#Harry Styles-Sign Of The Times
~Anka~
Nazlı Hanım'la görüştükten sonra babamın yanına gitmek için hazırlanmaya başlamıştım. Nazlı Hanım bu kararımdan dolayı çok sevinmişti. Bu mutluluğu yüzünden okunuyordu ve bu beni biraz da olsa cesartelendirmişti.
Heyecanlı bir şekilde üstüme ceketimi giydim ve saçlarımı arkada gelişigüzel topladım. En sonunda derin bir nefes alıp verirken gözlerim odada bulunan aynaya takıldı. Yansımama bakarken ne kadar zayıflamış olduğumu gördüm. Uzun zamandır kendimi incelemiyordum...
"Sakin ol...babanla görüşeceksin. O iyi ve aranız düzelecek... Artık ayrı kalmak yok."
Bakışlarımı aynadan ayıramazken gözümden birkaç damla yaş düştü. Bazen merak etmiyor değildim. O kadar çok ağladım, insanın hiç mi gözyaşları bitmez?
Sanırım her defasında güzel gökkuşaklarını görme fırsatını vermek için bu kadar fazlalar. Gökkuşağı nasıl yağmurdan sonra ortaya çıkıyorsa..bizim de ruhumuzda gökkuşağı oluşması için önce gözlerimizde yaşlar olmalıydı...
Çok ağladım, çok ağladık... Ama artık gözyaşlarımızı silip o gökkuşağını görme vaktiydi. Biz gözlerimizi açmadığımız sürece göremezdik.
Aynaya yavaşça yaklaşırken yanaklarıma süzülmüş olan yaşları tek tek sildim. "Ağlamayı bırak artık. Bunlar zamanın izleri..."
Geçmişte çok şeyler yaşamıştık. Yaşamaya da devam edecektik. Bu gözyaşları geçmişte yaşadığımız ve belki de gelecekte yaşayacağımız şeylerin dökülmesiydi ama artık bu acılardan uzaklaşmalıyız.
Yapmalıyız..."Her şey iyi olacak, düzelecek. Söz veriyorum. Düzelteceğiz."
Fısıltım odada yankılanırken bir süre daha yansımama bakıp gözlerimi kapattım ve biraz öyle kaldım. En sonunda kapım tıklatılınca kendime gelip arkamı döndüm.
"Gel."
Akın gülümseyerek içeri adımlarken ben de otomatikman gülümsemiştim. "Gülümsemeni özlemişim." Sözleriyle gülümsemem daha da genişlerken göz kırptı. Elini cebine sokup bir şeyler çıkarmaya çalışınca onu izledim. En sonunda telefonumu çıkartmasıyla istemsizce somurtmuştum.
"Telefonunu da getirdim. Almak istersin belki diye."
Ben tereddütle bakmaya devam ederken Akın bana doğru uzatmıştı. Gözümü telefondan ayırmazken yutkundum. Belki beni hiç aramadı, hiç mesaj atmadı... O yüzden henüz telefonu açıp bakacak cesaretim yoktu. Henüz hazır değildim. Biraz geri çekilirken hafiften kafamı iki yana salladım.
"İstemiyorum." Mırıldanıp gözlerimi kaçırırken ellerimi cebime soktum. Akın gözümün içine bakmaya devam edince ben de inatla karşılık verdim. "Emin misin?"
Gözlerimi devirerek kapıya doğru ilerledim. "Evet, eminim. Telefonluk bir işim yok. Yanımda olacak insanlar yanımda zaten, başkasına ihtiyacım yok."
Meraklı bakışlarının hâlâ üstümde olduğunu hissederken kapının yanında durup arkamı döndüm. "Gitmiyor muyuz artık?"
Akın en sonunda sıkıntılı bir nefes vererek başıyla onaylaydı ve telefonumu cebine koydu. Gözüm bir süre orda takılı kalsa da kendime gelip gözlerimi çektim. "Gidelim güzelim, gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Update〆BTS
Fanfiction"Hayat sadece mutlu anlardan ibaret değildir." Bilinmeyen Numara: Ve Bulut gitti, 'Hayal'ine gerek kalmadı. Bilinmeyen Numara: Tatlı, toz pembe hayallerinden gerçek dünyaya dön artık. Bilinmeyen Numara: Hayata, olmayacak şeylerle değil de olabilecek...