
Anka: Emin ol, bunun nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyorum.
Anka: Sanki her geçen gün ruhundan bir parça eksiliyormuş gibi hissediyorsun...
Dertlinin Biri: Evet, öyle...
Dertlinin Biri: Çok ağır geliyor... Ve ben bu ağırlığa alışmak için henüz hazır değilim sanırım. Nasıl atlattın? Anneni kaybettiğinde...
Dertlinin Biri: Üzgünüm ama... Ne yapacağımı bilmiyorum. Bu yaralar iyileşecek gibi görünmüyor...
Anka: Hayır, sorun değil... Ah, berbat bir kelime ama kabul ediyorsun en sonunda... Bak, zor... Kolay değil kesinlikle ama bahsettiğim gibi, annem için ayakta kaldım. O gitse bile benim yanımdaydı aslında. Hâlâ öyle...
Anka: Aslında ölenler gitmiyor. Onlar senin kalbinde kalmaya devam ediyor.
Anka: Şöyle düşünüyorum...
Anka: Kalbimizdeler onlar, her daim yanımızdalar aslında... Ve duygularımızdan besleniyorlar. Sen mutluysan mutlu, üzgünsün üzgünler...
Anka: Zor oldu ama... Bu düşünceyle güçlü kaldım. Bu zamana kadar elbette zorlandım. Hâlâ bazen zorlanıyorum ama geri bu düşünceler sayesinde toparlanıyorum...
Dertlinin Biri: Evet, haklısın aslında...
Dertlinin Biri: Ve de...
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Dertlinin Biri: Erkek adam ağlar mı? Ağlamak istiyorum.... Sessiz sessiz değil; tüm acılarımı, içimdekileri dışarıya atarcasına ağlamak istiyorum. Haykırırcasına...
Anka: Evet ağlar. Asıl ağlayamayan erkek olmamalı. Erkekler de insan, onların acıları yok mu?
Anka: Her zaman gülmek zorundalar mı?
Anka: Her zaman sevdikleri için güçlü durup onları avutmaları mı gerekiyor? Onlar da başlarını bir omuza dayayıp ağlayamaz mı?
Anka: Ağla... Rahatlayamayacaksın belki, içindeki acı tamamen geçmeyecek ama ağla, gözyaşların kuruyana kadar...
Anka: İçinden ne geliyorsa öyle yap, diğerlerinin yanına gidip bir şey demeden içini dök. Ne düşüneceklerini umursama. Onlardan çok bahsettiğine göre onları seviyorsun, onlar da seni.
Anka: Hissettim :)
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Çevrimiçi...
Dertlinin Biri: Evet, içimden geldiği gibi davranmalıyım...
Anka: Aynen öyle
Anka: O anda ne hissediyorsan, ne yapmak istiyorsan yap.
Anka: Erteleme...
Anka: Üzgün hissettiğinde ağla, mutlu olduğunda gülümsemeni saklama, sarılmak istediğinde sarıl...
Anka: En önemlisi, sen bunları yaparken başkaları ne düşünecek, deme. Burda önemli olan sensin.
*Görüldü*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Update〆BTS
Fanfiction"Hayat sadece mutlu anlardan ibaret değildir." Bilinmeyen Numara: Ve Bulut gitti, 'Hayal'ine gerek kalmadı. Bilinmeyen Numara: Tatlı, toz pembe hayallerinden gerçek dünyaya dön artık. Bilinmeyen Numara: Hayata, olmayacak şeylerle değil de olabilecek...