#Chai-Oh My Angel
~V~
"Evet Taehyung, kameraya bak..aynen bu şekilde, hadi!"
Yorgun bir şekilde kameraya bakarken bir an önce bitse de kurtulsam diye düşündüm. Ne zaman bitecekti? Bu şekilde çalışmak çok zor.
Kameraya indirip bana bıkmış bir şekilde bakarken doğrulup ona doğru ilerledim. "Hyung, ben kendimi iyi hissetmiyorum. Bugünlük bu kadar yetmez mi?"
Kafasını sabırsızca kaşırken ben de ondan bir cevap bekliyordum. Beni bıraksa artık...
"Taehyung senin neyin var? Kaç gündür böylesin, aklın başka yerlerde. Kendine gel artık."
Gözlerimi kaçırıp sıkıntılı bir nefes verdim. Anlatamıyorum ki.. içimden geleni söyleyemiyorum. Jin'in anında yardımıma yetişmesiyle minnetle ona baktım. "Bugünlük bu kadar olsun, ne dersin hyung? Yorgun belli ki..söz, sonra daha iyi olacak."
Daha iyi olur muyum..? Ondan kaç gündür haber alamıyordum. Ne aramalarıma ne de mesajlarıma cevap geliyordu. Kimse bir şey demiyordu ve ben bu bilinmezlikle kafayı yemek üzereydim. O yaşıyor mu...yoksa..onu çoktan kaybettim mi?
Hyung sıkıntılı bir nefes verirken elini salladı. "Tamam hadi gidin ama bir dahakine böyle olmasın. Çok ciddiyim, iyi olmaz yoksa." Bana dönüp onaylamamı bekleyen bakışlarla bakınca yine gözlerimi kaçırıp başımı hafifçe salladım. Ama sözümü tutabilir miyim, işte onu bilmiyorum...
Jin beni omzumdan tutup ilerletmeye başlayınca ona ayak uydurdum. "Henüz bir haber yok mu?" Sorusuyla nefesim daralırken kafamı iki yana salladım. "Hiç kimse bir şey demiyor. Hiçbir şekilde ona ulaşamıyorum. Hyung..ben dayanamıyorum artık."
Durup ona bakınca o da duraksayıp üzgün bir şekilde omzumu sıktı. "İçim parçalanıyor..onu ne zaman..ne zaman düşünsem başım dönüyor, ölecek gibi oluyorum. Bu bilinmezlik beni bitirdi..." Gözümden bir damla yaş düşerken Jin yavaşça sildi. "Bunu halledeceğiz, nasıl bilmiyorum ama haber alacağız tamam mı? Şimdi eve gidelim, hadi."
Geri önümüze dönüp yavaş adımlarla ilerledik. Cebimden telefonumu çıkartırken hiçbir bildirimin olmaması tekrardan kalbimin sıkışmasına neden oldu. Bir kişi bile...bir kişi bile cevap vermiyordu... O kadar yalvardım, o kadar aradım ama bu uğraşlarımın hiçbiri sonuç vermemişti. Her geçen gün hatta her geçen saniye sanki ruhumdan da bir parça kopuyordu. Ben Hayal'in Bulut'uydum... Hayal olmazsa Bulut da yavaş yavaş yok olurdu...
Bir süre sonra kendimi evin önünde bulmamla yavaşça arabadan inip eve doğru ilerledim. O kadar yavaş ilerliyordum ki..sanki tüm enerjim bitmiş gibiydi. Bitik bir şekilde attığım adımlara kızarmış gözlerim ve ruhsuz yüzüm eşlik ediyordu. Aslında bir hiçtim de zorla bir dala tutunuyormuşum gibi hissediyordum... Her geçen günün sonunda o daldan düşme vaktim de yaklaşıyordu.
Eve girer girmez anında odama ilerledim. Kendimi yatağa atıp öylece tavanı izledim. Anka...şu an nerdesin, ne yapıyorsun? Seni çok özledim...
Bir yanıp sökülüp benden kopartılmıştı sanki.. durmaksızın kanıyordu...
Gözlerim tekrardan dolarken yan dönüp bacaklarımı kendime çektim. Kollarımı bacaklarımın etrafına doladım ve sessizce gözyaşlarımı serbest bıraktım. Her gün ağlıyordum sanki içimdeki acıyı hafifletecekmişim gibi ama aksine her gözyaşı aktığında canım daha çok yanıyordu. Anka sana çok ihtiyacım var... Kalbimde koca bir boşluk vardı. Hiçbir şekilde dolmuyordu...onun yeriydi çünkü. Orayı ondan başka kimse dolduramazdı. Peki şimdi nerdesin Anka? Gel de beni sarıp sarmala. Beni bırakma..ben seni bırakmayayım..birbirimizi saralım, gözyaşlarımızı silelim, birlikte nefes alalım, birlikte gülelim..ama bunların hepsini birlikte yapalım. Tek başıma yapmak istemiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Update〆BTS
Fanfiction"Hayat sadece mutlu anlardan ibaret değildir." Bilinmeyen Numara: Ve Bulut gitti, 'Hayal'ine gerek kalmadı. Bilinmeyen Numara: Tatlı, toz pembe hayallerinden gerçek dünyaya dön artık. Bilinmeyen Numara: Hayata, olmayacak şeylerle değil de olabilecek...